Küçük kız, dün aldığı hediyelerden sonra esmer çocukla hiç konuşmamıştı. Esmer çocuk, tapınağın arkasında elindeki keskin ve güneşte parlayan oyuncağıyla oynamıştı.
Küçük kız, tek başına olmayı sevmediği için erkenden uyumuştu.
Şimdi ise, güneş ışıkları bu tapınağı aydınlattığı için sevinebilirdi. Yeni bir gün doğmuştu. Yeni bir gün, umuduyla birlikte yeni arkadaşlıkları da getirirdi.
Hem bugün, banyo yapıp arkadaşının hediyelerini kullanmak istiyordu. Hanboku, sabunu, saç tokasını alıp ayin yerinin girişinden kapısı olan ve bodrumda bulunan banyoya ilerledi. Çünkü genelde banyolar, bodrumda olurdu.
Küçük kız, karanlık merdivenlerden dikkatle iniyordu. Aşağısı karanlık, bilinmezlik doluydu. Her bir adımını boşluğa atmamak için kontrolden geçiriyordu.
Küçük bir ispirtoyu gördüğünde burası olduğunu anlamıştı. Yandaki ispirtoyu tutuşturduğunda artık ışık var olmuştu.
Banyo yapacağı yere ilerlemiş, derin kuyudan suyu üzerine boca etmişti. Şimdi yanma, sıcaklık yoktu ama onun tezatı bir şey vardı.
Bu su, geçtiği her yerleri donduruyor ve küçük kızı üşütüyordu. Su, buz gibiydi. Küçük kız, yine de bu oyuna da alışmıştı. Arkadaşının sabunu köpürüyor, vücudundaki oyun izlerini temizliyordu. Döktüğü her bir su, sanki zihnini açıyordu. Onu titretecek, yerinde tepindirecek kadar soğuk bir suydu bu.
Saçlarını da sabunlayıp, soğuk suyun akmasına izin verdi saç tellerinden.
Daha fazla üşümemek adına hemen kıyafeti giymiş, saçına da tokayı iliştirmişti.
Heyecanla ve hızlı yukarı çıkmasına, ıslak ayakları engel oluyordu. Daha temkinli ve daha da yavaş olmalıydı küçük kız.
Jongin ise, uyanıp küçük kıza bakmaya gitmişti. Küçük kız hiçbir yerde yoktu! Telaşla hızlı adımlarını tapınak içerisinde dolaştırıyor, küçük kızın adını sayıklıyordu.
İz ya da ses yoktu.
Gitmiş miydi?
Ya kötü ruh onu tamamen ele geçirdiyse?
Korkuyla iç geçirdi esmer olan. O sırada ise, dua odasının banyoya girilen kapısı açılmıştı. Jongin, hışımla küçük kıza doğru yürüdü. Küçük kızın, soğuktan morarmış dudaklarını görmesi ise sinirini anında yok etti. Küçük kız, hediye ettiği hanboku ve saç tokasını da üzerinde barındırıyordu. Derin bir iç çekti Jongin.
Sonra yine, hep yaptığı gibi yere eğildi ve küçük kızla eşitledi boylarını. Küçük kızın, ıslak saçlarında gezdirdi ellerini.
'' Şu haline bak? Soğuk suyla mı banyo yaptın? Neden bir orta yol bulamıyoruz anlamıyorum. Ilık su ile yıkanmalısın tamam mı? ''
Küçük kız, arkadaşını dinliyor ama anlam veremiyordu. Yine de o hep takındığı gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.
'' O-olur. ''
Daha ne söylediğimi anlamadı bile diye iç geçirdi esmer olan.
'' Ayrıca saç tokası böyle saçın hemen önüne takılmaz. Biraz arkaya takmalısın. Ama kuruduktan sonra! ''
Küçük kız, saçındaki oyuncağını elledi uzunca bir süre. Jongin ise, bu kızla ne yapacağını düşünüyordu.
Hiçbir şeyi anlayamıyor gibi bakıyor gözleri diye düşündü Jongin. Her şeye yabancı, sanki dünyaya yeni gelmiş bir bebek gibi. Korunmaya muhtaç ve öğretilmesi gereken bir sürü şey...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JONGIN OC ︱1550. ✔
FanfictionTarih:1550. Sen, Tarihteki ilk zihinsel engellilerden biriydin. Jongin ise, Şamanlığı; Konfüçyanizme karşı korumaya çalışan son insan. Tek bir sorun vardı, senin kötü bir ruh olduğuna inanıyorlardı. ︱Bitiş: 17.11.2017 ︱