Arkadaşlar öncelikle gecikme için özür diliyorum. Biraz meşguldüm ve yazmaya fırsat bulamadım. Ve bu kitabımın son bölümü :) İyi okumalar!
--------------------------------------------------------------------------------
Başını inanılmaz bir ağrı sarmıştı. Gözünün önüne gelen beyaz ışık yavaş yavaş dağılmaya başlıyordu. Göz kapaklarını yavaşça açtı. Bu kendine biraz da olsa, zor gelmişti. Bir odanın tavanına bakıyordu ve ilk defa nefes aldığında göğüs kemikleri acımıyordu. Hala bulanık görüyordu. Yumuşak bir cismin üstünde yattığını, hissettiği rahatlık duygusundan anlamıştı. Hayır, o ölmemişti.
Nerede olduğunu anlamak için başını sağa doğru döndürdü. Yukarı doğru uzanan ince, şeffaf bir boru gördü. Bu, serumu kişiye vermek için kullandıkları boruya benziyordu. Bulunduğu ortama bakmak istiyordu ancak, bulanık gören gözleri buna engel oluyordu. Başını aşağıya doğru eğdiğinde, elinin üstüne batırılmış bir iğnenin, az önce gördüğü boruya bağlı olduğunu gördü. Bir hastahanede olduğunu anladığında, içine su serpilmişti. Matt ile kendisini orada bulup, bu hastahaneye getirmiş olmalıydılar. Ancak nasıl olmuştu da, o kadar ağrı birden geçmişti? Hiçbir şey hissetmiyordu. Ne aldığı yaraları, ne de az da olsa acıyı...
Tavana montelenmiş ve çevreye loş bir ışık yayan lamba, odayı aydınlatma görevini üstlenmişti. Yatağının yanında siyah bir sandalye olduğunu fark etti. Ancak orada oturan hiç kimse yoktu. Dişlerini sıkarak sola doğru döndü. İçinde hala bir takım şüpheler vardı ve kendisini dürtüp duruyorlardı. Yanındaki yatakta Matt'in yatıp, iyi olduğunu görmeyi umuyordu. Ama onun yerine, umutla ışıldayan gözlerini boş bir alan karşıladı. Odanın geri kalanında, sadece bir dolap ve bir takım tıbbi maddeler vardı. Odanın sağ köşesinde dışarıya açılan bej renginde bir kapı vardı. Kendisini iyi hissediyordu ve bu seruma ihtiyacı olduğunu hiç sanmıyordu. Derin bir nefes aldı. Kalkıp Matt'in nerede olduğuna bakmalıydı.
Eline takılan iğneyi hiç düşünmeden çekip aldı. Canının yanması şu an önemli değildi. Hızla doğruldu ve beyaz bir çarşafla sarılmış yatağından kalkmak için elini yatağa bastırarak güç almaya çalıştı. Ancak kalksa bile hiçbir şey göremeden ilerleyemezdi. Yatağının yanında tek çekmeceli bir komodin vardı. Parmaklarını yüzeyine değdirdiğinde tahtadan yapılmış olduğunu anlamıştı. Üzerinde elini gezdirdi ve siyah çerçeveli gözlüklerini buldu. Fakat gözlüğü yeni gibi duruyordu. Camı kırılmamıştı ve hiçbir şekilde hasar almamıştı. Bu kuşkularını daha da arttırmıştı. Düşünecek zamanı yoktu. Gözlüğünü alıp hızla gözüne taktı. Kulaklarının arkası, alıştığı sertliğe tekrardan geri dönmüştü. Çevresini net görmeye başladığında vakit kaybetmeden ayağa kalktı.
Üzerinde, hastalara giydirilen giysi vardı ve çıplak ayaklarını yere bastığında, nedense artık güvende olduğunu hissetti. O sırada kapının kolu yavaşça aşağıya doğru çekildi ve içeriye orta yaşlı, sinekkaydı tıraşı olmuş, doktor önlüğünün cebinde klasik olarak birkaç tükenmez kalem konulmuş birisi geldi. Kendisine gözlerini fal taşı gibi açarak bakıyor, kalkmış olmasına fazlaca şaşırmış gibi görünüyordu. Peter hiçbir ani harekette bulunmadan, adamın ne yapacağına bakıyordu. Karşısındaki kişi basit bir doktor gibi görünsede, onu tanımadığından kendisi için o hala tehlikeli bir yabancıydı. Adam tok sesiyle konuşmaya başladı. Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Ancak bu konuşmasına hiç etki etmemişti.
"Demek uyandınız, Bay Peter." dedi elindeki evrakları koltuk altının arasına sıkıştırarak. "Ben doktorunuz, Nicholas Murphy. Sizinle bizzat ben ilgilen-" "Matt nerede?" dedi Peter sözünü keserek. Adamın kendisini tanıtmasını dinleyecek değildi. Doktor Murphy, bu çıkışı bekliyor gibi görünmüyordu. Cümlesini bitirememesinden rahatsız olduğunu belli ederek boğazını temizledi. "Matt mi? İnanın bu hastahanede birçok Matt adında hasta var." dedi tekrardan evrakları alıp karıştırmaya başlarken. "Ah, şimdi hatırladım. Bennet, Matt Bennet. Sizinle birlikte-" Doktor Murphy'nin olayları anlatacağını anlamış, ne kadar hoşuna gitmese de tekrardan sözünü kesmek zorunda kalmıştı. "O nerede? Onu görebilir miyim?" diye sordu yalvarırcasına. Matt'i görmek, şu an en önemsediği tek şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night Home Of London
БоевикPeter, gazetecilik işinde fazla para kazanamayınca patronu Dave'in ona verdiği görevi kabul etmek zorunda kalır. Matt ile değişik olayların yaşandığı eve girip olayları araştırmalıydılar. Ancak bu Peter'ın sandığı kadar kolay olmayacaktı. Çünkü geçm...