19. Bölüm

1.7K 117 44
                                    


Jimin'in ağzından

"BİRİSİ SEDYE GETİRSİN!! BİRİNİZ PSİKİYATRİDEN HOSEOK-SHİ'Yİ ÇAĞIRIN! BİR SEDYEYİ GETİREMEDİNİZ Mİ LANET OLSUN!!!"

Jungkook bu tarafa doğru gelirken birden bire bayılıvermişti ve etrafımdaki herkesin bu kadar sakin olması sinirimi bozuyordu.

Benim Jungkook'um bayıldı be nasıl böyle sakin kalabilirsiniz?

Sedyeyi getirmelerinin saniyeler süreceğini anlayınca Jungkook'u kucağıma alıp acile koşmaya başladım.

Hoseok'un odasının önünden geçeceğim sırada bu gerizekalıların ona haber vermediği gelmişti aklıma.

Kucağımda Jungkook varken elimle kapıyı açamazdım.

Ben de ayağımla kırmayı tercih ettim.

Zaten çok da dayanıklı olmayan kapıyı ayağımla parçaladığımda Hoseok tam doktor imajını bir kenara koyup küfredecekti.

Daha sonra beni görünce küfretmekten vazgeçti.

Kucağımda Jungkook'u görünce tekrar küfretmeye karar verdi.

"Si- ... siktir!!"

Ve diğer çalışanların aksine o sinirimi bozacak şekilde tepkisiz kalmamış ve hemen ayaklanarak bana bağırmıştı.

"Koş!"

Koşa koşa acile gidip Jungkook'u gördüğüm ilk boş sedyeye yatırmıştım.

Hoseok da ben onu yatırırken hemen tansiyon aletini Jungkook'a bağlamış ve gerekli bir şeyler almaya gitmişti.

Hoseok gider gitmez ellerimi Jungkook'un yanağına koyup 2 saattir tuttuğum gözyaşlarının akmasına izin vermiştim.

Tanrım lütfen onun kötü bir şeyi olmamış olsun.

Hoseok hemen elinde bir şırınga ve 4 tüple birlikte gelmiş ve tüpleri elime tutuşturarak parmağı yardımıyla Jungkook'un kolunu yoklamaya başlamıştı.

İğne korkum yoktu ama bununla birlikte Jungkook'un koluna girecek olan bir iğneye bakacak gücüm de yoktu.

Kafamı eğip gözlerimi sımsıkı kapamış ve Hoseok'un elimdeki tüpleri sırayla alıp daha sıcak bir şekilde tekrar tutuşturmasını beklemiştim.

Bu rutin biter bitmez de zaten Hoseok'un sesi duyulmuştu odada.

"Bu cümleyi genelde kan aldığıma söylerim ama tamam bitti gözlerini açabilirsin Jimin."

Gözlerimi açar açmaz elimdeki Jungkook'un kanıyla dolu tüpleri Hoseok'a fırlatmıştım neredeyse.

Jungkook'un kanını görmek dahi istemiyordum.

Hoseok da eline tutuşturduğum tüpleri aldıktan sonra hemen tüpleri bir yerlere götürmüştü.

Ben ise sonuçlar çıkana kadar elimi Jungkook'un saçlarından çekmeyecektim.

•••

"Jimin , gerçekten hiçbir sorunu yok. Bazı hormonları anlık yükselmiş , vücudu dayanamamış anlık çıkışa , bayılmış. Seruma zaten hormonlarının daha çabuk normale dönmesine yardımcı olsun diye gerekli ilaçları enjekte ettim. Artık işine dönebilirsin gerçekten. Müdür sana kızacak yakında 1 saat oldu Jimin. Zaten çıkışta seansına Jungkook da katılacak. Söz veriyorum o zamana Jungkook turp gibi karşında olacak."

Söyledikleri diğer şeyler için değil de müdürün yerimde olmadığımı fark etme ihtimali yüzünden sedyenin kenarından kalkmıştım. Tam arkamı dönmüş gidiyorken Hoseok'un sesiyle ve söyledikleriyle duraksamış ve daha sonra içimi basan sıkıntıyla tekrardan hastane çıkışına yürümeye başlamıştım.

"Çıkışta Jungkook'un bayılmasına verdiğin reaksiyonu da konuşacağız , haberin olsun Jimin."

•••

Jungkook'un ağzından

Sanki sabah uykumdan uyanırmışım gibi gözlerimi açtığımda odamda yatağımda değil de hastanede gözlerimi açmıştım.

Aslında düşününce evde gözlerimi açmak çok daha kötüydü.

Henüz etrafımda ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ki Hoseok hyung yanıma gelip her şeyi anlamama yardımcı olmuştu.

"Sana Jimin'le ilgili anlattıklarımdan sonra bayıldın Jungkook. Hiçbir sorun yok , anlık olarak hormonsal bir şey. Serumun bitsin birlikte yukarı çıkarız. İstersen eve de gidebilirsin izin ayarlarım ben."

Söyledikleriyle birlikte kafamda taşlar yerine oturmuştu.

Hoseok hyung da söylemişti işte.

Bir anlık duygusal bir şey.

Neredeyse bir anlık zayıflığıma yenik düşerek o adamı affedecek , yaptığı her şeyi unutacaktım.

Aklımı kaçırmış olmalıyım.

Hoseok hyung iyi olduğumu görünce yanımdaki masada bir şeyler imzalayıp ayrılmıştı ve beni serumun bitişini izlerken yalnız bırakmıştı.

•••

Serum biter bitmez kendim çıkarmış ve sedyeden kalkarak acilin çıkışına yönelmiştim.

Elimdeki serumu tıbbı atığa bıraktıktan sonra tam sekreterliğin önünden geçiyordum ki Hoseok hyunga yakalanmıştım maalesef.

"Jungkook! Kendi başına nasıl kalkarsın?!"

"İyi olduğumu söylemiştin hyung. İyiysem kendi başıma kalkmamda bir sorun yoktur. Serum bitince çıkardım merak etme."

Son dediğimle birlikte yüzünden de açık bir şekilde anlaşıldığı gibi rahatlamıştı. Yine de yanındaki diğer stajyerlere bir şeyler söyleyerek elindeki kağıtları onlara verip bana eşlik etmeye karar vermişti.

Birlikte yukarıya çıkarken Hoseok hyungu koluma girmesine gerek olmadığına ikna etmeye çalışıyordum ancak odaya gelene kadar kolumu bırakmamıştı.

"Hyung tamam geldik hadi bırak ko-"

Hoseok hyunga bakarak konuşurken elimi kapı koluna atmıştım ancak elim boşluğa düşmüştü.

Hızla kafamı çevirip kapıya baktığımda diyebilmek isterdim ama kafamı çevirdiğimde olması gereken yerde bir kapı olmadığı fark ettim.

"HYUNG KAPIYA NE OLDU?!?!"

"Sakin ol Jungkook. Bi içeri geçelim önce hadi lütfen."

Gözlerimin neredeyse yuvalarından çıkacak olmasına rağmen yavaşça içeri geçip koltuğa atmıştım kendimi.

Hoseok hyung da çarşafa benzer bir örtüyle kapı girişini kapattıktan sonra yanıma gelip bana durumu açıklamıştı.

"Jimin senin bayıldığını görünce hemen seni kucaklayıp acile götürecekti. Odama gelip bana haber vermek isteyip de kapıyı açamayınca böyle bir sonuçla karşılaşmış olduk."

Duyduklarımla tek kelimeyle tekrar acile dönmek istemiştim.

Fakat tekrar Hoseok hyungun sesini duymak acile gitme isteğimi 2 kat arttırmıştı.

"Şimdi kendini biraz topla Jungkook. 10 dakikaya kadar Jimin gelmiş olur. "

•••

Poor and Fool  // JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin