-"İyiler efendim, evet.. evet.. küçük hanım bugün başlıyor okula." Ally ağzındaki sakızı yuttu ve tekrar telefon ahizesine konuştu.
-Tabi, iletirim Bay Pedro. İyi günler.
Genç kız telefonu yerine yerleştirip rahat bir nefes almaya kalmadan üst kattan bir çığlık yükseldi. Vivian'ın tiz sesi evi inletmeye başladı.
-"Büyük anneeee! Ah.. Bu da ne böyle? Kışş dedim kışşşş...Alllyyyy!!"
Ally ne olduğuna şaşırmış bir biçimde üst kata doğru koşmaya başladı. Hırsız mı girmişti yoksa eve? Chelsea ise kafasında göz bandı, ayağında pembe tüylü terlikleriyle paytak ama hızlı adımlarla yukarıya yöneldi.
-"Ah sincabım geliyoruum."
Kalp çarpıntıları eşliğinde Ally'nin ardından torununun odasına daldı.Kapı açılır açılmaz , büyük anne takma dişlerini gösterecek bir biçimde gülümsedi ve kalbini tutarak fısıldadı.
-"Scarlett, gelmişşin..."
Vivian dağınık saçları, bacaklarına kadar sıyrılmış çiçekli pijamaları ve fal taşı gibi açılmış gözleriyle yatağının üzerinde ayaklanmış elindeki sinekliği onurlu bir şövalyenin keskin kılıcı gibi çapraz bir biçimde tutuyordu.
Tüm bu kargaşanın sebebi olan , açık pencereden ansızın içeri süzülmüş ak baykuş, Vivian'ın ikinci çığlığıyla beraber uçarak Chelsea'nın sağ el bileğine kondu.Genç kızı yaşlı kadına şikayet edercesine sesler çıkarıyor, kafasını bir Vivian'a bir büyük anneye çeviriyordu.
-"Ahh.. Scarlett. Benim tüylü çiçeğim geldin demek."
Yaşlı kadının sevinci görülmeye değerdi.
-"Bu da ne?" diyerek yavaşça yataktan indi Vivian.Kalbinin ritmi normale dönmeye başlamıştı. Uyanır uyanmaz yastığının dibinde çırpınan kocaman kanatlar görünce haliyle basmıştı çığlığı o da.
Kuşun tüyleri süt kadar beyazdı. Yalnızca gagasının bittiği yerler ve tek kanadının ufak bir kısmında kahverengi ve gri lekeler vardı. Chelsea bir yandan kuşun gösterişli, kabarık tüylerini severken bir yandan ufak bir kahkaha attı.
-"Korkma sincabım, o sana zarar vermez, narin çiçeğimdir o benim.Bir kaç ay önce yanımdan ayrılmıştı. Beni özlemiş olmalı."
Kuşu sevmeye devam ederken, onunla konuşarak odadan çıktı ve aşağı gitti. Koridordan sesi geliyordu.
-"Ne kadar bekledim seni biliyor musun şaşkın kuş seni. Kendini bana affettirmen gerekecek."
Ally iki avcunu teslim olurcasına havaya kaldırdı ve omzunu silkti Vivian'a bakarken.
-"Hanım efendinin işleri işte."
.
.
.
Genç prens, yaralı tavşanı ürkütmeden yanına yanaştı ve elindeki püre haline gelmiş bitki özlerini tavşanın kanla kaplanmış pamuksu tüylerine, yarasının hemen üzerine nazikçe koydu. Beyaz bir bez parçasıyla orayı sardı ve hazırlamış olduğu iksiri elindeki kahve şişeden tavşanın ağzına birkaç damla damlattı. Başka bir hayvan tarafından ısırılıp son anda kaçmış olmalıydı. Uzun ince parmaklarının üst bölümüyle nefes nefese kalmış tavşanın boynunu okşadı ve fısıldadı.
-"İyileşeceksin tüy yumağı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKSİR PRENSİ
Fantasy"Blake" nam-ı diğer "İKSİR PRENSİ" kızıl bir cadının korkunç lanetine uğrayarak Araf'ın karanlığına mahkum edildi.Bu laneti sadece o soydan gelen bir diğer kızıl cadı, ruhunu feda ederek bozabilirdi.Ve 194 yıl sonra Blake'in beklediği o an geldi.Cad...