Acı Gerçek ...

428 20 1
                                    

Hatırlatma;
Belirdigi zaman Justin sakin ve biraz da hüzünlü bir şekilde "Isabel , konuşmamız gerekiyor. "  Kesinlikle ayrılmak ve bir daha benimle görüşmek istemeyecekti. Lanet.
Şu anda Nerede miyim? Allison'un ısrar etmesi üzerine Londra'nın en sık ve havalı barindayim. Iciyorum, deli gibi dans ediyorum ve tanimadiklarimi öpüyorum. Sarhoş muydum? Kesinlikle evet.Egleniyor muydum?  Kesinlikle evet. Onun yokluğu hala kalbimde miydi? Siktir, evet hala kalbimde. O günden sonra onu hiç görmemiştim. Surtuk hayatı yaşıyorum ama hala bakireyim. Ne kadar tuhaf değil mi? Telefonum çalınca titredim. Telefona baktığımda gizli numaraydi. Eğer sarhossam,  bunun hakkını vermeliydim. Telefonu açtım ve " EFENDIM BEBEGIIIIIM " diye bağırıp kahkaha attım. Kaçıncı bardakti bilmiyorum ama hala iciyordum. Barmene döndüm bir tane daha Jack Daniels istedim. İçtim. Çünkü açım başka türlü dinmiyordu. Onun yokluğu başka türlü durmuyordu. Derin bir iç çektim. Icki bogazimi yakmisti ancak kalbim o kadar derinden yaniyordu ki; bogazimi düşünecek halim yoktu.

Justin'in Ağzından;

Londra'dan ayrilmistim. Bir süre oradan uzak kalmak en iyisi olacak diye düşündüm. Kaçtım yani.Londra'ya geri döndüğümde bir bara girdim. Tuhaf olan karşımda o vardı. Isabelle...

Isabelle'nin Ağzından;

Aşırı derece sarhoş olduğumdan beni Allison ve bir çocuk beni taşıyordu. Tam kapıdan çıkmıştık ki kapıda onu gördüm. Bazen halisunasyon gördüğüm oluyordu ancak bunları sadece ben gorebiliyordum. Birnevi deliriyordum. Ancak Allison da durdu ve ağzı açık bir şekilde bakmaya başladı. Aklıma üç ay önce geldi. ..

Üç ay once;

Justin geldi ve yanıma oturdu. Suratına yerlestirdigi hüzünlü ifadesinde anlamıstim. Şu an bizim son animizdi. Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. " Isabelle... Uzatmayacagim. Benim yüzümden canının yanmasına dayanamıyorum. Avan bitse bile, başka biri gelecekti. Biliyordum.  Biz... bitirmeliyiz. Biz bizi bitirmeliyiz Isabelle. " demişti. Gözümden yaş sıvının akmasini durduramadim "J-Justin sen bana zarar- zarar veremezsin..." soğuk elleriyle küçük yüzümü tuttu ve alnimdan öptü. Sessizce "Ben zaten sana zarar vermem... Ama ötekiler... Isabelle ayrilmaliyiz  " dedi ve aynı anda ayağa kalktı. " Seni seviyorum Isabelle Mary  Sunshine. .." dedi ve hızlıca uzaklaştı. Gözümden düşen damlaya aldırış etmeden" seni- seni seviyorum Justin Drew Bieber..." dedim.

O günden sonra kendimi öldürmeyi denedim. Bileklerime saldırdim, kendimi arabanın önüne attım...Ama ölmedim, ölemedim. Belki gelir diye bekledim ama gelmedi. Ben de kendimi dağıtım.

Günümüz;
Isabelle'nin ağzından;

O önümde... Her ne kadar sarhoş Olsam da ayakta durabiliyordum veya sendeliyordum. Neden yaptığımı bilmeden koskoca bir kahkaha daha attım " Justiiiiiiin!! Sevgilim yaptığını görmek için mi geldin? " gülen yüzüm ciddilesmisti.Maskaram akmisti. Şu an korkunç görüldüğüme eminim.Umrumda da değil! Kolumu önce Allison'un omzundan sonra da tanımadığım çocuğun omzundan çektim. Topuklular ayagimi acittigini umursamadan,  sendeleyerek yanına gittim. Isaret parmagimi iki gogusunun ortasına koydum.  Sesimi ciddileserek "Justin senden sonra ben böyle oldum..." Tekrar parmagimi çekip,  göğsünün ortasına vurdum "...Sen onları becerirken,  ben dikislerimin çıkmasını bekledim... " durdum ve tekrar konuştum.Bileklerimi gösterdim "Bak. Senin eserin. Mutlu musun Justin ?" sadece yüzüme ve Bileklerime bakıyordu "Cevap versene, mutlu musun? " sakin kalmaya çalışarak konuşmaya başladı "Isabel ben. ..Tanrım , Üzgünüm"  cidddilesen yüzüm yerini tekrar kahkahali bir yüze bıraktı " Üzgünsun ha? " gülmekten ses tellerim kopacakti.  "Tamam, sen Üzgün kalmaya devam et Bieber. Ben o dönemi geçtim,  sıra benim  artık. .."

Justin'in ağzından;

Onu böyle bırakıp gitmek istememistim ki ben.Daha mutlu olur, unutur sanmıştım. Hiç beklemedigim bir Isabelle vardı karşımda. Değişmiş, kendine zarar vermiş. Benim içki içmeyen kızım,  içmeye mi başlamıştı? Onu bu hale getiren kimdi? Tabii ki benim lanet olsun ki benim! Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum... Omzuma çarpıp giderken sadece gidişini izlemiştim. Topuklular ayağını acıtıyordu. Belli. Topuklu giyemezdi ki o. Ben onun gözlerine bakmaya kiyamazken , onu tutan çocuk ellerini beline sarmisti. Her insanın pardon vampirin bir sabri vardı değil mi? Arkalarindan hizlanarak gittim . Adını bilmediğim sapigi alıp tuttugum gibi yere firlattim. Sert vücuduna vuramiyordu bu hoşuma gitmişti. Ona vururken "Benim kızıma dokunmak ha? ' bunu dedikten sonra Isabelle çocuğu çekmek için yeltendi. Yüzünü bana dönüp "Hala alışamadin mi? Senin kızın ben değilim ... " O an kalbime bir acı inmiş gibi hissettim. En son bir insanken böyle hissetmistim...

Vampir SevgiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin