-Yirmi Dördüncü Bölüm.

1K 113 321
                                    

Her şey çok kısa sürmüştü. Jongin, yeni aldığı otları tasniflendiriyordu. Kapları sırasıyla yerleştirmek üzereyken dört nala sürülen bir at sesi gelmişti kulaklarına.

Endişeyle etrafı süzdüğünde karşısında prensi görmeyi beklememişti.

'' Dostum... Ayniyat deposuna gitmelisin. Hemen, şimdi! ''

Jongin, gözlerini kırpıştırmak durumunda kalmıştı kısa bir süre için. Bu söylenileni, yıllardır yapmayı ne çok isterdi...

İmkansız olmasaydı eğer!

'' Boşandılar... Bizzat boşandılar! Çabuk git... Kraliçe, kendi görevlisini yerleştirdi sarayın girişine. Seni görür görmez içeri alacaklar. Ondan sonra görünmeden gitmek senin görevin dostum! ''

 Prens, nefes nefese kaldığında zorlukla konuşmuştu. Jongin'in omzuna dokunmayı da ihmal etmemişti.

Jongin, bacaklarının titrediğine yemin edebilirdi...

Heybetli vücudunu taşıyamayacak kadar heyecanlı hissediyordu.

-

Prenses Ye Seul, küçük kızı yeniden kraliçenin himaye ettiğini öğrenmişti. Kraliçeyle konuşmalı ve prensin Jongin'i buraya getireceğini söylemeliydi...

Bebeğini nedimelerden birine teslim ettikten sonra eteğini sürüyerek koşmaya başladı. Kraliçenin konağına geldiğinde, korkuyordu...

Kraliçe ona kızabilirdi. Jongin'i yeniden ortaya çıkartma diyebilirdi...

Ama Ye Seul, kraliçenin küçük kızı sevdiğini biliyordu. İşte bundan güç alarak içeriye girmişti. Küçük kız, arka bahçede çiçeklerle oynarken bu en iyi fırsattı. Kraliçe, minderinin üzerinde oturup fincanındaki rahatlatıcı çayı yudumluyordu. Yüzü gençleşmiş gibiydi... Sivri çenesi, kusursuz yüz hatları...

Kraliçe olmak için doğmuş olmalıydı. Ye Seul, uzun bir süre bu yüzü incelemeyi ne çok isterdi...

'' Kraliçem.. Prens Yu Ri, Jongin'i getirmeye gitti.. Ayniyat deposunda buluşabilirler.. ''

Kraliçe, duyduklarıyla düşüncelerinden sıyrılmıştı. O da Jongin'i nasıl bulacağını düşünüyordu.. Yu Ri'nin yardım edeceğini duyunca sevinçle ayağa kalkmıştı. Kırmızı hanboku ihtişamıyla dalgalanmıştı.

'' B-bu çok güzel bir haber... ''

Ye Seul, rahatlamıştı!

-

Kraliçe, arka bahçede çiçekleriyle oynayan küçüğüne baktı. Eşsiz bir güzelliği ve şiirlere konu olacak masumluğu vardı... Yumuşak olduğu belli olan dudakları, hüzünle aralanıyordu Jongin gittiğinden beri. Kraliçe, üzülüyordu...

'' Ayniyat deposuna git. Orada seni bekleyen bir şeyler var... ''

-

Küçük kız, ayniyat deposunun dünyasının değiştiğini görünce kimsesiz hissetti. Jongin'den kalan, kendisine tek mirastı orası.

Eşyalar götürülmüş, aile yuvası havası çoktan bozulmuştu.

İki şamdan, içeriyi aydınlatırken içerisi bomboştu...

Jongin'in gidişinden sonraki hissettiği boşluk gibi, bomboştu...

Karanlık oda, kızın tüylerini ürpertirken camların kırık olduğu belli oluyordu.

Jongin'in uzaklara gidişinden sonra, hissettiği kırıklıkların somut bir nişanesiydi belki de.

Göz yaşları, çağlayanından kopan şelale gibi gürül gürül akıyordu.

JONGIN OC ︱1550.   ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin