"Yok Jungkook. Neden sordun ? "
"Artık var da ondan."
Söylediklerim Hoseok hyungun dikkatini çekince kafasını bana çevirip hasta koltuğunda uzandığımı görmüştü. Yavaş yavaş durumu anlayarak geldi ve her seansta oturduğu koltuğa oturdu.
"Bir sorun mu var Jungkook-ah. Bana anlatabilirsin biliyorsun."
"Psikolojik bir sorun sayılmaz hyung ama evet anlatmak istediklerim var."
"Seni dinliyorum Jungkook."
"Sorun ailem hyung. Hayatımdaki en büyük sorun onlar. Her fırsatta babamın beni dövmesinden , annemin azar ve cezalarından , üvey evlat gibi davranılmaktan bıktım."
"Öz evlatlarısın ama değil mi?"
"Evet hyung. Çok küçükken bir kere kayboldum. Kaybolunca beni Ji- ahh çok uzun mesele hyung vaktin vardır umarım."
"Senin için her zaman Jungkook."
"Ben kaybolunca çok aç kaldım. Bir gün bir çöpe yiyecek bir şeyler bulmaya gittiğimde benden büyük bir çocuk geldi ve önümde bayıldı. Uyanınca ona yardımcı oldum. Gerçekten bana sert ve kötü davranmak istese de yapamadığını ne kadar iyi hatırlıyorum anlatamam.
Ondan sonra beni orada bırakamadı. Beraber yaşamaya başladık. Kimsesizdi sadece bir büyükannesi vardı. Ve çok hastaydı. İkimiz beraber çalışıp üçümüzün de ölmemesi için para kazanıyorduk.
Ama gerçekten onun için ölecek kadar çok seviyordum Jimin hyungu.
Tam olarak ne kadar bilmiyorum ama senelerce...
Senelerce onunla yaşadım. Çocukluğum onun sayesinde güzelleşti. Asla fakirliğimizden yakınmadım.
Ama bir gece eve gelmedi. Sabah kadar uyuyamadım endişeden. Ve o gelip büyükanneme , daha doğrusu kendi büyükannesine içini döktü. Sarhoş olduğu belliydi.
Benim ona yük olduğumu ve ben olmasam herkesin çok daha mutlu olacağından bahsetti ona.
Diyorum ya onu çok seviyordum. Onun mutsuzluğundansa sokakta bir başıma ölmeyi yeğledim.
Evden kaçtım.
Ama 1 hafta sonra polis beni yakaladı.
Bir süre yetimhanede kaldım. Birkaç ay kadar. Daha sonra tekrar gerçek ailem beni buldu.
Beni tekrar buldukları çok güzeldi. Güzel bir ev. Güzel yemekler. Güzel bir okul. Güzel kitaplar. Güzel kıyafetler.
Ama 1 seneden sonra o güzel dediğim şeyler eskisinin yerini tutmamaya başladı.
Jimin hyung'la çalışarak aldığımız eski kıyafetler daha güzel geldi.
Yapmaması gerektiği halde bana aldığı o bir tek çikolatanın lezzetini bulamaz oldum.
Gece korktuğumda bana şarkı söyleyen Jimin hyungun sesinin yerini tutmaz oldu annemlerin sevgisi.
Zamanla daha da kötüleşti annemler.
Ben Jimin hyunga sinirlendim. Beni böyle bir aileye mecbur bıraktığı için. Bana olan sevgisi yalan olduğu için ondan nefret etmeye başladım.
Annemler de benden nefret etmeye başladı.
Şimdi ise güvenebildiğim bir tek sen ve Taehyung var.
Taehyungla bir ara seni tanıştırmak istiyorum bu arada hyung.
Her neyse sonuç olarak şu anda hiçbir isteğim yok. Tek isteğim okulumu bitirip o evden çıkabilmek. "
Bunları anlatırken gözüm pencereden dışarıdaydı. Yaşanan her şey tekrar gözümün önünde yaşanmış gibiydim.
Kafamı Hoseok hyunga çevirdiğimde gözlerinin bir yere kilitlenmiş ve ağzının açık kalmış olduğunu görmüştüm.
Bu kadar fazla şaşırmasını beklemiyordum. Onca sıkıntı ve hastalık yaşayan insanla konuşuyordu. Benimki çok ama çok ama çok basit bir olaydı onun duyduklarının yanında.
Aradan geçen bir dakikadan sonra elimi onun gözlerinin önünde sallayıp kendine gelmesini sağladım.
İrkilerek kendine geldi ve fal taşı gibi açılmış gözleriyle etrafına baktı aceleyle.
"Af edersin , bir dakika Jungkook."
Ve bunu söyledikten hemen sonra kalkarak gitti ve kana kana su içti.
Neler oluyor anlamıyordum. Asla böyle bir tepki vermesini beklemiyordum. Daha çok Taehyung gibi tavsiyeler vermesini umuyordum.
Suyunu içtikten sonra yanıma geldi ve oturdu her zamanki yerine.
" Jungkook her hafta bu saatte benimle konuşmaya ne dersin ?"
"Hyung çok tuhaf davranıyorsun. O kadar ciddi bir sorunum olduğunu sanmıyorum."
"Jungkook sadece abin olarak seninle konuşmak istiyorum diyelim. Psikiyatrist olarak değil. Abin olarak."
"Peki hyung , benim için uygun ama hala neden bu kadar şaşırdın anlamıyorum."
Bir süre düşünüp gözlerini kaçırdıktan sonra konuşmaya karar verdi. Bu adam herhalde benim psikiyatrist olmak istediğimi , birazdan yalan söyleyecek olduğunun farkında olduğumu bilmiyor.
"Sadece senin gibi neşeli bir çocuğun bu kadar şey yaşamış olması beni şaşırttı Jungkook."
Evet , kesinlikle yalan söylüyordu. Ama bunu ona söylemektense bir süre onu gözlemlemeye karar verdim.
•••
"Hyung istersen çıkayım. Özel hastan gelmek üzeredir."
"Tabi ki Jungkook. Çok teşekkür ederim. Saatin farkında değildim."
"Önemli değil hyung çıkıyorum ben."
"Tabi Jungkook. Yarın benim de boş günüm gelmene gerek yok. Yeterince tatili hak ettin zaten."
"Peki hyung. Kendine iyi bak."
"Sen de Jungkook."
Ardından çantamı toplayıp odadan çıkmıştım. Telefonumu açıp saati kontrol ettim.
15.56
Hastası gelmek üzereydi.
Bu sefer geçen günkü gibi bir terbiyesizlik yapmak istemiyorum.
Tam kapıya gelmek üzereyken o sabahki güvenliğin yerinde olmadığını gördüm.
Ve ardından yine o his.
O geçmişti yine yanımdan.
Ve benim gittiğim yoldan geri gidiyordu.
İçimi kaplayan o his artık gerçekten beni çıldırtacaktı.
Hemen kapının öbür tarafında bekleyen güvenliğin yanına gittim.
"Af edersiniz. Acaba sabah burada bekleyen güvenlik arkadaş şimdi burada değil sanırım nerede olduğunu biliyor musunuz?"
"Psikiyatri bölümünde bir işi vardı. İletmemi istediğiniz bir şey varsa eğer yardımcı olabilirim."
"Gerek yok. Teşekkür ederim."
Emindim.
Özel hasta oydu.
O adamda bir şey vardı ve her neyse beni çok etkiliyordu.
Yapmayacağımı söylesem de bunu yapmazsam sanırım akıl hastanesini boylayacağım sanırım.
Koşa koşa Hoseok hyungun odasına gittim. Ben koridorun başındayken o adam içeri giriyordu tam.
Öğrenecektim.
Kesinlikle öğrenecektim.
Ellerim titreye titreye kapıya doğru gittim ve yasladım kulağımı kapıya.
Ve Hoseok hyungun sesini duydum.
"Hoşgeldin Jimin."
Ne?!...
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poor and Fool // Jikook
FanfictionBen sadece senin beni bırakacağını tahmin edemeyen fakir , aptal adamın tekiyim Jungkook... ••• Şimdi defol git ve bir daha asla geri gelme !! ••• Fakir Park Jimin o gün kendi çöpünü karıştıran zavallı bir çocukla karşılaşır ve o çocuğu yanına aldı...