Orta çağda manastırın bilgesi olarak kabul edilen Hildegard von Bingen'in (Aziz Bingen'li Hildegard) kesin olmamakla birlikte 16 Eylül 1098 yılında, ailesinin onuncu ve son çocuğu olarak dünyaya gelmiş. 19 Eylül 1179'da 81 yaşında hayata veda etmiş Alman yazar, besteci, filozof, şair, Hristiyan mistiği, vizyoner, bilge olarak tanınıyor. Bir aziz olarak onun resmi tanınma geçmişinin karmaşık olmasına rağmen, o yüzyıllar boyunca Roma Katolik Kilisesi'nin tüm parçaları tarafından bir aziz olarak kabul edilmiştir. 7 Ekim 2012 tarihinde, Papa Benedict XVI onu Kilise'nin Doktoru olarak adlandırılmıştır.
İç dünyasını ve hislerini yazıya döken ilk kadın. Hayatını bir manastırda geçiren rahibe Hildegard, şiddetli migren ağrıları yüzünden gördüğü sanrıları kağıda dökmeye başladı. Daha sonra kendini şiire verdi.
Evliya olarak da tanınan İslam terminolojisinde "Mutasavvıf" olarak nitelendirilebilecek Alman rahibe, mistik, bilge, ruhani lider, yazar, kompozitör ve bilim insanı, dramatist, alfabe mucidi, doktor.. ve daha sayılamayacak kadar bir çok içgüdüsel yeteneğe sahip kadın. Hem o zamanının inanışları, hem de ailesinin onuncu çocuğu olması, aynı zamanda doğuştan hasta olması gibi nedenlerden dolayı 8 yaşındayken manastıra bağışlandı.
Çok küçük yaştan beri manastırda yaşamasından ve ailesi sevgisi olmadan yaşamak zorunda bırakıldığı için ruhani güçleri olduğunu ileri sürmüştür. Öte yandan, Hildegard'ın sanatçı yönü de çok kuvvetliydi. Müzik dehası ile dünyada adından söz ettirebilen nadir kadınlardan biridir ayrıca. Ordo virtutum yani Order of the virtues ya da Play of the virtues olarak bilinen çok ünlü Oratoryo'nun bestecisi olan Hildegard bunun yanında pek çok besteye daha imza atmıştır. Gördüklerini kaleme aldığı kitapları: 1151'de tamamladığı Scivias (Know the was), 1163'de tamamladığı Liber Vitae Meritorum (Bbook of Life's Merits) ve Operatione dei (Of God's Activities) adlarını taşımaktadır. Hildegard aynı zamanda dünya tarihinde ilk defa sekste kadın konusunu işlemiş kişidir. Bir rahibe olmasına rağmen kitaplarında seks yaparken bir kadının hissettiklerini, erkek ile beraberliği sırasında vücudundaki değişiklikleri, zihinsel ve fiziksel olarak yaşadıklarını tasvir ederek bir ilke de imza atmıştır. Bilim adına dünyaya kazandırdığı pek çok bitkisel ilaç hala kullanılmaktadır. Orta çağ Hristiyanlığında Hildegard'dan önce ve uzunca bir süre sonrada, kadınlar tarafından kendini ifade eden metinler kaleme alınmamıştı. Kendisi kitaplarında kadın orgazmını tarif etmiştir. Bestelerinden, özellikle "11000 Bakire" buna örnek olarak etkileyici niteliklere sahiptir.
Jutta adında bir rahibenin yanında eğitim almaya başlamış ve okuma yazma öğrenmiştir. Daha sonra hayatının geri kalanında da etkili olacak bir keşişi ile, Volmar ile çalışmaya başlamıştır. Aziz Hildegard'ın en büyük özelliği yaşadığı her şeyi kaleme alıyor olmasıydı. Bilime ve araştırmaya çok meraklıydı. Hayatının büyük bölümünü geçirdiği kilisede sürekli okuyor yazıyor ve araştırmalar yapıyordu. Gördüğü sanrıları yazmaya başlamasıyla şeytani olabileceği düşüncesiyle imha edilmeye çalışsa da sonuçta papanın ve kilise papazının emriyle yazmasına izin verilmiş. Çok küçük yaşlardan beri "görme" gücü olduğu iddia edilen Hildegard yazılarında 1141 yılında tanrıdan bir emir aldığını ifade etmektedir. Hildegard'a göre tanrı 1141 yılında ona gördüklerini yazmasını söylemiştir. Bununla birlikte bütün dini kitapların yazılarını okuyabilmekte ve Tanrının ne demek istediğini anlayabilmektedir artık. Kendi sözleri ile şu şekilde açıklamıştır bu olayı; "...42 yaşında ve 7 aylık idim. cennetin kapıları açıldı ve benzeri daha önce görülmemiş parlaklıkta kör edici bir ışık bütün beynime doldu. ve sonra tüm kalbimi ve göğsümü bir alev gibi tutuşturdu, yakmadı sadece ısıttı... ve birdenbire kitapların tefsirlerinin ne demek istediğini anladım..."
Belki de çok küçük yaşlardan beri kilisede yetiştirilmesi, ailesinden ayrı kalması ve sürekli olarak ruhani güçleri olduğunun ileri sürülmesi psikolojik olarak Hildegard'ı etkilemiş diye düşünenler de bulunmaktadır. Çoğu örnekte Hildegard'ın Tanrıdan olduğuna inandığı işaretleri aldıktan sonra harekete geçmek için bazen yıllarca beklediği gözlemlenmiştir. Bu süre içinde kendi yazdıklarına göre tereddütte kaldığını ve yaşadıklarının gerçek olup olmadığını sorguladığını dile getirmiştir. Öyle ya da böyle Hildegard bir azize olmasa bile çok güçlü bir sanatçı idi. Ayrıca bilim adına dünyaya kazandırdığı pek çok Herbal ilaç hala kullanılmaktadır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meraklı
Random"Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım." - Albert Einstein Araştırdığım ve yayımlamaya değer bulduğum birçok tarihi kişiliği ve olayları elimden geldiğince sizinle de paylaşamaya çalışacağım. Benimle birlikte öğrenin. Umuyoru...