Destiny doesn't want to our break up. ( Episode 18 )

389 17 1
                                    

Hatırlatma;

Eve geldiğim zaman kapıyı annem açtı. Çok mutlu gorundugumu söyledi. Oturma odasına geçtiğim zaman oturan babamı, Christian'i ve bir Bieber gördüm. Oturan bir Bieber gördüm. Sesli bir küfür savurup yukarı çıkmak için yeltendigim zaman kolumdaki soğuk elin sahibi gitmemi izin vermemisti. Yüzümü ona donmemistim. Dönmek de istemiyordum. Boynuma doğru yaklaşıp kulağıma fisildadi "Isabel   ... Ben çok Üzgünüm. " demişti. Onu affetmek istemiyordum. Aklıma bir söz geldi "Kendinizi öldürmek için neyi seçerdiniz?  Silahı mi, bıçağı mi, aşkı mi? " Ben sanırım Aşkı seçmiştim.

Üzülunce sesim hep kısık çıkardı.Bu sefer de öyle olmasını dilerdim ancak Bur sefer resmen içimdeki nefreti kusmustum "Justin bak anlamiyorsun. Sen beni birkez bırakıp gittin ve ben toparlanamadim. Sonra geri geldin ve hiçbir şey olmamış gibi hayatına, hayatımıza devam etmeye başladık. Doğum günüm için harika bir şey tasarladin. Ve o gün  sen bana hediye verirken, ben de sana verdim ve bu hediye benim en önemli seyimdi. Daha sonra okulda nedeninin bilmediğim halde Harold gelip beni öpünce -ki sadece yanagimdan opmustu ve eğer böyle bir şey yapacağını bilseydim yanına gitmezdim- ben de irkildim ve ne yapmam gerektiğini anlamadan,  senin gözlerinle karsilastim ve daha ilkini atlatamadan bir ikincisine tutuldum. Justin sen benim için  bir armağandin. Beni kıran bir armağan..."

sesli bir nefes aldım. Etrafıma baktığım zaman annem, babam Christian bizi yalnız bırakmıştı. Bir Nefes daha alıp devam ettim " Justin... Teşekkür ederim.Her şey için. Ancak benden bu kadar.Ben birkez daha kırılamam. Ben sonumun böyle olacağını bile bile kendi ayaklarımla ateşe yuruyemem. " Konuşmamı bitirince Justin konuşmaya başladı "Isabelle bize bir şans daha  ver. Ya da biraz düşün , sonra cevabını verirsin. Ancak bizi yakma. " "Justin ben bizi yakmadim. Sen kendi kız arkadaşına surtuk diyecek kadar aşağılık bir adamsın. Ben şans vermek istemiyorum. Ben tekrar biz olmak istemiyorum. Bitti. Git lütfen. " tam Justin konusacaktı ki telefonum çaldı. Harold arıyordu. Telefon numaramı nerden buldugunun sorgusunu yapmadan açtım.  "Selam Harold. " dedim Justin'e bakarak ve daha sonra bahçeye geçtim. Justin'i son görüşümdu. Harold bir şeyler geveledi ancak yorgun olduğumu ve telefonu kapatmak zorunda olduğumu söyledim .Iceri girdiğimde Justin in gittiğini fark ettim ve odama çıktım. Ondan önemli işlerim vardı benim.Mesela yarın hangi üniversiteye gideceğimi sececektim ve kesinlikle Londra olmasını istemiyordum. Dogdugumdan beri orada okuyorum ve bu sıkıcı.

Ertesi gün ;

Bugün erken kalkıp dusumu aldım. Telefonum tüm gün kapalı olacaktı. Rahatlık yani.Sonraa bugün belirli üniversitelere baş vuracagim. Kanada olabilir, Atlanta olabilir, New York olabilir. Üçüne de başvuru yaptıktan sonra beklemeye koyuldum. Ailemin yanına tasinsam fena olmazdı değil mi?

  Uçaktan indikten sonra koşarak evime gittim. Allison'u da aradım ve son görüsmemiz olmayacağını, muhakkak yani üniversiteyi tutturacagimizi söyledim. 2 saat içinde tüm eşyalarımi toplayıp, tekrar uçağa bindim. Uçağa binmeden arkami dönüp " Görüşürüz Londra! " deyip güldüm. 2 ay sonra  hangi üniversiteye girdiğim açıklanacaktı ve ben  şimdiden heyecanlıyım.

2 ay sonra;

Evde mutluluk cigliklarim duyulurken herkes uyuduğu yataktan kalkıp bana bakmak için gelmişti.Agzimdan çıkan tek laf ise " KAZANDIM ONTARIO UNIVERSITESINI KAZANDIM! !! KANADA'YI KAZANDIM!  " olmuştu.  Allison beni aradığında  o da aynı şekilde bagiriyordu. Ancak onun bagirisi Kanada değil de, New York 'du.Gozumden akan yaşa engel olamamıştım. 7 yıllık arkadaşım ile farklı universitelere gitmiştik. Ancak bir yandan da sevinmeliydim çünkü istediğim üniversiteyi kazanmıştım.

15 gün sonra Kanada;

Buranin birçok yerini gezmistim. Babam da rahat edebilmem için ev tutmuştu. Okula giderken çok heyecanlıydim. Normal olarak. Yüzümde sapsalca bir gülümse oluştu. Koridorlarda yavaşça yürüyüp sınıfa girdim. Ders başlamıştı ve herkes yavaş yavaş kendini anlatıyordu. Bana sıra gelmişti ve kendimi anlatmaya başlamıştım. Herkesin dikkati üzerimde iken kapı açıldı ve " Afedersiniz , geç kaldım. " diyen bir Bieber kapıdaydi. Onu görünce gözlerim tekrar dolmuştu çünkü o bal rengi gözlerini bana çevirmiş,  bakıyordu. Soyadimin söylenmesi ile irkildim ve kendimi anlatmaya devam ettim. Teneffüs ziline az kalmıştı. Ve evet.Caldi. Arkadaki Bieber ise kulağıma eğilip "Kader ayrilmamizi istemiyor Isabelle..." demişti. Ben ne yapacaktim?  Bilmiyorum.

Vampir SevgiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin