-3 Yıl Sonra-
Ah-Guo; Kararlı Azimli [İsim Çince]***
"Guo hayır!" Oğlunu son anda durdurmaya çalışsan da başarısız olmuş ve kendisini yakmasına engel olamamıştın."Acıyoy!" Ah-Guo kolunu tutarak ağlamaya başlayınca derin bir nefes aldın ve onu kucakladın. Oğlunuz doğalı 3 yıl olmuştu ve ufaklık yaşı gereği gücünü kontrol edemiyordu. Bir Buz Ejderhası olması da işleri oldukça zorlaştırıyordu. Zirâ Buz Ejderhalarının ateşi en tehlikeli olanlarındandı.
"Bebeğim o hareketi yapmaman konusunda anlaşmıştık." Toz perileri ufaklığın kolu ile ilgilenirken sen sakin bir ses tonu ile konuşarak saçlarını okşadın.
"Ama göymek istedim." Ah-Guo, ateşi ve Ejderhası ile yeni yeni bağlantı kurmaya başlasa da oldukça hevesliydi ve bu hevesi size bu sonuçları doğuruyordu.
"Henüz dönüşmedin oğlum. Dönüşmeden önce böyle haraketler yapman çok tehlikeli." Ah-Guo kafasını eğerek derin bir nefes aldığında gülümseyerek saçlarını öptün.
"Babam bana ne şaman öğyetecek?" Ayağı kalkıp oğlunu daha sıkı kucakladın ve saray bahçesinden çıkmaya başladın.
"Zamanı gelince öğreneceksin tatlım." Ah-Guo mızmızlanarak kafasını omzuna yasladığında kıkırdadın.
"Amanın bizim prensimiz uf mu olmuş?" RiJin hemen önünüzde belirdiğinde duraklayıp derin bir nefes aldın.
"Şunu nasıl beceriyorsun hiç anlamıyorum gerçekten." Sitemli bir şekilde söylenir gibi davrandığında muhafızın gülümsedi.
"Meslek sırrı Majesteleri. Kaç asırdır Muhafızınızım alışamadınız mı?" Kıkırdayarak sana baktı ve yürümen için yol verdi. Sen yürümeye devam ederken Ah-Guo kolunu nasıl yaktığını dili döndüğünce anlatmaya çalışıyordu.
"HaNeul dersinden döndü odasında dinleniyor efendim." RiJin, Ah-Guo'nun uzattığı koluna öpücük kondurdu.
"Çok mu yorgun yine?" Endişeli bir şekilde konuştuğunda RiJin seni onayladı.
"Pyrokinezi zor bir dal efendim. Yorulması normal." RiJin doğru söylüyordu. Pyrokinezi yani ateşi yönetmek gerçekten zordu fakat HaNeul için kendini endişelenmekten alamıyordun.
"Ah-Guo'yu yatırabilir misin RiJin? Benim toplantıya katılmam gerek." Oğlunu muhafızına teslim ederken konuştun.
"Elbette Majesteleri. Siz hiç merak etmeyin." RiJin seni kısaca selamladıktan sonra Sarayın koridorunda gözden kayboldu.
***
"Şu adamın karşısında gerim gerim geriliyorum." Yifan derin bir nefes alarak Kral Tacını toplantı masasının üzerine koydu ve tahtında rahat bir pozisyon aldı.
"Bir an adamı yakacaksın zannettim Yifan. Barış anlaşması yapmaya çalışıyoruz burada." Kaşlarını çatarak eşine söylenirken artık bu duruma alışan diğerleri gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.
"Bunun için beni suçlayamazsın Iunae Lumen. Adam tam bir küstah. Barış teklif eden o. Hatta canını kaybedecek olan o fakat kalkıp benden vergi istiyor!"
"Bak o kısımda yakabilmeyi ben de istedim." Chanyeol tahtın yanına gelerek konuştuğunda gözlerini devirerek tahtından kalktın.
"Çocuklarımın yanına gidiyorum ben. Gerçi sizden bir farkları yok ama." Odadan çıktığında Yifan peşine takıldı.
"Bak yine bana laf değdiriyorsun kalbim kırılıyor Pretiosum." Yifan elini senin beline koyarak konuştu.
"Ah-Guo'nun kime benzediğini sormayı bırakmalısın. Aynaya baktığında gayet net görebilirsin." Yifan yürüdüğünüz koridorun kuytu köşesine seni aniden çektiğinde ufak bir çığlık attın.
"Size ne kadar olgun ve büyük bir adam olduğumu göstermemi ister misiniz Majesteleri?" Cor Meum kafasını yana eğerek gülümsedi.
