-Dördüncü Bölüm.

1K 147 149
                                    

Küçük kız, bu yeni günde daha iyi hissediyordu. Jongin'in yaptığı merhemler ona yaramış gibiydi. Yeni arkadaşı onu iyileştirdiği için, tarifsiz bir mutluluk yaşıyordu. Ona nasıl teşekkür etmeliydi bir türlü bilemiyordu.

Çiçek daha önceden hediye etmişti. Bu yüzden, yeniden aynı hediyeyi sunmak istemedi ona. Babası'nın, onu hep öptüğünü anımsadı. Acaba öpücük, iyi bir hediye olabilir miydi?

Evet, evet kesinlikle iyi bir şeydi. İyi olmasa, babası ona küçük bir öpücük kondurmazdı. Kalbi, minnetle dolmuş bu masum kız çocuğu, zıplaya hoplaya Jongin'in kaldığı odaya doğru ilerledi.

Oda, çok karanlık renklere bürünmüştü. Gri renkte duvarları, vardı. Küçücük bir pencere, içeriye güneşin sağlıklı ışığını bile iletemiyordu. Rutubetten şişmiş duvarlar, havasız bir ortam vardı. 

Jongin ise, küçük bir divanın üzerinde uyuyordu. Dudakları büzülmüş, kaşları hafifçe kalkmıştı. Dağınık koyu kestane renginde saçları ona kusursuz bir görünüm veriyordu. Küçük kız, bu manzara karşısında çok heyecanlandı. Evet, yeni arkadaşı çok yakışıklıydı. Attığı hafif adımlarla, Jongin'e doğru ilerlemeye başladı. Odanın köşesinde, kendisini korkutan korkunç Şaman kıyafetleri ve davulu vardı. Onları es geçmeye çalışarak Jongin'e ulaştığında, parmak uçları dokunmak için can atıyordu. 

Parmak uçlarını, kusursuz ciltte gezdirmeye başladığında sanki dün ateşe verildiğindeki hissi hissetti, küçük kız. Arkadaşı, ateşe mi hükmediyordu yoksa? 

Jongin, aniden gözlerini açtığında küçük kızı karşısında görmeyi beklemiyordu. Üstelik, bu bir kötü ruh olabilirdi. Kızı itip ayaklandığında hesap soran gözlerle kızı inceledi.

'' Burada ne işin var senin? Kötü ruh yine ele mi geçirdi seni? ''

'' B-ben, t-teşekkür, e-etmek...''

'' Sürekli kekelemen, bir türlü konuşamaman sinirlerimi bozuyor.  Böyle olmamalısın. ''

Küçük kız arkadaşını dinlemeyi çok isterdi. O da çevresindeki herkes gibi konuşabilmeyi, aptal olmamayı ne çok isterdi!

'' B-ben a-aptal v-ve k-konuş- ''

Jongin, küçük kızın sözünü kesip saçlarını okşamaya başladı. Daha sonra yere çöktü. Şimdi, boyları daha yakındı.

'' Sen aptal değilsin. Sen, sadece kötü bir ruh tarafından ele geçirildin. ''

Küçük kız, arkadaşına güveniyordu. Gerçekten içinde kötü bir ruh mu vardı? Bu mu engelliyordu konuşmasını? O kötü ruh mu kendisini bir aptala çeviriyordu. O kötü ruh olmasaydı, annesi artık yüksek sesle konuşmaz mıydı? Acı verici oyunlar, biter miydi? Jongin'e sarılıp yanağına küçük bir öpücük bıraktı kız.

Jongin ise, küçük kızın bu ani teması karşısında şok olmuştu. Bir süre açık kalan ağzı, onun dehşetini ortaya koyuyordu. Kötü bir ruh muydu kendisini öpen yoksa bu masum kız çocuğu mu? Bunu hiçbir zaman bilemeyecekti.

'' T-teşekkür, i-iyileşmek k-kol.. ''

Jongin, küçük kızın gösterdiği koluna baktı. Dünden daha iyi görünüyordu. Küçük kız düşünceli davrandığı için, kendisini öpen kesinlikle kötü ruh değil, kız çocuğuydu. 

Jongin, hiçbir şey söylemeden dışarıya çıkmıştı. Alacakları vardı.

-

Küçük kız, tapınağın dua edilen bölümüne doğru ilerledi. İçeride hep yanan tütsüler, korkunç materyaller vardı.  Onları es geçerek önündeki büyük heykele odaklandı.

Burası, Jongin'in kaldığı odanın aksine güneş ışığını içeriye geçiriyordu. Güneş ışığı, küçük kızın korku dolu gecelerini bitirip sabahını aydınlattığı için küçük kız tarafından kutsal görünüyordu.

Gözlerini, kırpıştırarak güneş ışığına selamını verdikten sonra konuşmaya başladı.

'' B-beni i-iyileştir.. ''

Kendisini daha fazla tutamayıp, göz damlalarını bıraktı. Kimse yoktu, kimseyi üzmezdi. Şimdi tanrısıyla konuşuyor, iyileşmeyi talep ediyordu.

'' B-ben k-konuşmak i-istiyor. ''

''  K-kötü ruh.. ç-çık b-benden.. ''

Hıçkırıklara dönüştüğünde ağlaması, kendisini  kötü hissediyordu. 

'' B-ben a-aptal d-değilmişim.. ''

Saçlarını yolmaya başladığında, kötü ruhun dışarıya çıkmasını istiyordu. Artık normal olmak tek istediğiydi. Hıçkırıklarıyla ağlıyor, kendisine zarar vermeye uğraşıyordu.

Kapının girişinden, küçük kızın duasını dinleyen Jongin, artık olaya dahil olması gerektiğini anlamıştı. Küçük kızı yerden kaldırıp başını omzuna yerleştirdi. Onu sakinleştiren en büyük şeyin, sarılma ve sevgi olduğunu anlayabilmişti.

'' İyi olacaksın. Seni iyileştireceğim. Onu kovacağız. Kendine zarar vermemelisin. ''

Küçük kız, konuşamayacak kadar yorgun hissediyordu. Sadece, kesik kesik nefes alabiliyor ve içinden ağlıyordu.

'' Ben seni iyi edeceğim. ''

Küçük kız, arkadaşına güvenmeyi seçti yeniden. Ağlaması tamamen geçmişti.

'' Uslu, söz dinleyen küçük bir kız çocuğu... ''

Jongin, daha çok kendisiyle konuşuyor gibiydi. Küçük kızı orada bırakıp, aldığı şeyleri içeriye taşıdı. Küçük kız, arkadaşının getirdiği şeylere şaşkınca bakıyordu. Bunları daha önce hiç görmemişti.

Jongin, hepsini teker teker kıza gösterdi.

'' Bu, Hanbok. Üzerimize giydiğimiz kıyafet. Seninki çok eskimiş, her yerine yama yapılmış. Bu pembe hanbok, tam senin gibi küçük kız çocukları için. ''

Küçük kız çocuğu, ilk kez birinden hediye almıştı. Daha önceleri babası ona hep hanbok almak istese bile annesi onu durdururdu. Hayal meyal söylediklerini anımsadı annesinin.

'' Ona alınmış bir hediye sokağa atılmış paradır. Aklı olmayan birine ne diye hediye alalım ki? ''

Bunu söylemişti annesi. Anlamını pek çözememişti. Jongin kendisine hediye aldıysa parasını sokağa mı atmıştı yani?

'' Bu da kokulu sabun. Leylak kokar. Bunu, banyo yapacağın zaman kullanırsın. Sana banyo yapmasını öğreteceğim. Kaynar su yerine ılık su kullanılır ve bu sabun suyla temas eder etmez köpürür. Bunları sana göstereceğim. ''

Daha sonra da saç tokasını uzatmıştı küçük kıza. Üzerinde beyaz taşlar bulunan, zarif bir saç tokasıydı.

'' Ve bunu da senin gibi güzel kızlar saçlarına takar. ''

Küçük kız, hayatında ilk kez utanmayı hissetmişti. Bunun anlamını bilmiyordu,  adını da bilmezdi.. Ama his olarak adlandırılsa, şuan yaşadığı şey kesinlikle utanmaydı.

'' B-ben, t-eşekkür. ''

Jongin, küçük kızın saçlarını okşamakla yetinmişti. Küçük kız koşar adımlarla dışarıya çıkmak üzereyken Jongin, şaşkın bir tavırla kıza sordu.

'' Nereye? ''

'' B-ben, s-sokağa b-bakacağım p-paranı a-atmışsın. ''

Jongin, küçük kızın söylediğine çok şaşırmıştı.

'' A-annem, b-benim i-çin h-hep b-böyle s-öylerdi. ''

Küçük kız anlatamamıştı, Jongin anlamıştı.


JONGIN OC ︱1550.   ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin