2.Bölüm

2.5K 183 21
                                    

Uyandığımda sanki başımın üzerinde fil oturuyormuş gibi acı çekiyordum. Yavaşça gözlerimi araladığımda ise cidden başımın üzerinde bir şey vardı. En başta ne olduğunu anlayamasam da görüntü yavaş yavaş netleşiyordu.

Bir tavşan...

Hayır bu mümkün değil. Ama vücudu bir tavşan için fazla büyük.

Görüntü netleştikçe taşlar yerli yerine oturmuştu ve baş ucumdakinin benden biraz daha küçük bir çocuk olduğunu kavrayabilmiştim. Her ne kadar suratı bir tavşandan farksız olsa da baş ucumdaki tanımadığım bir çocuktu.

Ve ben yabancılardan nefret ederdim.

"Sen de kimsin çocuk?!?!?!"

"Ö-zür dilerim hyung. Sen bayılınca ben de korktum y-yalnız bırakmak istemedim."

Benden yaş olarak da beden olarak da küçüktü. Üzerindekiler kokuyordu. Şortunun bir kısmı yırtılmıştı. Pespembe dudaklarının kenarında henüz yeni kabuk bağlamış bir yara vardı. Kollarında ve bacaklarında da ufak tefek çizikler görebiliyordum. 

Anlaşılan o ki ya kaybolmuştu , ya da kimsesiz. Kimsesiz olma ihtimali düşüktü çünkü kimsesiz bir çocuğun bu yaşına kadar tek başına yaşama ihtimali yoktu. Halinden de anlaşıldığı kadarıyla herhangi bir yardım kurumu ona da yardım etmemişti. Yani kaybolmuştu. Ve oldukça...

Korkmuştu.

Neden bilmiyorum ama gözleri dolu dolu bakıyordu bana karşı. Belki de az önce biraz sert çıkışmıştım ona karşı. Sonuçta o daha kötülükten habersiz küçük bir çocuktu. Bana karşı bir zararı olamazdı.

Sanırım...

En sonunda ona karşı hala sert baktığımı fark ettiğimde bakışlarımı yumuşatmıştım. Ama maalesef çok geç kalmıştım. O kahverengi gözlerinden 1 damla yaş intihar etmişti yanaklarına. Oradan da pembe dudaklarına. Tuzlu gözyaşları yarasına gelirse canı yanardı. Sonuçta uzun bir süre benim başımda beklemişti. En azından ben de onun için bir iyilik yapabilirdim.

Ona biraz yaklaştım ve avucumu yanağına yasladım. Baş parmağımı dudaklarına getirerek Gözyaşları dudağının yanındaki yaraya ulaşmadan silmeye çalıştım. Ama maalesef az da olsa yarasına değmiş ve değmesiyle beraber karşımdaki çocuk yüzünü ekşiterek gözlerinden bir damla daha yaşın düşmesine izin verdi.

Yanaklarını ellerimle sildikten sonra onun için ne yapabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Annem eskiden ne zaman oyun oynarken düşsem kanayan yerden öper ve öperse geçeceğini söylerdi. Yüzlerimizi iyice yakınlaştırıp yarasının üzerine bir öpücük kondurdum. 

Geri çekilip yüz ifadesine baktığımda ağlamayı bıraktığını görmüştüm. Ancak hala burnunu çekip duruyordu. Biraz daha sakinleşmesi içiçn ellerimi saçlarına daldırıp okşamaya başladım.

Orada bir süre öyle kaldık. Ne kadar süre onun başını okşadım bilmiyorum ama zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.

Gerginliğinin bir miktar azaldığını anladığımda elimi saçlarından çektim. Bununla birlikte o da yüzünü kaldırmış neşeyle konuşmaya başlamıştı.

"Teşekkürler hyung , en benim tanıştığım en iyi insansın!"

diyerek gülücükler saçmaya başlamıştı. Uzun zamandır hiç bu kadar yaşam enerjisi dolu bir insan görmemiştim.

Tam ağzımı açıp ona bir şey diyecekken tekrar başım dönmeye başlamıştı. Hala ağzıma tek lokma sürmemiştim. Kalan son gücümle çocuğa seslendim.

"Senin adın ne çocuk?"

" Jungkook " 

"Jungkook-ah , senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Tabi ki hyung!" demişti heyecanla. 

