Kapıyı çaldım ve büyük annemin kapıyı açmasını bekledim.Neptün bu eve ilk kez gelmiyordu.Karşısında büyük annemi bulacağını bildiği için heyecanlıydı.Dilini dışarı çıkarmış hızlı nefesler veriyordu.Ona bakıp gülümserken Neptün ve benim aramdaki şu zıt meselesi aklıma gelmişti.Doğru olduğunu bir kez daha kanıtlamıştık.Büyük annemin yanına gelme sebebim okuldan, evimden, tüm şehirden uzak kalmaktı.O ise buraya yalnızca değişiklik olması için gelmişti.
Kapı açıldığında büyük annem şaşkınlıkla ikimize baktı.
''Koca çocuklarım, burada ne arıyorsunuz?'' Büyük anneme sarılmıştım.O da artık yaşlılıktan dolayı incelmiş kollarını bana sardı.Uzun zaman sonra sarıldığım ilk kişi büyük annem olmuştu.Çok uzun zamandır kollarımda, dudaklarımda ve bedenimin diğer tüm yerlerinde Harry'nin izinin olduğunu düşünmüştüm.Ama büyük annem o izlerin hepsini silmişti.Bunun için üzgün değildim bile.
''Haber de vermemiştin.Bir şey mi oldu Alison?'' Benden ayrılıp yüzüme baktı ve uzun uzun inceledi.Başımı salladım.
''Yalnız kalmaktan sıkıldım.Birkaç günlüğüne buraya gelip seni görmek istedim büyük anne.'' Gülerek Neptün'ü de sevdi.İçeri geçtiğimizde beni her zaman huzurla doldurmuş o kokuyu içime çektim.Mikrodalganın sesi eve yayıldığında büyük annemle göz göze geldik.
''Tam zamanında, ben de portakallı kek yapmıştım!'' Portakallı kekleri tabağa koymaya gittiğinde Neptün heyecanla bacaklarımı yalıyordu.
''Keşke hep burada kalabilsek, değil mi Neptün?'' Bu sözümün üstüne Neptün küçük bir havlama çıkardı.Ancak birkaç saniye sonra Neptünle aynı fikirde olmadığımızı fark ettim.Canım her ne kadar yanmış olursa olsun yapmam gereken şeyler vardı ve ben işimi yarım bırakmaktan hiç hoşlanmazdım.
Güçlü hissediyordum.Canımın acısını iki hafta üç günde söndürmeyi başarmıştım.Kendimi değil, karşımdakileri kandırabilecek kadar güçlü görünüyordum.
''Neptün, okuldan sonra biraz gecikebilirim.'' Dedim.İki hafta önce dolabımda bulduğum fotoğrafları çantama attım.Mama kabını ağzına kadar mamayla doldurdum ve evden çıktım.Umarım asla Harry ve Alice ile karşılaşmazdım.Son spor dersine kadar.Hala ikisinin de ders programını ezbere biliyordum.Bu çoğu zaman olduğu gibi yine işime yaramıştı.
Herkes bana bakıyordu.Başımı eğmedim.Çoğu kişinin unutma noktasına gelmiş olabileceğini düşünmüştüm ama öyle değildi.Aksine herkes benim gelmemi bekliyormuş gibi olayı tekrar konuşmaya başlamıştı.
İçeri girecekken Hannah'ı yanımda gördüm.İkimiz de birbirimizi gördüğümüz için şaşırmıştık.
''Alex?'' Gülerek ona sarıldım.
''Nasıl gidiyor Hannah?'' Tam da istediğim gibiydi.Herkesin yüzünde aynı şaşkınlığı görmek istiyordum.Sırtımı sıvazladı.
''Her zamanki gibi, senin nasıl...gidiyor?'' Ondan ayrıldım ve yüzüne baktım.Neredeyse kahkaha atacaktım.Göz bebekleri ardına kadar açılmıştı.Beni böyle görmeyi beklemediğinden emindim.
''İyi, başka nasıl olmasını beklerdin ki? Hadi gidelim.'' Hannah ile çoğu dersimiz ortak olurdu.Bazen ponpon kız antrenmanları için gittiğinde ayrı kalırdık o kadar.
