2.8

4.1K 177 11
                                    

- 1 AY SONRA -

Kitaplarımı göğsüme bastırdım ve dolabıma doğru ilerledim.Telefonuma gelen bildirim sesiyle cebimden telefonumu aldım ve bildirime baktım.Telefonumu kapatmış cebime koyacakken bir bedene çarptım ve geriye doğru sendeledim.Karşımdaki kişinin telefonu yerle buluştuğunda küçük bir çığlık attım.Kime çarptığımı bilmiyordum bile.Yerden telefonunu aldım ve ona uzatacağım sırada şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm.
Alice.
''Özür dilerim.'' Dedim.
''Telefonumla ilgileniyordum, görmedim.'' Alice ile konuşmayalı neredeyse bir ay olmuştu.Birkaç defa onunla konuşmaya çalışmıştım ama o ilgilenmemişti bile.
''Sorun değil.'' Dedi.Telefonunun ekranında küçük bir çatlak vardı.Gitmek üzereyken koluna dokunup bana dönmesini sağladım.
''Alice, telefonunu tamir ettirmeme izin ver.Annenin kızacağından eminim.'' Elimi kolundan çekmem için kolunu silkeledi.
''Sorun yok, gerçekten.Gitmem gerek.'' Hızlı adımlarla benden uzaklaştığında gerçekten üzgündüm.Ponpon kızlardan sadece Hannah, Beth ve Sarah ile konuşuyordum.Diğerleriyle hiçbir zaman tam olarak anlaşamamıştım zaten ama anlaşabildiğim diğerleri de Alice yüzünden benimle konuşmuyordu.
Dolabımın kilidini açıp tüm kitaplarımı dolaba yerleştirdim.Öğle arası geldiği için mutlu hissediyordum.Dolabımı kapatmak üzereyken iç kısma yapıştırılmış bir postit dikkatimi çekti.


Memnun olduğunu oldukça belli ettiğin popüler hayatın daha fazla sürmeyecek.
Gerçeklerle yüzleşmelisin.
Ve bilirsin, bazı gerçekler acı verir, Alex.

''Saçmalık.'' Postiti elimde buruşturdum ve en yakın çöpe atmak üzereye ceketimin cebine koydum.Dolabı kapattığımda olduğum yerde sıçradım.Kevin yüzünde sinsi bir gülümsemeyle bana bakıyordu.Korktuğumu gördüğünde güldü.
''Ne yapıyorsun?'' Diyebildim sonunda güldüğümde.
''İyiyim, sen ne yapıyorsun?'' Göz devirdim.Üstünde çoğu oyuncunun giydiği gibi bir takım ceketi vardı.Okulumuzun simgesi ve bayrağımızın amblemini içeriyordu.
''O anlamda sormadığımı biliyorsun.'' Güldü.
''Evet, ama ben öyle anlamak istedim.Sana yemekhaneye kadar eşlik edebilir miyim?'' Başımı salladım.
''Tabii ki.'' Kevin ile maç gününden sonra birçok kez daha karşılaşmıştık.Bir keresinde bana kahve ve çikolata bile ısmarlamıştı.O gerçekten iyi biriydi.
''Sınavlar nasıl gidiyor?'' Dedi.Omuz silktim.
''Her zamanki gibi.'' Siyah saçlarını eliyle dikti ve bana baktı.
''Her zamanki gibi, derken neyi kast ettiğini bilmiyorum, Alison.'' Sinir olmamı istediği belli oluyordu.Bana Alison denilmesinden nefret ediyordum.
''Her zamanki gibi, derken kast ettiğim sınavlarımın iyi gittiğiydi.Ve adım Alex.'' Sanki gerçekten unutmuş gibi bir ifadeyi yüzüne yerleştirdi.
''Üzgünüm, hep aklımdan çıkıyor.'' Koluna vurdum.
''Kevin!'' Kahkaha attı.Yemekhaneye girdiğimizde gözlerimle Harry'i aradım ama yoktu.
''Koç ceza verdi.'' 
''Anlamadım?'' 
''Harry'e.Koç ceza verdi.'' 
''Peki sebebi ne?'' Yemekhane sırasına girmiştik.Sıra yoktu.Eline bir tepsi aldı ve diğerini de bana uzattı.
''Tam bilmiyorum.Bir anda ponpon kızların odasına daldı.Sinirli görünüyordu.'' Tepsiyi yerine bıraktım.
''Sanırım aç değilim, Kevin.Ektiğim için üzgünüm ama telafi edeceğim.'' Neredeyse koşarak yemekhaneden çıktım ve spor salonuna ilerledim.Kevin'a Harry'nin nerede olduğunu sormayarak gerçekten aptallık etmiştim ama geri dönmek istemiyordum.

Onu görmem zor olmamıştı.Spor salonunun tam ortasında şınav çekiyordu.Koçu her zamanki sandalyesinde otururken gördüm.Düdüğü belli aralıklarla öttürüyordu.
''Kız arkadaşın geldi, Styles.Rezil olmak istemiyorsan daha hızlı davranmalısın!'' O an kaçıp gitmek istedim ama yapmadım.Koç sevgili olduğumuzu biliyor muydu? Harry ya da Zayn'den duymuş olmalıydı.Olayın bu kısmıyla daha sonra ilgilenmeye karar verdim ve merdivenlerden indim.
''Gel bakalım, Alex.'' Aslında amacım Harry'nin yanına gidip oturmaktı ama şimdi planımın değişmesi gerekiyordu.Harry'nin yanından geçerken fısıldadım.
''Seni kurtarmaya çalışacağım.'' 
Koçun yanına geldiğimde hemen yanındaki sandalyeye oturdum.O konuşmadan ben konuştum.
''Neden şınav çekiyor?'' Koç bir elini omzuma attı.Harry'den özür dilemek için onu dersten aldığımda da aynı samimiyetle gözlerime baktı.Adamın bana karşı bir sempatisi olduğunu düşünüyordum.Gerçekten çok iyi bir insandı ama evet, cezaları her zaman ağır olmuştu.
''Neden şınav çekiyorsun Styles, kız arkadaşına söylemek ister misin?'' Harry susuyordu.Koçun dalga geçtiğini sanmıştım ama gerçekten Harry'nin söylemesini istiyordu.
''Styles.Ona söyle.'' Harry ağzını bile açmadan şınav çekmeye devam ediyordu.Koç düdüğü hızla öttürdüğünde kulak zarımın patlamak üzere olduğunu hissettim.
''Styles, ona söyle!'' Harry bakışlarını koçun ve benim olduğum alana yönlendirdi.Ona gülümsemeye çalıştım.Gerçekten ponpon kızların odasına neden girdiğini merak ediyordum ama o bu kadar sinirliyken bir şey belli etmek de istemiyordum.
''Çünkü ponpon kızların odasına girdim.'' Koç kahkaha attı.Bu kadar acımasız olacak ne vardı anlamıyordum.Harry'nin kol kaslarının ne hale geldiğini görebiliyordum.ne kadar zamandır şınav çektiğini bilmesem de aynından zemine damlayan terler çok uzun zamandır olduğunu belli ediyordu.
''Kapıyı kırarak.'' Diye ekleme yaptı koç.
''Koç,'' dedim dayanamayarak.Çok yorgun görünüyordu.
''Onunla konuşacağım.Bir daha olmayacak.'' Dedim.Olumsuz anlamda başını salladı.
''Lütfen,'' dedim.Yüzüme baktı ve ayağa kalktı.
''Onu Alice'ten özür dilemeye ikna et, gelecek maçta oynamasına izin vereyim.'' Spor salonundan çıktığı anda Harry ayağa kalktı ve hiçbir şey olmamış gibi soyunma odasına doğru ilerledi.Koşarak yanına gittim ve...erkeklerin soyunma odasına girmek zorunda kaldım.
''Harry, ne oldu?'' Harry ne sebeple Alice'ten özür dileyecekti bilmiyordum.Maçta oynatmamayı düşündüğüne göre önemli bir şey olmalıydı.
''Burada olduğumu nereden biliyordun?'' Öylece kalakaldım.Kevin'ı ifşa etmenin doğru olup olmadığını bilmiyordum.
''Tah-tahmin ettim.Genelde burada olursun.'' Dolabının kapağını sertçe kapattı ve yeniden bana döndü.
''Yalan söylüyorsun!'' İlk defa onu bu kadar sinirli görüyordum.Boyun damarları 'ben buradayım!' diye haykırıyordu.Hiçbir şey söyleyemedim.
''Burada olmamalıydın.Hiçbir şeyden haberinin olmaması gerekiyordu.'' Formasını çıkardığında vücudunun güzelliğine kapılıp gitmek üzereydim.Dövmelerine dokunmak istiyordum ama bu isteğimi bastırdım.
''Ama buradayım ve neler olduğunu bilmek istiyorum.'' Harry burada olduğumu unutmuş gibi altındaki şortu da çıkartmaya başladı.Hışımla arkamı döndüm.
''Ne yapıyorsun?'' Soruma cevap vermek gibi bir niyetinin olmadığını soruyu sormadan önce de biliyordum.
''Neler olduğunu söyleyecek misin Harry, bir şey söyle.'' 
''Önünü dönebilirsin.'' Üstüne kırmızı bir sweatshirt ve siyah bir pantolon geçirmişti.Saçlarını yarım topuz halinde bağladı.Cevap vermemesi beni deli ediyordu.
''Harry, tanrı aşkına bir şey söyle.'' Gözlerimin içine baktı.Yanıma ilerledi ve dudaklarını dudaklarımla birleştirdi.Neler olduğunu anlamıyordum ama karşılık verdim.Bir süre sonra kollarını belime doladı.
''Ne olursa olsun beni bırakma, tamam mı Alex?'' Elimi saçına götürdüm ve saçında gezdirdim.
''Bırakmayacağım.''

saturn // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin