me: bana karışma hakkının olduğunu sanmıyorum
me: dolayısıyla yemeğe çıktığım bir insanı dövmene izin verecek değilim
Etrafıma bakınıp nerede olduğunu öğrenmek istiyordum ama bunu yaparsam beni yanlış anlayacağından emindim.Bu yüzden başımı telefonumdan kaldırdığımda yalnızca önümdeki emeksizce hazırlanmış tabağa ve Christopher'a odaklıydım.
''Beni böyle bir yere getireceğini tahmin etmeliydim.'' Müzik sesinin söylediğim kelimeleri bastırmaması için çok uğraşıyordum.Bar taburelerinden birine oturmuştuk.Üstünde peynir sosu olan spagetti ile hemen yanına konulmuş birkaç köfteye baktım.Sevdiğim biriyle burada bu tabaktakileri yiyecek olsaydım keyifli olacağımdan emindim.Ancak yanımda Christopher varken ve Harry bir yerlerden bizi izlerken keyifli olmak imkansızdı.Yine de çatalımı spagettiye doladım ve ağzıma götürdüm.
''Ben de burayı sevmeyeceğini bilmeliydim.'' Bunu söylerken aynı benim gibi spagetti yiyor ve yarım ağız gülümsüyordu.Sanırım Christopher her zaman gülümsüyordu.
''Öyle bir şey söylemedim.Burası güzel bir yer ama...alışık değilim işte.'' Ağzındakileri yuttu ve siyah, büyük bir yüzük geçirdiği parmağını yüzüme yaklaştırıp gözümün önündeki saçı geriye itti.
''Her zaman geldiğim yerde seninle bir anım olsun istedim, Alex.'' Yalnızca başımı salladım.Gerçekten acıkmış olmama rağmen önümdeki hiçbir şeyi yemek istemiyordum.Spagettinin çok daha iyisini evde kendim yapabilirdim.Bu şeylere para ödeyecek olmam beni üzüyordu.
Telefonumun melodisini tabii ki duyamadım ama titreşimini hissettim.Çatalı tabağın hemen yanına koyup telefonumu açtım.
harry: o bok çuvalı elini bir kez daha yüzünde yada vücudunun herhangi bir yerinde gezdirirse yanınıza gelmekten hiç çekinmem
me: şuanda Alice ile olman gerekmiyor mu senin?
me: onu umursadığını düşünüyordum
harry: umursadığım tek şey sensin
harry: ve ne yazık ki yanındaki bok çuvalını da umursuyorum
harry: porselen tabağı anımsatan yüzüne birkaç morluk sence de çok güzel olmaz mıydı?
Gerçekten de porselen bir tabak gibiydi.Christopher beyaz boyaya batırılmış kadar açık tenliydi.
me: peki sen benim hayatıma burnunu sokmasan daha güzel olmaz mıydı
harry: senden uzak kalamıyorum alex
harry: ve bunun için özür dilemeyeceğim
Telefonumu kapatıp tekrar önüme döndüm.Christopher küçük masanın karşı tarafındaydı ve doğrudan bana bakıyordu.Çatalı almak için elimi uzatırken sanki ona gülümsemem lazımmış gibi hissettim ve gülümsedim.O ise gülümsememe karşılık vermek yerine elini elimin üstüne koydu, ardından da elimi tuttu.
''Bunu yeterince belli ettim belki, evet ama yine de söylemek istiyorum.Senden çok hoşlanıyorum Alex.'' İnanmadım.Gerçekten biraz bile değil.Christopher hiç kimseden etkilenmez ve asla kimseden hoşlanmazdı.Bu söylediği dünya üzerinde inanacağım son şeydi.
''Çok komik,Christopher.Ama gerçekten şaka kaldıracak halde değilim.'' Elimi çekmek istediğimde daha sıkı tuttu.
''Kimseyi daha önce bu kadar istememiştim, Alex.Kafeteryada olanlar içi gerçekten pişmanım ama elimde değildi.Neden yaptığıma mantıklı bir açıklama getiremedim bile.'' Elimi elinden kurtarmaya çalıştım ama yapamadım.Bir kelepçe gibiydi.
''Benden hoşlandığını söylemeyeceksin o zaman.Beni istediğini söyleyeceksin.Sen ancak kızları istersin, Christopher.Hoşlanmak ne demek haberin bile yok.''
''Alex, dinle beni.''
''Hayır seni dinlemeyeceğim.Ve inan ki senin altında inlemeye hiç niyetim yok.Buraya gelmek başından beri hataydı.'' Elimi sertçe elinden kurtardığımda hemen yanımda duran kola bardağını yere düşürdüm.Kırılma sesi neredeyse hiç duyulmadı.Müzik sesi kusmama sebep olacaktı.
Çantamı sandalyenin kolundan aldım ve çıkışa doğru ilerledim.Christopher'dan geçrekten nefret ediyordum.Bana resmen altına yatmam için teklif sunmuştu!
Arkamdan geldiğini biliyordum.Boğuk da olsa adımı seslendiğini ve beklememi söylediğini duyabiliyordum.Ama yapmadım.Doğruca ilerledim.
Kapıdan çıkmak üzereyken iri yarı personel beni durdurdu.
''Nereye küçük hanım?'' Bu kadar iri ve uzun boylu olmasaydı ona bir tokat atacak kadar sinirliydim.
''Sizi ilgilendirmez, mekandan çıkmak istiyorum ve çıkacağım.'' Kapının hemen önüne geçti ve çıkış yapmamı engelledi.Bu sırada Christopher'ın bana yetiştiğini anladım.Ondan başka hiç kimse kolumu bu kadar sert tutmazdı.
''Sana kibarca söyledim.Kale almıyorsan bu senin bileceğin iş.İstediğimi ne şekilde olursa olsun alırım Alex.'' Beni çıkış kapısının hemen yanındaki koridora soktu ve en yakındaki kapıyı açıp içeri fırlattı.
Burasının ne olduğunu biliyordum.
Ne amaçla kullanıldığını biliyordum.
Çığlık attım.
Bana doğru ateş saçan gözlerle geliyorken sadece çığlık atabildim.Yatağa düştüğümde tüm kuvvetimi bacaklarıma verip onu ittirmeye çalıştım.Faydası olmadı.Ellerimi yatak demirlerindeki henüz çözülmemiş ipe sarmaya başladığında çığlık atmaktan boğazım yanıyordu.
İstemiyordum.
Bunun olmasını istemiyordum.
Kapı hunharca yumruklanmaya başladığında şükrettim.Biri buna engel olsun.
Ama o durmadı.Orasına geçirdiğim bir tekmeyle onu yavaşlattım.Yere düştüğünde orasını tuttu ve acıyla inledi.Ellerimi ipten kurtarmaya çalıştım.
''Aç şu kapıyı piç kurusu!'' Harry Styles.
''Buradayım, yardım et!'' Kapıyı zorluyordu ama hiç açılmayacakmış gibiydi.
''Alex, seni kurtaracağım!'' Harry kapının sarsılmasına neden olacak birkaç omuz attı.Bir ağırlık aniden kasıklarıma oturdu ve bacaklarımı hareket ettirmemi engelledi.
Chrisopher tulumumun üst kısmındaki düğümleri çözdü ve tişörtümü çıkarılmaya hazır bir hale getirdi.
''Bırak beni!'' Tişörtümü tutup yukarı kaldırdı.Yırtarcasına çıkarırken yüzündeki gülümsemeyi gördüm.Ondan gerçekten nefret ediyordum!
Sütyenim ve tulumumun eteği ile kaldığımda sıranın neye geldiğini biliyordum.Ona yaşlı gözlerimle resmen yalvararak baktım ama umursamadı bile.Eteğimi tutup hızla çıkardı.
Ne olduysa o anda oldu.Kapı savrularak yana açıldı ve Harry Christopher'ın yüzüne doğrudan bir yumruk geçirdi.O kadar korkuyordum ki titremeye başladım.O olmasaydı şuan başıma gelecek şeyleri biliyordum.
Art arda birkaç yumruk geçirip Christopher'ın yerde yüzünü tutarak inlemesine sebep oldu.
''Seni geberteceğim, Christopher!'' Bir yumruk daha.
''Ona nasıl dokunursun, seni adi piç kurusu!'' Yüzündeki kanları gördüm.Dudağı patlamıştı ve burnu kanıyordu.Asla eş değer değildik.Siyah iç çamaşırlarım ve beyaz ayakkabılarımla yatakta ağlarken, o ateşte yansa ancak ödeşebilirdik.
Harry yanıma gelip saçıma çok hızlı bir öpücük kondurdu.Ellerimi çözerken fısıldıyordu.
''Yanındayım, birlikteyiz.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
saturn // hs
Fanfictionxiamsaturnx: lütfen, tanrı aşkına bana oyun bildirimi göndermeyi kes.