''Alex, gerçekten...nasıl hissediyorsun? Seni aradım, evine de geldim ama açmadın.Endişelenmeye başlayalı uzun zaman olmuştu.'' Koridora girdiğimizde az öncekinden farklı olmayacak şekilde herkes bana bakmaya devam etmişti.Küçük fısıldaşmaları duyabiliyordum.Hakaret içerikli şeyler de vardı ama incinecek değildim.O günden sonra beni incitebilecek pek fazla şey yoktu.
Dolabımı açtığımda Hannah hala yanımdaydı.Kitaplarımı aldım ve beraber sınıfa girdik.Benim için eğlenceli bir gün olacaktı.
''Alex, antrenmanım var.Gitmeliyim.'' Hannah bana sarılmaya kalktığında onu durdurup sıradan çantamı askıdan aldım.
''Ben de geliyorum, koçla konuşmam gereken bir şey var.'' Başını salladı.
''Gelmesen daha iyi değil mi? Muhtemelen Harry ve Alice de oradadır.'' Sanki böyle bir şey söylememiş gibi davranıp ilerlemeye başladım.Peşimden geldi.Spor salonuna girdiğimizde etrafıma baktım.Merdivenlerden inerken ikisini de gördüm.Uzak kaldığımızda diğerlerinden farksız birer sporcu gibi görünüyorlardı.Önlerinden geçerken ise nefretimin onları farklı kılacağının farkındaydım.
İkisi de beni gördü.Alice'e bir kez bile bakmadım ancak Harry ile uzun süre göz göze geldik.O gün ona bağırdığım bankta oturuyordu.Gözlerinde yine aynı ifade vardı.Pişmanlık.Benim gözlerimde de aynı ifade olduğundan emindim.Nefret.
Hannah'ı soyunma odasına bıraktığımda koçun kapısını tıklattım.İçeriden gel sesi duyulduğu zaman içeri girdim.Beni gördüğüne şaşırmıştı.Olanlardan haberdar olmadığından emindim.Ona müthiş bir sürprizim vardı.
''Alex, uzun zamandır okula gelmiyordun.Kaydını aldırdığını düşünmüştüm.'' Gülümsedim.
''Koşullar gereği okula gelmek için müsait bir zamanımda değildim koç, üzgünüm.Ama gelirken elim boş gelmedim.Görmenizi istediğim şeyler var.'' Çantamdan zarfı çıkarmaya uğraşırken koç dikkatle beni izliyordu.
''Yoksa bana çikolatalı donut mu getirdin?'' Kahkaha attım.Gerçekten samimi bir adamdı.
''Onu da başka bir seferde getiririm.Buyurun.'' Zarfı ona uzattım.Dışını inceledi ve ardından içini açtı.Gördüğü fotoğrafların onda şok etkisi yarattığının farkındaydım.
''Siz Harry ile çıkmıyor muydunuz?'' Başımı salladım.
''Çıkıyorduk.Bu olay olmadan önce.'' Şaşkınlıkla fotoğrafları inceledi.Başını kaldırdı ve gözlerindeki acıma duygusuyla bana baktı.
''Öyle bakmanızı istemiyorum.Ben iyiyim koç.Sizden istediğim şey ise bu olayın müdüre duyurulmadan sizin tarafınızdan çözülmesi.'' Tek kaşını kaldırırken fotoğrafları zarfa geri koyuyordu.
''Ne demek istiyorsun?''
''Hak ettiklerini bulmalarını istiyorum.Alice'in ponpon kız takımından çıkarılmasını.'' Başını salladı.
''Bunu ben de onaylıyorum ama ikisinin yaptığı bir suçun bedelini sadece Alice ödememeli.''
''Evet, zaten yalnızca Alice ödemeyecek.Bakın, Harry iyi bir oyuncu.Ancak Alice'in yerine bir başkası gelip onun yaptıklarının aynısını yapabilir.''
''Bunun için kimi öneriyorsun peki Alex?'' Bu soruyu ciddi sormadığını biliyordum ama ben ciddiyetimden biraz bile ödün vermeden konuştum.
''Kendimi.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saturn // hs
Fanfictionxiamsaturnx: lütfen, tanrı aşkına bana oyun bildirimi göndermeyi kes.