Medya ; Jungkook - Nothing Like Us
Şaşkınlık ve korkuyla ne yapacağımı bilemeyerek etrafıma bakınırken merdivenlerden aşağı inen simsiyah giyinmiş ve yüzünü göremediğim adamı fark ettiğimde çığlık attım. Sadece gözlerimi kocaman açıp, geriye doğru giderek çığlık atabiliyordum. Beynim işlevini kaybetmişti ve bedenim korkudan titriyordu.
Adamın elindeki bıçağı görmemle iyice korkup arkamdaki duvara sindim. Gözlerim buğulanmıştı, ne zaman ağlamaya başladığımın farkında bile değildim. Kalbim korkudan ağzımda atarken, kapıdan gelen sesle o tarafa döndüm. Aynı zamanda karşımdaki adamın da dikkatı dağılmıştı.
Yoongi, kapıyı kırmıştı. Aldığım derin nefesler ve gözyaşımlarla Yoongi'ye döndüğümde beni hızlıca kontrol etmiş daha sonra da karşımızdaki adama doğru harekete geçmişti.
Hala daha korkuyordum ama artık kendime değil de Yoongi'ye bir şey olmasından korkuyordum.
Yoongi adamın elindeki bıçağı umursamadan yumruğunu yüzüne savurduğunda adam geriye doğru sendelemişti. Burnundan akan kanı elinin tersiyle sildi ve elindeki bıçağı Yoongi'ye doğru yöneltti. Yoongi ustalıkla adamın elini büküp bıçağı kendisinden uzaklaştırmıştı ama yine de kolunda derin olup olmadığını anlayamadığım bir kesik oluşmasına engel olamamıştı.
Yoongi seslice küfür ederek adama bir tekme daha attığında bu sefer elindeki bıçak yerle buluşmuştu. Bıçağın yere düşmesinden dolayı birazcık olsun rahatlamıştım. Ama adam vakit kaybetmeden Yoongi'nin kesilen koluna tekme attığında Yoongi acıyla yüzünü buruşturup yere düşmüştü. Panikle yerimden doğruldum ve Yoongi'ye doğru koştum.
Hırsız bu durumdan faydalanmış ve hızlı bir şekilde evi terk etmişti ama şu an bu hiç bir şekilde umrumda değildi. Aldığı eşyalar ya da kaçması kesinlikle umrumda değildi. Umrumda olan tek şey Yoongi'ydi.
Yanına oturup ağlayarak koluna baktığımda kesiğin düşündüğümden daha derin olması endişemi ikiye katlamıştı. Yerde gözleri kapalı bir şekilde yatan Yoongi'nin yüzüne ellerimi koyup onu uyandırmaya çalıştım fakat uyanmıyordu. Bu seferde omuzlarından tutup hafifçe sarstığımda yüzünü buruşturmuştu. Bilinci hala yerinde değildi.
Ve ben ne yapacağımı bilemeyerek panik ve korkuyla yüzümü Yoongi'nin göğsüne gömdüm ve sesli bir şekilde ağlamaya başladım.
"Yoongi, lütfen uyan... sana bir şey olmasın.. İyi ol Yoongi, lütfen lütfen.."
Keşke, diye düşündüm. Keşke o bıçak Yoongi'nin değil de benim kolumu kesseydi. Çünkü emindim, benim kolum kesilseydi bile o acı, şu an hissediyor olduğum acının yanında bir hiçti.
Kaç dakika geçmişti bilmiyorum ama başım hala Yoongi'nin omzundayken deli gibi ağlıyor ve ara ara Yoongi'yi sarsmaktan başka bir şey yapamıyordum. Beynim, cidden düşünme yetisini kaybetmiş gibiydi.
"Yoongi.. Lütfen uyan! Lütfen ölme! Beni bırakma.. Yoongi."
Ağlamaya devam ederken başımı omzuna gömmüş olduğum beden hareketlenince hızlıca kafamı kaldırıp ona baktım. Yerinden biraz doğrulmuş ve bana bakıyordu.
"Rose ne yaptığını sanıyorsun? Alt tarafı kolum kesildi, neden kalbime bıçak sokmuşlar gibi davranıyorsun, ölmek de nereden çıktı şimdi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
real or not ❅ bts•bp ✓
Fiksi Penggemar"Seni neden bu kadar seviyorum, bilmiyorum." + Kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır. Başlangıç: 14.07.2017 Bitiş: 09.04.2018 ©nemesislau2017