2.1

4.9K 211 3
                                    

''Christopher?'' Yanıma ne sebeple oturduğunu merak ediyordum, Christopher biyoloji sınavlarında benden kopya isteyen birisinden başka bir şey değildi.
''Sadece Chris.'' Anladığımı belli eder gibi başımı salladım.Çoğu zaman yaptığı gibi kot pantolonunun üstüne kırmızı kareli bir gömlek bağlamış ve üstüne de siyah bir grup tişörtü giymişti.
''Burada ne işin var, sadece Chris?'' Saçının ön kısmındaki renkli kısma elini götürdü ve karıştırdı.Okula ilk geldiğimde Christopher bana çok değişik biriymiş gibi gelmişti.Geçen senelerde saçını her hafta farklı bir renge boyuyordu ancak sonrasına vazgeçip sadece ön kısmını boyamaya karar vermişti.
''Aslına bakarsan sadece yürüyordum ve seni gördüm.Canım yanına gelip konuşmak istedi.'' Konuşurken yüzüme değil karşı tarafa, birbirleriyle oynayan köpeklere ve kaydıraktan kayan çocuklara bakıyordu.
''Seninle daha önce bir kez bile konuşmadık.Bana merak ettiğin bir şeyi mi soracaksın?'' Güldü.Güldüğünde üst dudağını bağlayan yere taktırdığı piercingini gördüm.
''Sen gerçekten zeki bir kızsın.'' Gözlerini yüzümde dolandırdı ve en sonunda gözlerimde durdu.
''Merak ettiğim bir şey var, evet ama 'seni ilgilendirmez' deyip kaçıp gitmeni istemiyorum.'' Ne sorabileceğini beynimde değerlendirdim.Ponpon kızların tümünü tanıdığım için onlarla ilgili bir şey sorabilirdi.Daha önce de karşılaştığım bir durumdu.
''Kaçıp gitmeyeceğim.'' Ponpon kızlarla olduğuna o kadar emin hissediyordum ki kimi soracağını tahmin etmeye çalıştım.
Hannah? Rose? Bella?
''Sizi gördüm," dedi.
''Harry ile öpüşürken.'' Yutmak üzere olduğum bir tükürük birikintisi yutağımda kalakaldı ve öksürmeye başladım.Bu sırada Chris sırtıma vurarak suya ihtiyacım olup olmadığını soruyordu.Christopher'a bir nebze bile güvenmiyordum.Bunu tüm okulda yayarsa olabilecekleri düşünüp terlemeye başlamıştım.
''İyiyim.'' dedim, tükürük topunu yuttuğumda.
''Sakin ol, aranızda bir şey olup olmadığını soracaktım.'' Tüm gücümü toparlayıp ona baktım ve inandırıcı olmaya çalıştım.
''Aramızda hiçbir şey yok, saçma sapan bir şeydi.Daha sonra aramızda konuştuk ve hallettik.'' Söylediklerimin tek kelimesine bile inanmadığı belliydi.
''Ama sen ondan özür diliyordun.Önemsemediğin birinden neden özür diliyorsun?'' 
''Önemsemediğimi söylemedim, Chris.Dediğim gibi, saçma bir şeydi.'' Kahkaha attı.Ondan tiksinmeme sebep oluyordu.
''Aranızdaki elektrik bunun tam tersini söylüyordu.'' Derin bir nefes aldım.Sarhoş gibi hissettiğim bir şeye saçma demek hiç olağan gelmiyordu ama gerçek şuydu ki, Harry için önemsiz bir öpücüğü şimdi başkasına muhteşem ötesi olarak anlatmak kocaman bir aptallıktı.
''Aramızda elektriğe dair hiçbir şey olamaz, Chris.'' Ayağa kalktım ve Neptün'ü çağırmadan önce ona baktım.
''Müsaadenle, sorgu sualin bittiyse gitmem gerek.'' Aldığım tek cevap alaycı gülümsemesi ve ellerini cebine sokup her zamanki umursamazlığıyla yürümesiydi.




Harry'nin Mia'yı öpmesinin üstünden bir hafta geçmişti ve ben ilk defa okula geliyordum.Hazır olduğumdan değildi.Alice'e daha fazla yalan söyleyemezdim çünkü basit bir sonbahar nezlesi bir hafta içinde geçerdi.

Yemekhanede önümdeki çilekli yoğurda bakarak Alice,Hannah ve Beatrice ile konuşurken normal görünmeye çalışıyordum.
''Ona tam bir kel olduğunu söyledim!'' İstemsizce gülmeye başlamıştım.Sadece ben değil, olayı anlatan Hannah dışında Alice ve Beatrice de gülüyordu.
Kolunu belime dolayan bir el gülüşümü yarıda kesti.Christopher hemen yanımdaki sandalyeye oturmuş ve elini belime dolamıştı.
''Nasılsınız kızlar?'' Gözlerim önce Alice, daha sonra Hannah ve Beatrice ile buluştu.Hepimizin gözünden şaşkınlık akıyordu.
''İyiyiz ve," Gözlerimle belimi gösterdim.
''Sen ne yapıyorsun?'' Göz kırpıp yanağımdan öptü.ani bir şekilde geri çekildim.Parktaki gülümsemelerinin aynısından tekrar yaptı.
''Sana yürüyorum, hoşuna gitmedi mi Alison?'' Sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum.Birkaç derin nefesin ardından tekrar ona döndüm.
''Birincisi, Alison değil.Alex.Adım Alex, Christopher.'' Christopher'ı bastırarak söylemiştim ve o bunu fark etmişti.Elini tekrar belime dolamak istediğinde elini ittirdim.Dikkat çekmek istemiyordum.
''Christopher, kendine gel.'' Sesim uyarı yüklüydü ama o bunu anlamayacak kadar salak yada umursamayacak kadar aptaldı.
''Yeterince kendimdeyim.'' Alice kıpırdandı.
''Aptallığını al ve git Chris.'' Alice'in bu sözünden sonra Christopher'ın boynundaki damarları görebildim.
''Seninle muhatap olduğumu sanmıyorum.'' Gitmek için ayağa kaktığımda Christopher bileğimi yakaladı.
''Bırak, seni lanet olası!'' Bağırıp dikkatleri üzerime çektiğimde Christopher bileğimi bıraktı.Neredeyse koşarak yemekhaneden çıktığımda onun da arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.Nereye gidebileceğim konusunda hiçbir şey bilmiyordum.Koridorun uzandığı gibi yürürken sağlıklı düşünmek için beynimi zorladım.Ne yaptığını sanıyordu?
Ayakkabı seslerinin hız kazanmasından koştuğunu anlamıştım.Anladığımda çok geçti çünkü bileğimi yakalamıştı.Tekrar.
Arkamı dönüp defolup gitmesini söyleyecektim.Karşılaşmayı umduğum şey onun kemikli yüzü ve aptal gülüşüydü.
Karşılaştığım şey ise kıvırcık, bukleli saçlar ve yeşil gözlerdi.

saturn // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin