Gözüme gelen güneş ışığı ile uyandım. Saate baktığımda şansliydim. Saat daha 7.50'ydi. Sıcacık yatagimdan kalktım ve dus almaya gittim.Ciktigimda hemen üstümu değiştirdim ve asagida kahvaltı eden ailemin yanına gittim. Christian'in yanına oturdum ve kahvaltimi etmeye başladım. Annem beni Okula bırakmayı teklif etti. Kabul etmemek olur mu? Olmaz. "Çok sevinirim anneciğim" dedim ve gülümsedim.
Okula gelip sınıfıma gittim. Her zamanki yerime oturdum. Onu bekliyordum. Justin'i. Acaba bugün gelecek miydi? Sanirim dünkü olanlar hakkında onunla tekrar konusmamaliydim. Belki de rahatsız olmuştu. Dersimiz biyolojiydi ve evet orda! Kapidaydi. Tanrım içeriye gelmeye başlamıştı ve yanıma oturdu!!! Kalp krizi geçirmem için oldukça etkili bir nedendi. Yanıma oturunca gülmeye başladı. Kalbim bu kadar hızlı atmasaydi ben de gulebilirdim Bieber. Daha fazla dayanamayıp sordum "Komik olan ne? " gülmeye devam ederek " Kalbinin sesini duymuyor musun sen ? " dedi. Sasirmistim. O BENİM KALBIMIN SESINI MI DUYUYORDU? "Sen... Sen duyuyor musun ? " dedim ciddi bir şekilde. Yüz hatlarının girildiğini ve artık gülmediğini fark ettim. Birkaç dakika suskunluktan sonra konuşmaya başladı " Duyduğumu söylemedim.Sadece çok belli ediyorsun Sunshine. " dedi. Soyadimla hitap etmişti ve hoşuma gitmişti.
Ders bitisinde en yakın arkadaşım Allison ile kentine indik. Cumartesi günü -yani yarın - dışarı çıkıp cikamayacagimizi sordu. Ben memnuniyetle kabul ettim. Şehir merkezine çok olmasa da uzak bir yerde okuyorduk. Evlerimizde de uzaktı.Kantinden sınıfa çıktığımda Justin'in gittiğini gördüm. TARIM BU KADAR TUHAF OLMAK ZORUNDA MIYDI?
CUMARTESİ GÜNÜ
Her zamanki gibi erken kalkıp duş aldım. Kahvaltiyi hazırlamak istedim ve aşağı indim.Ne yazikki annem ve babam benden önce davranmisti. Kahvaltiyi hazirlamislardi. Oturup yedim ve bunu yapmaya bayılıyordum. Bir süre sessizlikten sonra annem konuşmaya başladı
-Isabel taşınmaya karar verdik.
+Güzel hangi semte tasiniyoruz?
-Tam olarak semt değil. Babanın işi nedeniyle Londra'dan Los Angeles'a
O an yumruk yemiş gibi oldum. Allison'u, arkadaşlarımı , yeni ayrıldığı Sebastian'i hatta ve hatta JUSTIN'I bırakıp gidemezdim. Eğer bunu yaparsam çok kötü hissedebilirdim. Ve ben bunu göz önüne almayacaktim. Kendimi toplayıp konuşmaya basladim;
+19 yaşındayım bu da demek oluyor ki resitim. Tek başıma bir ülkede kalabilirim. Üzgünüm anne ve baba ancak ben burayı birakamam. Sizi ozlersem zaten gelirim ama önce izin verin okulumu bitireyim.
Neredeyse tek nefeste söylemiştim bunları. Annem babama baktı. Babam basiyla onaylayinca annem de bana dönüp;
-Isabel seni şu ana kadar hiçbir şey için zorlamadik. Eğer kalmak istersen elbette kalabilirsin. Ama eger bizimle gelirsen..
+ Kalmak istiyorum.
Annem daha cümlesini bitirmeden söylemiştim. Mutluydum. Tek başıma kalacaktim. Hep yalnız olmayı secmistim yine yalnızlığı seçtim.
Ailemden izin alıp kalktım. Üstümu giyindim ve Allison ile bulusacagimiz yere gittim.Beni orda bekliyordu. Jason ile ilk randevulari olduğu için dışarı cikmistik ve elbise bakıyordu. Kaç magazaya girdik bilmiyorum ancak sıkılmısdim ve dışarı çıkmak için izin aldım. Yavaş yavaş yürümeye başladım.Arkamdan sesler gelince dönüp baktım ve ne yazık ki dikkat çekmiştim. 3 veya 4 tane sarhoş HERIF üzerime doğru geliyordu. Yapmam gereken tek şey vardı onu da yaptım. Kaçtım. Ne kadar kostuğumu bilmiyorum ancak bir evin çitinden içeri atladım. Kimin evi olduğu önemli değildi. Az önce resmen tecavüz edilmekten kendimi kurtarmistim.
Eve girdiğim zaman içeri doğru yürümeye başladım. Iceride tanıdık bir çocuk vardı. Ama o , o değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Sevgili
Fanfiction"Merhaba ben Isabelle Mary Sunshine. 19 yaşında, kumral, kahverengi saçlı uzun boylu bir kızım. Londra'da yaşıyorum.Hayatim berbattı. Taa ki onunla tanışana kadar... " MERHABA ARKADAŞLAR HİKAYE JUSTIN BIEBER VE VAMPİRLER HAKKINDA OLACAK. UMARIM BEG...