Küçük kız, nedimelerden birinin verdiği göreve dayanarak bahçedeki otlardan topluyordu. Uzun zamandır çiçeklerle buluşmamış parmak uçları, bu tanıdık dokunuşla vücuduna sinyaller gönderiyordu.
Küçük olan, mutlulukla hasır sepetine şifalı otları yerleştiriyordu. Çeşit çeşit ağaçların, otların ve yeşilliğin hakim olduğu bir bahçeydi burası. Kraliçenin konutuna ve saraya yakın olmasına rağmen onlardan çok da farklı görünüyordu.
Pembe petunyalar, mor menekşeler ve çok daha fazlası... Burası, küçük kız için cennetten farksızdı. Burnuna değen, değişik çiçeklerin oluşturduğu bu muhteşem koku, kendisinden geçmesine sebep olmuştu. Gözlerini yumdu ve biraz olsun rahatlamayı düşündü.
Şimdi, bir şeyler toplamaktan çok oturmuş kendini dinlendiriyor görünüyordu. Gözlerini bir an için araladığında, kendisine doğru koşan nedimelerden birini fark etmişti.
Koşar adımlarla küçük kıza ulaştığında nedime, küçük kızı kaldırmaya uğraşıyordu.
'' N-n-ne o-o-oldu? ''
Nedime, küçük kızın konuşamamasına alışmış görünüyordu. Yutkundu.
'' Kraliçe seni çağırıyor. ''
Nedime, önden koşturmaya başladığı sırada küçük olan da onun peşine düştü. Güneş, gölge oluşturuyordu. Güzel bir öğlendi.
Küçük kız, bir an olsun nedime kızın oluşturduğu gölgeye baktı. Bu gölge, ona tanıdık gelmişti. Geçen gün, tedavi olan kızın gölgesi gibiydi.
Küçük kız ona doğru yaklaştı ve önüne geçti.
'' İ-i-yi o-o-oldun m-m-mu? ''
Nedime, bu küçük kızın ne hakkında konuştuğunu anlayamamıştı bile. Onu geçiştirmek için bir şeyler geveledi.
'' Ah, evet evet. ''
Küçük kız, arkadaşının iyileşmesine sevinmişti. Yeni bir oyun arkadaşı daha olmuştu belki, kim bilir...
'' A-a-adın n-n-ne? ''
Nedime, kendisiyle arkadaşlık yapmaya çalışan bu kızdan oldukça sıkılmışa benziyordu. Sıkıntıyla nefes verdi ve küçük olanı süzmeye başladı. Zararsız görünmesine rağmen, onda farklı bir şeyler olduğu da aşikardı.
Herkese benzer ama herkesin benzerliği içinde bir farklılığı var.
'' Ye Seul. ''
Küçük kız, sadece gülümsedi ve elindeki sepetle kraliçenin konutuna doğru ilerledi.
-
Kraliçe, küçük kızı gördüğünde gülümsedi ve onun yanına ilerledi.
'' Nerelerdeydin? ''
Küçük kız, kraliçeyi selamlayıp cevap verdi.
'' B-b-bahçedeydim. ''
Kraliçe, anlarmış gibi kafasını salladıktan sonra konuştu.
'' Bugün, Prens Yu Ri için hazırlatacağım çayı ona götürmelisin. ''
Küçük kız, kraliçenin ona herkese davrandığı gibi davranmasına mutlu olmuştu. Ona ayrıcalıklı davranması, başkaları için iyi bir şey olabilirdi ama küçük kızın hasret duyduğu tek şey ona da herkese davranıldığı gibi davranılmasıydı.
-
Saray mutfağı, hazırlatılan çayı tepsiye yerleştirip küçük olana vermişlerdi. Kahverengi ve işlemeli tepsi, gerçekleştirdiği görevi itibariyle oldukça abartı duruyordu. Küçük kız göz gezdirdikten sonra tepsiyi eline aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JONGIN OC ︱1550. ✔
FanfictionTarih:1550. Sen, Tarihteki ilk zihinsel engellilerden biriydin. Jongin ise, Şamanlığı; Konfüçyanizme karşı korumaya çalışan son insan. Tek bir sorun vardı, senin kötü bir ruh olduğuna inanıyorlardı. ︱Bitiş: 17.11.2017 ︱