Heybetli kadın yerleri süpüren elbisesi ile bir oraya bir buraya yürüyüp duruyordu. Yaptığı planın sağlamasını yapıyordu kafasının içinde.
Cor Meum bundan memnun olmayacaktı evet ama o da bir Nihil'in gelini olmasını kaldıramazdı. Kraliyet soyunda kara bir leke demekti bu.
"Kraliçe LiaSju?"
Anka Kuşu Victoria sarayın gizli odasına girdiğinde şaşkınlıkla Kraliçeye seslendi.
"Ah geldin mi? Yaklaş lütfen." Kraliçe sakin bir ses tonu ile konuşup karşısındaki kızı çağırdı.
"Beni ne için çağırdınız efendim?" Anka kuşu tedirginlik ve merakla konuştuğunda Kraliçe gülümsedi.
"Bence konuyu ziyadesiyle iyi biliyorsun. Aklımda bir plan var ve senin bana bu planda yardımcı olmanı istiyorum." Kraliçe kararlı bir ses tonu ile konuşup ellerini kavuşturdu.
"Siz şu an Baş Ankamızsınız ayrıca Kraliçemizsiniz. Emirlerinize karşı gelemem fakat Cor Meum-"
"Sence Cor Meum umrumdaymış gibi mi duruyor? Bir Nihil'i kraliyet soyuna asla kabul edemem. Ne olacağı hiç umrumda değil." Kraliçe umursamaz bir tonla konuştuğunda Victoria gülümsedi.
"Peki benden ne yapmamı istersiniz?"
"Sadece plana uy yeter. Sen kraliyet soyuna ve oğluma layık olan tek kişisin."
***
Yattığın yatakta gerinip gözlerini açtığında karşında gördüğün görüntü şaşkınlıkla sıçramana sebep olmuştu.Prens Yifan senin odanda ve yatağının tam karşısındaki koltukta uyuyordu. Neden burada uyumuştu ki? Lux Coronam'dan döndükten sonra seni odana bırakıp kendi odasına gitmişti.
"Ne yapmalıyım? Uyandırmalı mıyım?" Kendine kendine konuşup yataktan kalktın ve sabahlığını düzelttin. Yifan tam olarak bir bebeği andıran şekilde uyuyordu. Dolgun dudakları büzülüp öne çıkmıştı. Yavaş ama kuvvetli nefesler alıyordu.
Kıkırdayıp elini dudağına yasladığın sırada Yifan koltukta homurdanıp uyurken birbirine kenetlediği kollarını çözdü ve doğruldu. Yüzünü buruşturup boynunu ovdu.
"Günaydın Majesteleri." Yumuşak bir ses tonu ile konuşup selam verdiğinde Yifan irkilip sana döndü.
"Uyandın mı? Ben de sen uyanmadan uyanıp giderim sanıyordum." Konuştuktan sonra tekrar yüzünü buruşturup boynunu ovduğunda ilerleyip koltukta yanına oturdun.
"Neden burada uyudunuz? Burası oldukça rahatsızdı. Boynunuz tutulmuş olmalı." Üzgün bir ses tonu ile konuşup ona baktığında Yifan gülümsedi.
"Meraklanma, kahvaltıdan önce hekime gider uygun bir ilaç isterim." Gülümseyerek konuştuğunda sen yine de endişeli halinden bir şey kaybetmemiştin.
"Ama mutlaka gidin. Hatta birlikte gidelim?" Tekrar aynı telaşla konuştuğunda Yifan kıkırdadı.
"Peki peki. O zaman bir an önce çıkalım. Kahvaltıdan sonra arka bahçede at bineceğiz. Söz vermiştim." Prens gülümseyerek yerinden kalktığında sevinçle doğruldun.
"O zaman sizi çok az bekletsem sorun olur mu Majesteleri?" Utanarak sabahlığını işaret ettiğinde Yifan gözlerini kaçırdı.
"Hayır. Kapıda bekliyorum seni." Kafanla onaylayıp selam verdin. Yifan hızlıca odadan çıktığında koştura koştura saraya geldiğinde içindeki her şey ile sana tahsis edilen giysi odasına geçtin. Bugün'ün eğlenceli olmasını umuyordun.
***
Saraydan dışarı çıktığınız da derin bir nefes aldın. Yine gergin bir kahvaltı geçirmiştiniz. Kraliçenin iğneli lafları sinirini bozmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon¹ (Wu YiFan OC)
FanfictionWu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve içindeki Ejderha yenilmesi zor güçteydi. Ve bu Ejderha'nın kendi Anka Kuşunu seçmesi gerekiyordu. Fakat olmaması gereken bir şey oldu. Ejderha bir Nihil'i seçti. Yani seni. Wu YiFan x Sen. -Yaza...