Öğle arası bitmek üzereydi.Harry hala bana bir şey anlatmamıştı ve ben hala koçun koştuğu şartı ona söyleyememiştim.Olumsuz yanıt vereceğinden adım gibi emindim ama ikna etmem gerekiyordu.
Voleybol kaptanının maça çıkmaması demek insanlara 'artık eski performansım yok' demek gibi bir şeydi.Harry'nin böyle bir izlenim bırakmak istemediğini de biliyordum.
''Anlat artık...tanrı aşkına.'' Derin bir nefes aldı ve arkasına yaslandı.Sweatshirtünün kollarını dirseklerine kadar çekti.
''Bana güveniyor musun?'' Sorduğu sorunun üzerinde bir saniye bile düşünmeme gerek yoktu.Ona güveniyordum.Onu tanımadan önce de ona güveniyordum, tanıdıktan sonra da.
''Evet.'' Dedim.Elimi tuttu.
''O zaman ne olduğunu daha fazla sorma.Gergindim, sinirlenmeme neden olacak şeyler söyledi ve arkasını dönüp gitti.Sinirlendim ve soyunma odasının önünde birkaç kez kapıyı çaldım.Açmadı ve ben de...kapıyı kırdım.'' Öğle arasının bittiğini işaret eden zil kulağıma doldu.
''Gidiyorum ama çıkışta beni bekle, tamam mı?'' Dedim.Başını salladı.Dudağına bir saniye süren küçük bir öpücük kondurdum ve soyunma odasından çıktım.
mygod: alex
mygod: üzgünüm çıkışa bekleyemedim
mygod: alice'i görmeye daha fazla tahammül edemezdim
mygod: istersen sekiz gibi buluşabiliriz
Nina Edward tahtaya soruyu yazarken Harry'e cevap vermeye çalışıyordum.Görürse beni dersten atardı.Hayatımda karşılaşabileceğim en zor öğretmendi.
me: pekala tamam
me: sorun değil styles
me: her zamanki kafeye gelirim
me: sekizde
Nina Edward önüne döndüğünde telefonumu kalem kutuma fırlattım.Soruyu hızla defterime geçirip çözdüm ve Nina Edward başka bir soruyu da yazmak için arkasını döndüğünde telefonumu açtım.
mygod: pekala
mygod: seni alırım
mygod: ama bu sefer kafeye değil
mygod: daha farklı bir yere götürmek istiyorum ;)
Üstümde siyah bir pantolon, kahve tonunda kovboy çizmeleri ve kahve tonlarında bol bir kazak vardı.Her zamanki gibiydim.Üzerimde farklı olan tek şey tavan arasında bulduğum kovboy çizmeleriydi.Bulduğumda şaşırmıştım.Hiçbir zaman kendime bir kovboy çizmesi almamıştım.Annemden kalmış olmalıydı.
Zil çaldığında benim hemen önümden aşağı koşan Neptün'e güldüm.Daha küçük bir köpekken merdivenlerden inmeye korkuyordu.Zil çaldığında heyecanlanıp aşağı inemediği için havlardı.
Kapıyı açmam için birkaç kez havladı ve kapıyı açtım.Harry'i görmesiyle üstüne atladı ve bacaklarını yalamaya başladı.
''Selam, neler yapıyorsun bakalım?'' Harry eğildi ve Neptün'ü sevmeye başladı.
Ancak o zaman ne giydiğini görebilmiştim.Üstünde onu bir ilahtan çok daha kutsal kılmış bir takım elbise vardı.Kravat takmayıp gömleğinin birkaç düğmesini açık bırakması gözlerimin o kısımlarda oyalanmasına neden oldu.
''Bana şık bir yere gideceğimizi söylememiştin.'' Diyebildim.Gerçekten üstümde kazak ve kovboy çizmesi varken iç açıcı görünmüyordum.Özellikle onun yanında.
''Gerek duymadım.'' Ayağa kalktı ve beni süzdü.Yerin dibine geçmek üzereydim.
''Güzel olman için her zamankinden daha farklı giyinmen gerekmiyor Alex, sen her zaman güzelsin.'' Alt dudağımı ısırıp başımı öne eğdim ve saçımı kulağımın arkasına kıstırdım.Her daim söyleyecek güzel bir şeylere sahipti ve bu beni çıldırtıyordu.
''İçeri geç, üstümü değiştirip hemen geliyorum.'' Gerek olmadığını yirmi kere daha tekrarladıktan sonra onu içeri geçmeye ikna etmiştim.Koşarak yukarı çıktım ve odamın kapısını kapatıp kilitledim.
Asla elbise giymeyen biri olarak bulabildiğim en iyi şey siyah kısa kloş bir etek ve ince askılı, göbeğimin bir kısmını açık bırakan beyaz bir büstiyerdi.Üstüme siyah bol bir hırka geçirdim.Ayağımda siyah topuklu botlar vardı.Saçlarımı yapabildiğim kadarıyla dalgalandırmış ve hafif sayılabilecek bir makyaj yapmıştım.
Bunların hepsini on beş dakikada yapabilmem de şaşırtıcı görünüyordu.
Merdivenlerden aşağı indim ve Neptün ile ilgilenen Harry'e baktım.Ayakkabılarımdan gelen topuk seslerini duyduğunda kafasını merdivenlere çevirdi ve beni baştan aşağı süzdü.
''Çok güzel olmuşsun.'' Gülümsedim.Hiçbir zaman onun yanına tam olarak uyduğumu düşünmezdim ama şuanda gerçekten bunu hissediyordum.İkimizin de üstünde yalnızca siyah-beyaz renkler vardı.Birbirini tamamlayan iki puzzle parçası gibiydik.
''Çıkabiliriz.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
saturn // hs
Fanfictionxiamsaturnx: lütfen, tanrı aşkına bana oyun bildirimi göndermeyi kes.