Prens Yifan elini senin yanağına yaslayıp baş parmağı ile hafifçe okşadı.
"Iunae Lumen, galiba ışığında sarhoş oluyorum." Yifan kafasını sana daha da yaklaştırıp burunlarınızın birbirine değmesini sağladığında farkında olmadan iç çektin. Prens tereddütle geri çekilip sana baktı.
"Istemezsen yapmayacağım. Canını sıkacak hiç bir şey yapmak istemem." Konuşurken hala sana yakın bir mesafede durmaya devam ediyordu. Bakışlarını göğüsünden onun yüzüne çıkardın.
"Canımı sıkmayacak majesteleri." Kararlı olmasına dikkat ettiğin bir tonda konuşup tebessüm ettiğinde Yifan yumuşak bir şekilde sol yanağını öptü.
"Işığın beni sarhoş ediyor Iunae Lumen." Ufak ufak öpücükler ile dudağına ulaşmıştı. Tatlı bir buse kondurdu önce daha sonra ise alt dudağını kavramıştı.
Yoğun bir hisle öpüyordu seni.
Yoğun bir hisle öpüyordun onu.
Hissin ne olduğunu bilmiyordun. Ama yüreğinin tam ortasına ateş düşmüştü. Duygu o kadar yoğundu ki sanki hissediyordun.
Sen yanıyordun.
Yifan yanıyordu.
Prens sıkı bir tutuşla belini kavrayıp seni kendine çektiğinde kollarını onun boynuna doladın. Elinin altındaki Yifan'ın teni sanki kor bir ateşti. Yakıyor gibi hissediyordun ama canın yanmıyordu.
Prens Yifan dudaklarını geri çekti ve bu sefer çenene yasladı. Nadiren ısırarak bol bol öperek boynuna doğru yol aldı.
Kolların ensesinden düşüp onun kollarına dolanmıştı.
Yifan senin üzerindeki elbisenin omzunu aşağı düşürdükten sonra oraya da öpücükler kondurmaya başlamıştı.
Bedenleriniz birbirine dolandı.
Ruhlarınız birbirine dolandı.
Kalpleriniz birbirine dolandı.
***
Terli ve aşırı sıcak hissettiğinden ötürü yerinde kıpırdanıp huysuz bir şekilde gözlerini açatın.Gördüğün ilk şey üzerindeki siyah kalın derili bir kanattı. Kaşlarını çatıp gözlerini kırpıştırdın. En son bu şekilde değil Yifan'a sokularak uyuduğunu gayet iyi bir şekilde hatırlıyordun.
Kafanı soluna çevirdiğinde Yifan'ın Ejderhası ile karşılaşmıştın.
Ejderha kafasını biraz senin uzağına yerleştirip diğer kanadını sırtında toplamıştı. Sırtı aldığı nefesler sebebi ile körük gibi şişip sönüyordu.
Üzerindeki kanat yüzünden bu kadar sıcak hissediyor olmalıydın. Zira dışarıda sabah ayaz vardı ve senin bu çıplak oda da üşümemen mucize olurdu.
Kanadı biraz uzaklaştırmaya çalışıp hareketlendiğinde Ejderha gözlerini açtı. Duraklayıp ona döndün.
"Üzgünüm Majesteleri. Uyandırmak istememiştim." Suçlu bir ses tonu ile konuştuğunda Ejderha homurdanarak hafifçe kafana dokundu.
"Size de günaydın." Gülümseyerek konuştuğunda Ejderha senin üzerindeki kanadını biraz aşağı çekti.
Tahmin ettiğin gibi ayazdan dolayı odanın içi buz gibiydi. Ani gelen soğukla hafifçe titrediğinde Ejderha, kanadını eskisi gibi yerleştirmişti.
"Majesteleri, kahvaltıdan önce sarayda olmalıyız." Sakin bir ses tonu ile konuşup yattığın yerde yan döndün. Ejderha homurdanıp kafasını senin aksi yönüne çevirdi. Gitmek istemiyor gibi bir havası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon¹ (Wu YiFan OC)
FanfictionWu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve içindeki Ejderha yenilmesi zor güçteydi. Ve bu Ejderha'nın kendi Anka Kuşunu seçmesi gerekiyordu. Fakat olmaması gereken bir şey oldu. Ejderha bir Nihil'i seçti. Yani seni. Wu YiFan x Sen. -Yaza...