"Ne?" Kaşlarını kaldırarak konuştuğunda eşin kıkırdadı ve dudaklarını senin dudaklarına kenetledi. Kollarını onun boynuna dolayıp ayak uydurmaya çalıştığında Yifan dudaklarının üzerinde gülümsedi. Uzun soluklu bir öpücüğün ardından geri çekilerek alnını alnına yasladı.
"Beni çok kışkırtıyorsun Pretiosum." Kısık bir ses tonu ile konuştuktan sonra kafasını omzuna yasladı.
"Bilinçli olarak yaptığım bir şey değil Yifan. Senin ne yapacağın pek belli olmuyor sadece." Yifan kıkırdayarak omzuna bir öpücük kondurdu.
"Bu konuda oldukça haklısın. Mevzubahis sen olduğunda mantığım bedenimi terk ediyor."
Gülümseyerek ona baktığında Yifan alnına bir öpücük kondurdu.
"Majesteleri." Aniden RiJin'in sesini duyduğunuzda ikiniz de irkilerek ona baktınız. Muhafız gülmemek için boğazını temizledi ve ellerini kavuşturdu.
"Efendim Prenses ve Prens uyandılar. Sizi görmek konusunda ısrar ediyorlar" Yifan derin bir nefes alarak kafasını yukarı kaldırdı.
"Gerçekten taktir edilesi bir yeteneğin var RiJin." Kıkırdayarak elini ağzına kapattın.
"Teşekkürler Majesteleri."
***
"Sonra baba ateşi havada hareket ettirmeyi öğrendim!" HaNeul ellerini birbirine vurarak konuştuğunda Yifan HaNeul'un saçlarına bir öpücük kondurdu."Yeteneklerin günden güne gelişiyor ve ben seninle gurur duyuyorum." Yifan gülümseyerek konuştuğunda Ah-Guo kafasını babasının kolunun altına soktu.
"Ben de öğyenmek istedim baba! Ben de!" Ah-Guo sızlanarak konuştuğunda Yifan derin bir iç çekerek oğlunu dizine oturttu.
"Sen ve Ejderhan daha çok küçüksünüz. Fakat gücünüz oldukça büyük. Zarar görmemeniz için kullanmaman gerekli." Ah-Guo iç çekip babasına yaslandığında sevimliliklerine çığlık atmamak için sen ve HaNeul ellerinizi dudaklarınıza kapattınız.
"Ama öğyeneceğim ve benimle de guyuy duyacakşın değil mi?" Guo gözlerini açarak konuştuğunda Yifan kafasını salladı ve oğlunun saçlarını öptü.
"Guo-ya ablan banyo etti fakat sen banyodan kaçtın. Şimdi sıra sen de lütfen." Sakin bir ses tonu ile konuştuğunda Ah-Guo gözlerini kocaman acarak kaçmaya yeltenmişti ki Yifan'ın kucaklamasıyla bu amacına ulaşamadı.
"Ama iştemiyorum ki!" Ufaklık babasının kollarından güçlükle de olsa kaçtığında hemen yerinden kalkıp alel acele onu yakaladın.
"Olmaz! Vücudun kaşınıyor. Tozun toprağın içindesin zaten bütün gün. Daha fazla kaytaramazsın!" Oğlunu daha sıkı tutarak odanızda küvetin bulunduğu kısma ilerledin. Ah-Guo sana karşı koyamayacağını anladığı için direnmeyi bırakmıştı.
HaNeul'da yardım için sana katıldığında Yifan kafasını girişe yaslayarak ailesini izlemeye başladı.
Asırlar sonra kıymetlisine kavuşmuş olmak hâlâ yüreğini çarptırıyordu. Toy bir oğlanın ilk aşkının heyecanını yaşıyordu hâlâ. Oğlunu neşelendirmeye çalışarak banyo ettiren kadın onun dünyasıydı.
"Her ne olursa olsun, Ejderham seni seçti. Bundan sonra, ben de o da seniniz..."
Benliğini hatırlamadan önce eşi uyurken usulca söyledikleri aklına düşünce gülümsedi. Önceden beri ait olduğu kişi tekrar karşısına çıkınca kim olduğunu bilmese bile yine kendini ona teslim etmişti Yifan.
"Majesteleri! Lütfen şu an bir baba olduğunuzu hatırlayın ve huysuzlaşan oğlumuzu sakinleştirmem için bana yardım edin." Yifan eşinin sesini duyar duymaz olduğu yerden ayrıldı ve ailesinin yanına ilerledi.
"Geldim Pretiosum."
-SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon¹ (Wu YiFan OC)
FanfictionWu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve içindeki Ejderha yenilmesi zor güçteydi. Ve bu Ejderha'nın kendi Anka Kuşunu seçmesi gerekiyordu. Fakat olmaması gereken bir şey oldu. Ejderha bir Nihil'i seçti. Yani seni. Wu YiFan x Sen. -Yaza...