Throw Up (Episode 25)

349 14 1
                                    

Hatırlatma

Uyandigim zaman ( aslında sadece dinlenmek için yatıyordum  ) yanımdaki Justin'i gördüm. Saçlarıyla oynamaya başladım. Saçları çok güzeldi. Dağınık... Öyle saçlarını hep sevmiştim. Kalktım ve Aynadaki yansimama baktım. Ayniydim sadece biraz beyazlamistim. Kapı çalinca ister istemez aşağı indim.Kapiyi açtım. Şaşkınlığımi gizleyememis olmalıyım ki  " Bizi gördüğüne sevinmedin mi Isabelle? " dedi...

Şaşkın bir şekilde konuşmaya başladım

"A-anne?  Ah merhaba! "

"Merhaba hayatım nasılsın?  Iceriye gecmeme izin verecek misin Isabelle yoksa burada mi kalalim?  "

"Lütfen içeri gel anne." Iceriye geçtiğimiz zaman yaptığı her hareket resmen gözüme batıyordu . Bazen terliyordu ve bu kan akışını hizlandiriyordu. Her saniye kendimi tutmanın ne kadar zorlastigini hissediyordum. Merdivenden ses gelince üstünde bir şey olmayan Justin'e baktım. Annem ise bir ona, bir bana bakıyordu. Justin geldi ve anneme selam verdikten sonra konuşmaya başladılar. Dinlemedim çünkü odaklanmam gereken başka  bir şey vardı. Kan. Justin bunu anlamış olacak ki sürekli benim dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Annem kalkıp mutfağa gittiği zaman dayanamayıp titrek bir sesle " Justin. Yapamıyorum. Kanı... Justin olmuyo." dedim. Her bir kelimenin sonunda dislerim birbirlerine çarpıyordu. Justin'i ilk kez bu kadar çaresiz gördüğüme yemin edebilirdim. "Isabel yukarıya çık. Mini buzdolabinda bir serum kan var. Al ancak dikkatli ol. " Ne kadar hızlı gittiğimi bilmiyorum ancak direk yukarı çıktım ve o serumu buldum. Icerken aynaya baktım. Guzellesmis miydim ben? Hah! Vampir güzelliği yani.  Kendi kendime aynada bakıp güldüm. Serumu ağzıma götürüp kanı bitirirken ne kadar korkunç gorundugumu de fark ettim. Gözlerim kirmizilasiyordu. Elmacık kemiklerimin üstü catliyor ve dudaklarim beyazliyordu. Köpek dislerim ise git gide uzuyordu.  Kulagimi merdivenden gelen sese odakladigimda gelenin Justin olduğunu anladım. Kapıyı açıp Üzgün bir şekilde içeri girdi

" Isabelle... Ben çok özür dilerim."

" Justin senin yaptığın tek şey hayatımı kurtarmak oldu.Biliyorsun değil mi?"

Gülümsedi. Sonra dalga geçercesine;

" Ölü olarak yaşıyorsun Isabelle. Sen bir ölüsün."

" Biliyorum. Ama yine de yaşıyorum. Nefes alıp yürüyorum. Erkek arkadaşım var ve dünyadaki en güzel ve seksi yaratık oldum şu goruntume bak!" dedim gülerek. O da güldü ama bu sefer içtendi. Dudaklarima küçük bir öpücük kondurduktan sonra

" AB rh+ " dedi. Tekrar güldüm.

Aşağı indigimiz zaman annem televizyon izliyordu. Beni gördü ve hemen kalkıp yanıma geldi.Bir elini ateşimi ölçmek için alnima götürdü ve çığlığı o an bastı. 

"Tanrım!  Isabelle çok soguksun ve   beyazsin!  Hastaneye gitmeliyiz. " elinden tutup aşağı indirdim.

"Ben iyiyim anne.Gerek yok. "

"Isabelle Mary Sunshine hemen yukarıya çık be üzerini giyin! Hastaneye gidiyoruz! " ah hadi ama illa sinirlendirmesi mi gerekiyordu?! Kurtaricim gelip beni kendine çevirdi ve sakin kalmami gerektirecek bir hareket yaptı. Anneme dönüp

" Bayan Sunshine Isabellenin ateşi gayet normal. Eliniz belki fazla sıcaktir?  "

" Ah evet doğru. Haklısın. Aciktiniz mi? Sabahtan beri bir şey yemiyorsunuz. "

Kendimi toplayıp geri döndüm

" Hayır anne acikmadik. Sen niçin gelmistin? "

"Sadece evine ve sana bakıp dönecektim. Austin Mahone'nin danscisi olduğunu duydum. Tebrik ederim hayatım" dedi ve bana  sarıldı. Nefes Alma Isabelle nefes alma kokusunu içine çekme...Ve oh bıraktı.

" O mesele kapandı anne."

"Niçin Isabel? "

" Austin ve ben  bir kaza geçirdik. Sonra da işte bıraktım. "

" Ne kazası?  Benim neden haberim yok?"

"Önemli değil. Haber verme gereği duymadık. "

Annem Justin'e döndü ve  "Merhaba Justin demek sen de Kanada'yi kazandin. "

"Ben zaten Kanadaliyim bayan Sunshine. Burayı çok istedigimden yazmıştım ve tutturabildim. "

Justin çok sıcak gülüyordu. Eskisinden de sıcak...  Justin'e bir telefon geldi ve gitmek zorunda kaldı. Neydi bu durup dururken gelen telefonlar ? Annem fırsattan yararlanip

" Siz birlikte misiniz?"

"Ah anne."

"Hadi ama Isabel ben senin  annenim. Bana anlatmak zorundasın"

" Evet birlikteyiz. "

"Ne kadardır? "

" Beş aydır anne." dedim gözlerimi devirirken.

"O..Burada mi kalıyor? "

"Evet. "

"Onun bir odası var mı yoksa..."

" Tanrım anne! Justin'in kendi odası ve kendi yatağı var. "

"Oh, tamam o zaman." dedi rahatlamis bir şekilde. Demekki vampir olduğumu bilse...

Annem sadece bir günlüğüne gelmişti ve bu gece geri dönüyordu. O taksiye bindikten sonra ben de eve girdim. Camdan dışarı bakarken Ferrari 458 'in gelmesi ile sevinmistim. Direk gidip kapıyı açtım ve karşımdaki bir Bieber'di!  Evet tam istediğim gibi. Direk sarıldim ve onu öpmeye başladım. Kim ona karşı koyabilirdi ki?Karşılık vermesi üzerine her şey devam etti.

Sabah mutluluk sıfatıyla uyandım. Hani vampirler uyumaz diyorlar ya; kulliyen yalan.Cok sa güzel uyunuluyo. Hele yanınızda saçları dağılmış uyuyan bir Bieber varsa. Saçları ile oynamaya başlamıştım ama midemdeki bulantı ister istemez buna engel oluyordu. Hadi ama ben bir vampirim ve hastalanmak da neyin nesi? Ilk önce gelen mide sıvını bastirabildim. Ikinciyi de ama üçüncü de resmen ölüyormusum gibiydi. Banyoya girip kapıyı kapattım. Kan kusmaya alismaliyim sanırım...

Vampir SevgiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin