18 'ine aylar kalmış büyülü bir güzelliği sahip Kızıl Cadı'ydı.Onun yetenekleri henüz ortaya çıkmamış olsa da çok yakında kendini göstereceğinden Blake son derece emindi.
Blake...
Blake'in Kızıl Cadı'ya duyduğu nefreti geçmişte yaşamış herkes bilirdi.Melekler, insanlar hatta kurtlar kuşlar bile bilirdi.Keşke Vivian'a anlatığı masal gerçekte de öyle olsaydı.Keşke hayatında çekmiş olduğu acı aptal bir aşk acısıdan ibaret olsaydı.Keşke işte...
Vivian'ın görünüş olarak adeta Nadia'nın bir kopyası olması Blake'i günden güne Vivian'a karşı nefretin kollarına sürüklüyor yıllardır Nadia'ya duyduğu nefretinde harlanmasına neden oluyordu.Ne çelişkidir ki tüm bunları bir kenara baktığı zamanlar Vivian'ın başucuna geçip tatlı uykusunda sessizce onu izliyor parmaklarını onun ipeksi saçlarında gezdiriyordu.
Ama az kalmıştı.Çok değil neredeyse altı ay sonra Vivian 18'ine basacak ve Blake'in kurtuluşunu kendi elleriyle sağlayacaktı.Blake yeni yaşamının, özgürlüğünün tadını çıkarırken de bundan asla pişmanlık duymayacaktı.Evet...Evet duymayacaktı.Yani sanırım...
Blake sıkıntıyla iç geçirip vişne rengi dudaklarını dişledi ve aşağı kata yol aldı.Margaret'in son derece gösteriş sahibi fakat kafalarında beyin taşımayan arkadaşları gelmişti.Özel tasarımlara sahip yumuşak koltuklara oturmuşlar aralarına katılmayan arkadaşları Bayan Kimberly'nin dedikodusunu yapıyorlardı.
Vivian'a gelince karşılarında duran tekli bir koltuğa oturmuş, son anlarını yaşayan bir mahkum edasıyla tedirgin bir şekilde dedikodu çetesini izliyordu.Blake, onun bu halini komik buldu ve tatlı...Saçlarını tepeden sıkıca toplamış, gözleriyle uyumlu yeşil uçuş uçuş bir elbise giymişti.
-"Zavallı Vivian, sıkılmış olmalısın."
Elindeki papatya çayını yudumlayan Vivian, Blake'in sesini duyunca gözleri ışıldadı.Genç adama gülümseyip eliyle Bayan Brenda'nın yanındaki boş yeri işaret etti.
-"Neden bize katılmıyorsun?"
Tüm gözler kendine dönünce yaptığı hatanın farkına varıp iri gözlerini belerterek aptalca sırıttı.
-Ah...Bayan Kimberly'den bahsediyorum.Kendisi neden bize katılmadı acaba bugün?
Kadınlar anlayışla gülümseyip birbirlerine baktılar.Brenda ağzına tıkıştırdığı kurabiyeyi hızla midesine indirerek etrafındakilere çaktırmadan ufak kırıntıları eliyle yere süpürdü.Sesli bir öksürükle dikkatleri üzerine çekti.
-"Neden olacak tatlım, eminim ki yeni koca adayının peşinden ciğer görmüş kedi gibi koşuyordur."
Margaret'te dahil dedikodu çetesi hep bir ağızdan gülüşmeye başladılar.Blake onlara tiksinç bir şeye bakarmış gibi bakıp Bayan Brenda'nın yanına ,Vivian'ın tam karşısına oturdu.Parmaklarını sarı saçlarının arasında kaydırınca yukarıya doğru kıvrılan saçları oldukça havalı bir görüntü oluşturmuştu.Vivian nefes dahi almadan onun her hareketini takip ederken Brenda'nın konuşmasıyla gözlerini zorlukla çekti ilgi noktasından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKSİR PRENSİ
Fantasia"Blake" nam-ı diğer "İKSİR PRENSİ" kızıl bir cadının korkunç lanetine uğrayarak Araf'ın karanlığına mahkum edildi.Bu laneti sadece o soydan gelen bir diğer kızıl cadı, ruhunu feda ederek bozabilirdi.Ve 194 yıl sonra Blake'in beklediği o an geldi.Cad...