Aynadaki yansımasına o kadar çok kaptırmıştı ki kendini, karşısındaki görüntüye yansımış bedeni yeni farkedebildi ve hızla arkasını döndü.
•°•°•°•Blake ile burun burunaydı şimdi.Genç adamın lacivert gözlerini karanlık esir almış doğrudan kendi gözlerini izliyordu, gözlerinin bu denli kararmış olması normal miydi?
Vivian, şaşkın bir ifadeyle onu izlerken bir nebze de olsa sakinleştiğini hissetti.Niye bu kadar hızlı attığına anlam veremediği kalbi daha bir yumuşamıştı sanki.Blake'in göz kapaklarına dökülen sarı tutamları eliyle düzeltme isteğini rafa kaldırarak, mayışmış bir biçimde bakakaldı.
Bir an için her şeyi unutmuştu adeta.Demin ki öfkesi, gözlerinde ki ateş kızılı,babasıyla yaşadıkları...Sersemlelmiş bir şekilde Blake'e bakarken kafasına dank eden gerçekle tekrar telaşa kapıldı.Gözleri...
Evet evet gözleri...
Blake'in kollarını çekiştirip endişeyle söylendi.-"Gözlerime bak Blake!"
-"Gözlerimin rengine bak!"
Genç adam sanki daha fazla yaklaşması mümkünmüş gibi başını biraz daha aşağı eğdi.Kızın gözleri eski halini alırken bunun sebebinin kendisi olduğunun farkındaydı.Uyuşturucu bir iğne misali onun kızgınlığını uçurup geriye utangaç bakışlarını bırakmasını sağlamıştı.Sağ elini Vivian'ın burnuna yönelterek küçük bir fiske attı.Yalanlarına bir yenisini daha eklerken gayet rahat bir ifade hakimdi yüzüne.
-"Kafan yerinde mi güzel Vivian?"
Genç kız anlamsızca bakmaya devam ederken Blake'in kolunu tutup arkasını döndü.Fakat bir terslik vardı.Hayır hayır deliriyor olamazdı.
Yeşil gözleri iki iri boncuk gibi uslu bir şekilde yuvalarında ışıldıyorlardı.Nereye gitmişti kızıllık?
-"Bu çok saçma" diye mırıldanarak burnu ve dudağı aynaya değecek kadar yaklaştı.Şaşı gibi yaptığı gözleri merak doluydu.Blake onu kapüşonundan çekmese aynayla bütünleşmesi an meselesiydi.
-"Yeter artık Vivian! Gözlerine bir şey olduğu yok.Her zaman ki güzellikleriyle zümrüt gibi ışıldıyorlar.
Sonra da ettiği itirafın farkındalığıyla bir kaç sefer öksürdü.Vivian duyduklarından hoşnut bir şekilde işaret parmağına uzun buklelerinden birini sarıverdi.
-"Gözlerimin zümrüt kadar güzel olduğunu mu düşünüyorsun?"
Blake'in gözleri lacivert ve siyah arasında bir kargaşa yaşarken kafasını başka yöne çevirdi.
-"Lafın gelişi öyle söyledim tatlı cadı."
Vivian almış olduğu ikinci iltifatla tüm olan biteni unutup kıkırdamaya başladı.Blake ise kaşlarını çatarken kaybolan ciddiyetinin hangi cehennem de olduğunu sorguluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKSİR PRENSİ
Fantasy"Blake" nam-ı diğer "İKSİR PRENSİ" kızıl bir cadının korkunç lanetine uğrayarak Araf'ın karanlığına mahkum edildi.Bu laneti sadece o soydan gelen bir diğer kızıl cadı, ruhunu feda ederek bozabilirdi.Ve 194 yıl sonra Blake'in beklediği o an geldi.Cad...