Medya; Suran - Heartbeat
"Şarkı mı açsak?" dedi Taehyung sıkıldığını belli ederek. Jimin de onu başıyla onayladığında Hoseok ayağa kalktı.
"Bu işi bana bırakın veletler,"
Şoför koltuğuna doğru yönelen Hoseok'un arkasında Jimin ve Taehyung onu alkışlayarak tezahürat ediyorlardı. Bir ara Taehyung'un 'parti kur oy verelim Hoseok başkan' demesinden korkmuştum.
Her olayı abartarak neşeyle yaklaşıyorlardı ve her zaman enerjiklerdi. Oysa ben bu aralar içimde biri son nefesini vermek üzereymiş de, elinde kalan birkaç parça umutla hayata tutunmaya çalışıyormuş gibi hissediyordum.
Hoseok'un açtığı tanıdık melodi otobüsü doldurduğunda kıkırdamadan edemedim. Ve sonra Hoseok dans ederek yanımıza kadar geldi. Açtığı şarkıyı tahmin etmek zor değil elbette..
"Despacito!"
Herkes heyecan ve mutlulukla gülmeye başlamış, otobüsün içi bir anda aydınlanmıştı. Yoongi bile kafasını camdan çekmiş gülümseyerek Hoseok'u izliyordu.
"Pasito pasito.." Hoseok ayakta konser verirmişcesine, mikrafon gibi kullandığı su şişesiyle şarkıyı söylüyordu.
Namjoon güldü. "Bu şarkıya gerçekten taktı."
Hoseok elinde mikrofon gibi tuttuğu su şişesini Jungkook'a uzatıp söylemesini istediğindeyse, Jungkook boş bakışlarla onu izledi ve herkes gülmeye başladı. Bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum ama..
"Billboard!" Aklıma iki saattir nerden hatırlıyorum dediğim sahne geldiğinde, ben bile ne olduğunu anlamadan ayağa fırlamış ve bağırmıştım.
Otobüsteki herkesin gözü bana çevrildiğinde yanaklarım yanmaya başladı ve utançla koltuğuma sindim.
"O neydi be?" Lisa'yı umursamadan kafamı cama çevirdim. Neyse ki o da beni umursamayarak Jungkook ile sohbete dalmıştı.
Ara ara kafamı cama vurup 'gerizekalasın sen Rose' diye söylenmeyi de ihmal etmiyordum. Otobüs aniden durduğunda kafam bu sefer benden bağımsız bir şekilde cama sertçe vurmuştu. Sinirle alnımı tutarak Lisa'nın arkasından otobüsten indim. Neyse ki hiç kimse kafamı vurduğumu fark etmemişti, yoksa bir günde rezil olma rekorları kırarak tarihe geçebilirdim.
"İlk önce ne yapalım?" Taehyung etrafa sevinçle bakıyordu. Her an etrafta koşuşturmaya başlayabilirdi. Onun çocuksu ruhu karşısında güldüm.
"Bence yemek yiyelim." Jin ise Taehyung'un aksine yemek yenilen alana doğru çocuksu bir heyecanla bakıyordu. Gülüşüm daha da arttığında artık emindim, bu çocuğa boşuna EatJin denilmiyordu.
Herkes Jin'i reddedip oyuncakların bulunduğu alana yöneldiğinde Jin sinirle kaşlarını çattı. "Ama ben bunu size ödetirim!"
"Hyung, gel hadi ben sana pamuk şeker alırım."
Jimin ona seslendikten sonra Jin ani duygu değişimi yaşayıp mutlulukla koşarak, Jimin'in yanına ilerledi. Ben tekrar gülmeye başladığımda bu seferde Taehyung ve Hoseok'un konuşmalarına misafir olmuştum.
"Taetae, şu oyuncaklara binmesek olmaz mı?" Hoseok panikle gittiğimiz yerdeki beni de biraz korkutan oyuncakları işaret etti.
"Ama onlar en eğlencelileri!" dedi Taehyung heyecanla. "Yoksa hyung, korktun mu?"
Hoseok hiç reddetmeden başıyla onayladı.
"Evet, korktum."Taehyung Hoseok'un sevimliliği karşısında ona sarıldığında tatlılıklarına iç geçirdim. Yanaklarını mıncırasım geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
real or not ❅ bts•bp ✓
Fanfiction"Seni neden bu kadar seviyorum, bilmiyorum." + Kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır. Başlangıç: 14.07.2017 Bitiş: 09.04.2018 ©nemesislau2017