🔮16. Sen Benim Ailem Değilsin

291 24 1
                                    

Koridorda, tabloların hemen altına sabitlenmiş eski aynaya bakarken iç çekti genç kız. Gözleri, yanaklarının bir kısmı ve burnunun ucu kızarmıştı. Gözünden süzülmek için can atan son bir damla yaşı da elinin arkasıyla sertçe sildi. Blake'i affetmeyecekti. Genç adamın onu azarladığı ve ona bir aptalmışçasına baktığı anı unutamıyordu. Elini trabzanlardan kaydırarak merdivenden aşağı indi.

Mutfaktan büyükanne ve Ally'nin sesleri geliyordu. Bayan Chelsea Ally'nin çatal bıçak dizme şekline laf ediyor, Scarlett'in de acıktığı hakkında bir şeyler söyleniyordu. Vivian mutfağa girdiğinde tam gözlerinin içine bakan büyükannesine gülümsemeye çalıştı. Demin olanları zihninden kovdu ve boğazını temizledi.

-''Selam büyük anne.'' Yemekleri servis eden Ally'e baktı. ''Selam.''

İki kadın da Vivian'a gülümseyip aralarındaki atışmaya devam ederken genç kız, masaya taşınmak üzere tezgah üzerindeki tabaklardan birkaç tanesini masanın üzerine yerleştirdi ve büyük annesinin tam karşısındaki yerine oturdu.

-''Nasılsın benim güzel torunum? okuldan bahsetsene biraz. Bir sorun yok öyle değil mi?'' Anlaşılan Vivian'ın hafif kızarık gözleri ve durgun oluşu büyük annenin gözünden kaçmamıştı.''

Vivian tabaktaki kızarmış tavuktan ağzına bir parça attı ve gülümsedi. '' Hayır büyük anne bir problem yok, birkaç arkadaş edindim bile diyebilirim.'' Masanın bir köşesine konan Scarlett Vivian'a doğru yaklaştı.

-''Hayır, hayır... uzak dur benden tüy yumağı.'' Kendine yaklaşmaması için kaşığı kalkan gibi tutmuştu. Baykuş Chelsea'ya doğru sokuldu. Yaşlı kadının önüne koyduğu tabağı iştahla gagalamaya başladı.

-''Çok zararsızdır, ondan korkmana gerek yok yavrucuğum.''

Vivian ağzındaki lokmayı yuttu. ''Sivri gagaları pek öyle söylemiyor ama.'' Ally de onaylarcasına başını salladı.

Büyük anne iki genç kıza hitaben;

-''Hayvanları hiçbir zaman hafife almamak gerekir. Onlar -işaret parmağını kuşa çevirdi- anlamadıklarını sandığımız birçok şeyi anlarlar ve duygularımızı içlerinde yaşarlar.'' Yaşlı kadın üfleyerek çorbasından bir yudum daha aldı.'' Bu yüzdendir ki saldırgan bir biçimde yaklaşırsan karşılık olarak kendi tepkinden farklısını görmezsin. '' Ekledi'' Ve inanın bana sevilmediklerini her zaman hissederler.''

Bir an Scarlett bahsi geçen konuyu anlıyormuşçasına Chelsea'ya bakakaldı, Boynunu yana yatırdı. Yaşlı kadının sözleri bitince ise yemeğe bulanmış gagasını tekrar kaba gömdü.

Tüm akşam sohbet eşliğinde geçti. Büyük annenin çilekli kurabiyelerini yemişler ve yanında da buharı üstünde tüten lezzetli bir  kahve içmişlerdi. Vivian'ın keyfi az da olsa yerine geldi. Ally izin isteyerek evine gittikten sonra koltuğunda uyuklayan büyük annenin koluna takıldı ve onu yatağına yatırıp soluk mavi işlemeli yorganla üstünü örttü.

Büyük annenin odası eski çağdan kalma izlenimi verecek birçok süs eşyası ve sandıklarla doluydu. Genç kız odadan çıkmadan önce duvardaki garip tablolara bakındı ve ışığı kapamaya yakın-tuşa basmak üzereydi- üzeri örtülmüş bir nesneye gözü çarptı. Işığı kapamaktan vazgeçti. Sessiz adımlarla ona doğru ilerledi. Koyu yeşil örtüyü aralamadan önce birkaç saniyelik zaman diliminde bunun özel bir eşya olup olamadığını düşündü ve galip gelen merakına yenik düşerek örtüyü yavaşça sıyırdı. Örtü sıvı gibi kayıp ayaklarının üzerine düştü.

Bu bir aynaydı.

Işıltılı ve süslemeli sıradan bir kenarı olmasına rağmen göz alıcı...Vivian'ın, aynayı tanımlamak için kullandığı, içinden geçirdiği sözlerdi bunlar. Yuvarlak pencereden düşen ayın yansıması aynanın üzerine aitmişçesine oracıkta parlıyordu. Uzun uzun baktı kendine. Genç kız kendini ilk defa mı görüyordu? Cevabın hayır olduğuna emindi. Peki öyleyse neden gözlerini alamıyordu. Uzaklardan bir yerden bir kadının mırıldanarak söylediği bir ninniyi dinler gibiydi. Bir an için bu melodik sesi annesinin o güzel sesine benzetip hüzünle gülümsedi.

İKSİR PRENSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin