20. Bölüm

1.7K 117 52
                                    


Jungkook'un ağzından

"Hoşgeldin Jimin. Geçip oturabilirsin."

Jimin bana bir kere bile dönüp bakmadan gelmiş ve danışan koltuğuna uzanmıştı.

Koltuğun hemen ayak ucundaki iki koltuktan birine geçip oturmuştum ve şimdi ikimiz de Hoseok hyungun gelmesini bekliyorduk.

Odaya girdiğinden beri özen göstererek benimle göz göze gelmiyordu.

Ben bunun böyle gideceğini düşünürken yine benimle göz göze gelmeden benimle konuşması beni şaşırtmıştı.

"Daha iyi misin?"

Sesini bilerek soğuklaştırıyordu ancak ben onun rol yaptığını biliyordum.

Kaç sene geçerse geçsin bazı şeyler değişmiyordu demek ki.

"İyiyim. Fenalaştığımda bana yardımcı olduğunu duydum. Teşekkür ederim."

Tam o ağzını açmıştı ki Hoseok hyung Jimin'in eline bir kase cips tutuşturup yanımdaki koltukta yerini almıştı.

Jimin'in ise bana olan soğuk tarafı gitmiş cipsini de alınca ayak ayak üstüne atmış ve cipsini yemeye başlamıştı.

"Evet başlayabiliriz."

Bu aslında Jimin'e verdiği bir haber değil not defterimi açmam gerektiğini bildiren bir komuttu.

"Jimin öncelikle tek tek konu başlıklarını söylüyorum.

Min Ji , Jungkook , dün olanlar ve bugün olanlar. Önce bunları değerlendireceğiz ardından da tekrar çözüm odaklı çalışacağız.

Öncelikle Min Ji'yi soruyorum. Buluşmanız nasıldı ve kendinde bir rahatlama hissettin mi?"

"Dürüst olacağım Hoseok. Min Ji çok iyi bir kız. Hatta bir gününü benimle heba etmiş olacak kadar iyi bir kız ancak bana en ufak bir faydası yok. Rahat değilim onunla. Olamayacağım da biliyorum. Yeni insanlar bana iyi gelmiyor Hoseok. Özellikle de sevgili gibi yeni insanlar. Sadece senin ve Jin'in yanında kendimi rahat hissedebiliyorum. Min Ji'nin yanındaykense bir an önce bitmesini diliyorum içimden."

"Bu hafta sadece o gün mü buluştunuz?"

"Hayır. Bana sürpriz yapmak için hastaneye gelip boynuma atladı. O gün çıkışta da bir şeyler içtik ama benim açımdan değişen bir şey olmadı.

Sadece bana sarıldığı an Jungkook hastaneye giriyordu. Bizi gördü ve umursamadan içeri geçti ancak Min Ji bana sarılırken bile Jungkook'la göz göze gelince titrediğimi hissettim. "

"Jimin bu hiç iyi bir haber değil biliyorsun değil mi ?"

"Biliyorum Hoseok ancak kötü haberlere alışsan iyi edersin çünkü bu en basiti."

"Min Ji'yle ilgili başka söylemek istediğin bir şeyler var mı Jimin?"

Jimin bir yandan cipsini yiyip bir yandan konuştuğu için ara sıra odada sessizlik oluyordu.

"Şu sıralar nasıl Min Ji'yi kırmadan anlaşamadığımı söylerim onu düşünüyorum."

"Jimin kendin için , problemlerin için buluşuyorsun o kızla biliyorsun değil mi?"

"Ama Hoseok böylesi daha kötü. Kızı resmen kullanıyorum. Peki iyileşince ne olacak? Artık iyileştim sana ihtiyacım yok mu diyeceğim ?"

Hoseok hyung bir süre sustu ve düşündü. Her ne kadar bir yanım 'Sen birilerini kullanmaya alışkınsın' diye bağırmak istese de haklıydı adam.

"Pekala haklısın Jimin. Değerlendirme kısmından sonra Min Ji'ye de çözüm bulalım. Lütfen devam et."

"Sana olduğumdan daha iyiymişim gibi davranıyorum Hoseok. Bu da bir yalan biliyorum özür dilerim ama o kadar da iyi değilim. Sadece senin için ve Jin için ayakta durmaya çalışıyorum. Her gece Jungkook'u düşünmekten uyuyamıyorum ancak iyiyim diyorum , özür dilerim Hoseok."

Ve Jimin denen adamın gözleri doluyordu. Bir kez bile bana bakmamıştı konuşurken. Zaten bana bakarken böyle konuşamazdı muhtemelen. Ama biliyordum gözleri dolmuştu.

"Her gün hastaneye girerken çıkarken , kafeteryada , senin yanında herhangi bir yerde hayaliyle bile kendimden geçiyorum. Ne kadar istesem de ondan nefret edemiyorum Hoseok. Üzgünüm emeklerini boşa çıkarttığım için ama en azından kendimi kontrol altında tutabiliyorum o yüzden çok üzülme olur mu?"

"Neden benden nefret etmen gerekiyor?"

Ve kendimi tutamadan sorduğum soruyla Hoseok hyungun beni gözleriyle öldürmesi.

Ancak şimdi sormazsam bir daha asla soramazdım.

Ve Jimin seansın başından beri ilk kez gözlerimin içine bakmıştı. Öyle bir bakmıştı ki aklımı okumaya çalıştığını zannetmiştim.

Baktı ve baktı.

Sonra da sinirleri bozulmuşçasına kafasını çevirdi ve güldü.

Ben onun yaptıklarına anlam vermeye çalışmayı kesmiştim ki tekrar gözlerini benimkilerle buluşturup konuşmaya başladı.

"Çünkü ben senin için her şeyimi feda ederken sen beni öylece terk ettin. Ben seni öz kardeşim gibi canımdan çok severken senin için bir hiçmişim."

"Hoseok hyung acaba danışanımız yalan söyleme huyu daha önce rapora eklenmiş miydi , yoksa ben mi ekleyeyim ?"

Demiştim sesimi değiştirerek , gıcık bir tavır takınarak.

"Jungkook kışkırtıyorsun. Beni kızdırma."

Demişti Hoseok hyung dişlerini sıkarak. Neredeyse dişlerini kıracak zannetmiştim.

Ama umrumda değildi. Bu yüzleşme fırsatı bir daha gelmeyebilirdi elimize.

"Hayır Hoseok ben konuşmak istiyorum onunla. Belki de çözüm olacak terapi budur.

Söyle bakalım Jungkook , neden yalancıymışım ben?"

Kendinden o kadar emin konuşması beni ürkütse de ben de kendimden sonuna kadar emindim.

"Sen beni sevdiğini söylerken yalan söyledin. Beni kardeşin gibi gördüğünü söylerken yalan söyledin."

"Jungkook ben senin için ne boklara girdim biliyor musun? Sen istediğin gibi bir çocukluk geçir , istediğini al , istediğini yap diye. Ben ne suçlar işledim biliyor musun sen?"

"O zamanlar benim tek istediğim sendin aptal herif. Tek isteğim yanımda olmandı."

"Neden yanında olamadığımı sen de biliyorsun Jungkook. Bu muydu beni bırakma sebebin?"

"Ben seni bırakmadım , sadece senin beni zaten istemediğinin farkına geç vardım Jimin."

"Nasıl farkına vardın bunun anlatsana biraz. Bence danışan sen olmalısın. Olmayan şeyleri fark ediyorsun."

Söylemekle söylememek arasında gidip geliyordum. Ancak tabi ki kendimi tutamadım.

"Benim evden ayrıldığım günün gecesini hatırlıyor musun?"

"Evet , emin ol ki çok iyi hatırlıyorum."

"O gece sen büyükannemle konuşurken ben her şeyi duydum."

Bu söylediklerimle yerin dibine girmesini bekliyordum ancak yüzünde hala merak vardı.

Bir şeyler tamamlanmamıştı.

Bu puzzleda kayıp birkaç parça vardı.

•••

Poor and Fool  // JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin