"Yifan?" Kafasını boyun girintine yerleştirmiş ve kollarını beline dolamış olan eşine seslendiğinde isyankâr bir homurdanma işittin.
"Hıı?" Kollarını sana daha sıkı dolayıp seni kendine çektiğinde bıkkınca derin bir nefes aldın. Yine yataktan çıkmak istemeyeceği sabahlardan birini yaşayacak gibi duruyordunuz.
"Neden Kral olduğunu bu kadar çabuk unutuyorsun?" Elini onun saçlarına atıp okşamaya başladığında Yifan derin bir nefes alıp kafasını boyun girintine iyice yerleştirdi.
"Kral olan kim? Kim Kral?" Uykudan yeni uyanmış sesiyle konuşurken dudakları boynuna değiyordu.
"Cor Meum... geçen gün yine aynısını yaptın ve biz kuzeninin davetine geç kaldık. Asıl davetli bizken." O boynuna öpücükler kondurmaya başladığında gözlerini yumarak konuştun. JoonMyeon'un sarayındaki ziyafete sırf Yifan'ın yataktan kalkmak istememesi yüzünden geç kalmıştınız.
"Kaç gündür uykusuz çalışıyorum ya zaten Pretiosum." Kulak memenin hemen altına bir öpücük kondurup kollarının altından çıktı ve bu sefer o seni kolları arasına aldı. Kollarını onun beline dolayıp kafanı göğüsüne yasladın.
"Seninle rahat bir şekilde vakit geçirmekten şikayet etmiyorum. Hatta seni çok fazla özlüyorum." İç çekip burnunu saçlarının arasına gömdü ve derin bir iç çekti.
"Bende seni özlüyorum Iunae Lumen. Ikimizde çok meşgulüz. Bugün tatil mi yapsak ne yapsak?" Biraz geri çekilerek sana baktığında kafanı ona doğru çevirdin.
"Sorun olmayacak mı?" Dudaklarını büzerek konuştuğunda Yifan dudaklarına bir öpücük kondurdu.
"Yani Kral ve Kraliçe olabiliriz fakat bizim de bazen böyle şeylere ihtiyacımız var. Hem JongDae bir kaç gündür bunu yapmam için başımın etini yiyor. Bazen yöneten ben miyim o mu belli değil." Kafasını sağa sola sallayarak kederli bir sesle konuştuğunda kıkırdadın.
"Peki o zaman bugün tatil yapalım!"
***
"Al bakalım." Yifan, HaNeul'e kendi etlerinden veridiğinde ufaklık kıkırdayarak kabul etmişti.Kraliyet ailesine ait olan orman evlerinden birindeydiniz ve üçünüz birlikte senin hazırladığın kahvaltıyı mideye indiriyordunuz. HaNeul'u geçen günlerde resmi olarak kraliyet üyesi ilan etmiştiniz. Diğer kraliyet üyelerinin karşı çıkacağını düşünmene rağmen olumsuz hiç bir karşılık almaman seni mutlu etmişti.
"Yemeğimi bitirdikten sonra RiJin unnie beni almaya gelecek değil mi?" HaNeul hevesli bir şekilde sana bakarak konuştuğunda gülümseyerek saçlarını okşadın.
"Gelecek." Ufaklık kıkırdayarak yemeğini yemeğe devam etti. Güçleri üzerinde çalışmak için fazla hevesliydi ve RiJin bugün yalnız vakit geçirmeniz için HaNeul ile çalışabileceklerini söylemişti.
Kahvaltınız bittikten kısa bir süre sonra duyduğunuz kanat ve ötüş sesleri ile RiJin'in geldiğini anlamıştınız. HaNeul koştura koştura dışarı çıktığında Yifan kıkırdarken sen gözlerini deviriyordun.
Bahçeye çıktığınızda HaNeul'un çoktan RiJin'in sırtına yerleştiğini görmüştünüz.
"Unnie'yi fazla yormak yok anlaştık mı?" HaNeul kafasını hevesle sallayıp RiJin'in sırtına iyice yapıştı.
"Ona dikkat et RiJin-ah. Kendini de çok yorma olur mu?" Sadık muhafızının başını okşarken konuştun.
"Emredersiniz Majesteleri." RiJin kafasını eğip seni selamladı ve ardından gökyüzüne yükselip gözden kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon¹ (Wu YiFan OC)
FanficWu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve içindeki Ejderha yenilmesi zor güçteydi. Ve bu Ejderha'nın kendi Anka Kuşunu seçmesi gerekiyordu. Fakat olmaması gereken bir şey oldu. Ejderha bir Nihil'i seçti. Yani seni. Wu YiFan x Sen. -Yaza...