Medya; Christina Perri - Jar of Hearts
Rose ikisine masa tenisi maçı izlermiş gibi bakmayı keserek derin bir nefes aldı."Yoksa, siz ikiniz tanışıyor musunuz?"
"H-hayır," diye atıldı Jimin. "İlk defa görüyorum. Her neyse Rose, yarın okulda görüşürüz."
Jimin apartopar arkasını dönüp hızlı adımlarla ilerlediğinde Rose bu sefer meraklı bakışlarını Seulgi'ye çevirdi.
"Bu neydi?"
"Bilmem," diyerek omuz silkti kahverengi saçlı olan. "Birine benzettim galiba."
Daha sonra da umursamaz bir şekilde geldiği gibi ayaklarını sürüyerek salona gitmiş, kanalları karıştırırken bulmuş olduğu animeyi mutlulukla izlemeye başlamıştı. Rose, başını iki yana salladı. Bu kızı hiç anlayamıyordu.
***
Ertesi gün Seulgi okula herkesten sonra gelmiş, yeni öğrenci olma avantajını bir seferlik kullanmak istemişti. Sınıfa girince öğretmen tarafından hoş bir şekilde karşılanmış, öğretmeni sınıfa kendisini tanıtmasını istemişti.
Seulgi bu zamana dek babasının işi dolayısıyla birçok okul değiştirmişti ve bu kendini tanıtma olayından ölesiye nefret ediyordu. Her zaman için etrafındaki insanların güvenilmez olduğunu düşünmüş, yalnızlığa alışmıştı. Yalnızlığı sevmişti.
Onun için bu konuda özel olan tek kişi Rose'du. Ama o da çok geçmeden Seul'e gitmiş ve yine başbaşa bırakmıştı onu, çok sevdiği yalnızlığıyla.
"Herkese merhaba. Ben Seulgi."
Bu kadarının yeteneceğini düşünüp öğretmene kısa bir baş selamı vererek henüz birkaç dakika önce tanıştığı Moonbyul'un yanına oturmuştu. Neyse ki şuan seçmeli dersteydiler ve tesadüfen Rose, Moonbyul ve Bangtan'dan birkaç kişi ile aynı sınıftaydı. İlk dersi kendi sınıfında geçirse çok daha gergin olacağının farkındaydı.
Arkasından Rose'un ona onaylamaz bakışlar fırlattığını hissedebiliyordu. Kısa bir konuşma yaptığı için memnundu. Ne yani? Öyle görünmese bile asosyal bir insan olduğu için kendini suçlayamazdı.
Ders boyunca defterine resim çizmiş ve hiçbir şekilde odaklanamamıştı öğretmenine. İlk gün olduğu için öğretmen onu görse bile ses çıkarmazdı, yani Seulgi öyle umuyordu. Yine ve yine yeni öğrenci ayrıcalığını kullanmak istemişti.
Sonunda zil çaldığında mutlulukla yerinden doğruldu ve Rose'un yanına gitmek için ayaklandı. Ama tam o sırada dün Rose'un evine gelen çocuk tarafından durdurulmuştu. Neydi adı diye düşündü bir süre. Evet, Jimin.
"Seulgi biraz konuşabilir miyiz?"
Ne yapacağını bilemeyerek bir süre etrafına bakınsa da sonunda onayladı. Kötü birine benzemiyordu karşısındaki çocuk.
Birlikte bahçeye çıktıklarında Jimin manzarası güzel olan bankı kapmış, Seulgi de hemen yanına yerleşmişti.
"Senden.." dedi Jimin nasıl başlayacağını düşünerek. "Bir iyilik isteyecektim."
Senden diye başlayan cümlenin devamını kendi kafasında 'hoşlanıyorum' olarak tamamlamıştı Seulgi ve Jimin'den gerçeğini duyunca kafasını duvara vurmak istedi. Böyle düşünmesi garipti kendince, o aşk gibi şeyler için fazla umursamazdı. Ve üşengeçti. Evet, tam tanımı buydu işte.
"Bir iyilik mi?" diye sordu şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırırken. "Tabii,"
"Beni hatırlıyorsun değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
real or not ❅ bts•bp ✓
Fanfic"Seni neden bu kadar seviyorum, bilmiyorum." + Kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır. Başlangıç: 14.07.2017 Bitiş: 09.04.2018 ©nemesislau2017