"Benim karnım çok aç. Şu çöp kutusundan yiyebileceğim bir şeyler bulabilir misin acaba?"

"Tabi ki hyung hemen! YETER Kİ SEN İSTE!"

diyerek yerinden fırlamış ve yine gülücükler saçarak çöpü karıştırmaya başlamıştı. Artık gözümü açık tutacak halim bile kalmamıştı. O yüzden Jungkook'un bir şeyler bulmasını ümit ederek gözlerimi kapatmıştım. 

•••

Ne kadar geçti bilmiyorum , belki 10 dakika belki yarım saat. Artık vakti sayacak kadar düşünecek halim kalamamıştı. En sonunda birini kolumu dürtmesiyle gözlerimi açarak yattığım yerden doğruldum. 

Jungkook elinde bir parça bayat ekmek ve tarihi geçmiş bir kaç parça salam bulabilmişti. 

Bu uzun zamandır yediğim en harika yemekti sanırım!

Hemen Jungkook'un elinden yiyecekleri kapıp ağzıma götürdüm. Sanki çölde aç susuz kalmış gibi nefes almadan yiyordum. Aslında bir bakıma o durumdaydım zaten. Uzun zamandır aç ve susuz...

Elimdeki ekmeğin yarısından fazlasını tek solukta bitirmiştim. Salam da gayet lezzetliydi. Kim demiş tarihi geçmiş şeyler bozulur diye? Neredeyse tamamını tek lokmada bitireceğim ekmeğime geri dönmüştüm. Bir lokma daha almak için tekrar gömülecekken Jungkook'un suratındaki o ifadeyi fark ettim.

O açtı.

Lanet olsun , o çok açtı !!

Ben de çok açtım. Neredeyse iki gündür tek lokma yememiştim. Ama bana öyle bakıyordu ki...

Ahhh lanet olsun!!!

Üzüntüden dolayı sarkan alt dudağına , bir de titremesi eklenince yüreğim el vermemişti.

Evet o bir yabancıydı. Bu zamana kadar her zaman yabancılardan zarar görmüştüm. Ama o kadar masum duruyordu ki...

Elimde kalan ekmek parçasının arasını açıp kalan son dilim salamı da içine koydum ve Jungkook'un ağzına götürdüm. 

Yere diktiği bakışları gözlerimi bulunca doğru kararı verdiğimi anlamıştım.

Üzüntüden dolan gözleri , şimdi heyecanla , mutlulukla bana bakıyordu. 

O an bende çooook uzun zamandır yapmadığım bir şeyi ona yapmak istedim.

Ve gülümsedim.

Gülümsememle birlikte başımla da ona onay vererek yemesini söylemiştim.

Büyük bir mutlulukla ekmeği elimden aldı ve o küçük ağzına sığdırabildiği kadarını sığdırdı. Tabi ki onun aldığı 3 lokma benim tek lokmama eşdeğerdi. O yüzden az kaldığı için onu doyurmayacağını düşünerek üzüldüğüm ekmeği neredeyse 5 dakikada anca bitirebilmişti.

Sonuç olarak ikimiz de en azından ölüm tehlikesini bir süreliğine atlatacak kadar yemiştik. 

Ve artık gitme vaktim gelmişti.

"Jungkook-ah , benim artık gitmem lazım. Kendine iyi bak olur mu ?"

Ve onun bir cevap vermesini bile beklemeden arkamı dönmüştüm. Tam bir adım atacakken aklıma gelen şeyle birlikte tekrar Jungkook'a doğru döndüm. Tam bir şey söyleyecektim ki o dolu gözlerini fark ettim. Yine...

"Geceleri kalmak için güvenli bir yer bul. Issız sokaklara girme. Yabancıların dediklerine kolay kolay inanma. Sana yiyecek veren olursa kontrol etmeden yeme. Sana zarar veren biri olursa hemen oradan kaç. Eğer aç kalırsan ailesiyle beraber dolaşan ve iyi biri gibi gözüken insanlardan para iste. Asla siyah giyinen adamlarla beraber dolaşan adamlara yaklaşma. Görürsen kaç. Bir yard-"

"Ama ben bunların hepsini aklımda tutamam ki. Onun yerine senin yanında kalsam olmaz mı hyung? Lütfen..."

Tanrım...

•••

Poor and Fool  // JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin