-Yirmi İkinci Bölüm.

860 112 233
                                    

1 Sene Sonra:

Küçük kız, saraya 'hanım' olmuştu. Şimdiki eşiyle izleri ortak çıktığı için kader bağları yaratıldığına inanılıyordu. - O izleri, Jongin yapmıştı. Bilseydi, muhtemelen yapmazdı... -  Kralın yiğeni ile evlendirilmişti... Şimdi, sarayın içinde yer almasa da yakınında olan bir konutta 'Eşi' ile yaşıyordu. 

Jongin ise kraliçeye yalvararak Şaman olarak yeniden atanmıştı. Nerede olduğu belli olmayan bir yerde, Şaman olarak yeniden yaşamaya başlamıştı.

Küçük kız, bir sene boyunca Jongin'i çok özlemişti...

Tanrı şahit, Jongin onunla kaçmayı istemişti. Küçük olan da istemişti... Birlikte kaçıp gitmeye söz verdikleri gece, eşyalarını toplamak için ayniyat deposuna ilerlemişti küçük olan.

Korkuyordu...

Deli gibi korkuyordu!

Bir sürü yaşanmışlığı geçen odaya, adımlarını atmak çok zordu onun için. Gıcırtıyla kapıyı örttüğünde, üzerindeki pelerini ile Cariye Song Nam'ı orada görmeyi beklememişti.

'' Merhaba, hoş geldin küçük... Burada, sevgilin bir şey bırakmış olmalı. ''

Elinde tuttuğu, kabzasındaki kılıcı sallıyordu küçüğe karşı. Bu, Jongin'in kendisine doğru koşarken düşürdüğü kılıçtı...

Anlamasa da hissetmişti.

Kalbine oturan o büyük ağırlık, yolun sonuna geldiklerini avaz avaz çığırıyordu. Küçük olan, birilerinin önünde diz çökmekten nefret ederdi.

Kendisi gibi insan olanlara, kulluk etmekten nefret ederdi.

Göz yaşları, ruhunun imzasını çıkartırken kusursuz yüzünde, gururunu hiçe saydı. Song Nam'ın önünde diz çöktü...

''  B-b-bizi  b-b-bağışlayın... ''

Cariye, hoş kıkırtısını bu izbe yere bırakmıştı.

'' Ne acı... Kraliçe yerine benim tarafımda olsaydın, sevdiğin ile birlikte olurdun... ''

Küçük kız, kraliçe lafıyla yerinden doğrulmuştu. Tanrı biliyor ya, kraliçesi de masum değildi.

Ama kalbi katılaşmış hiç değildi!

Hatalarını bilen, bunlar ile yüzleşmeye çalışan asil bir kadındı.

Her şeyden önce, annesi gibi davranmıştı kendisine. 

'' S-s-siz, y-yanında y-yer a-alınması g-gereken b-biri d-değilsiniz... ''

O gece, Jongin'e gitmemek için kendisini odasına kilitledi küçük kız. Tehdit edilmişti... Cariye, evlenmezse kılıcı krala teslim edecekti.

Bu, Jongin için ölüm fermanıydı.

-

Eşi, kendisine kötü davranmıyordu. Birlikte fazla konuştukları zamanlar da olmamıştı zaten. Sadece bir kere...

Beraber yemek yemek zorunda kaldıklarında, küçük kız aptal olmanın verdiği güvenceyle mırıldandı.

'' J-jongin, d-daha t-tam ö-öğretemedi. B-bir b-başkasıyla y-yemek y-yememe k-kızar. ''

Dudaklarından çıkan bu sözler, küçük kızın göz yaşı dökmesine sebep olmuştu. Yemeğini dökmek istiyor, Jongin'e mahcup olmayı bile tercih ediyordu...

Günler geçiyor, ses tonu siliniyordu kulaklarından.

Mimiklerini zar zor anımsıyor, görüntüsünü hatırlaması zamanını alıyordu.

JONGIN OC ︱1550.   ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin