Pretiosum: Kıymetli.
Glacies: Buz.
Kelimeler Latince.***
"Zitao!" Odanda görmüş olduğun uzun bedene seslendin ve aceleci adımlar ile onun yanına gidip kollarını boynuna doladın."Iunae Lumen! Tanrı aşkına seni ne kadar merak ettim haberin var mı?! Chanyeol bir nevi saldırıya uğradığını söylediğin de kanım bedenimden çekildi!" Tao geri çekilip seni şöyle bir süzdü. Iyi olduğuna kanaat getirince tekrar sıkıca sarıldı sana.
"Ben iyiyim Tao. Iyileşmem uzun sürmedi. Annem ve babam nerede?" Zitao derin bir iç çekerek omuzlarını düşürdü.
"Bir kaç gün önce halam yanına çağırdı. Görmek istiyormuş falan. Bende kaçtım. Onun iğnelemelerini duymaya ihtiyacım yok. Annemlere de haber vermedim senin durumunu gitmeleri 2 gün sürerdi zaten." Kafanı sallayıp onu onayladın. Halan çok çatal dilliydi. Lafın nereden geldiğini kestiremiyordun.
Odanın kapısı çalınınca RiJin senden izin istercesine sana baktı. Kafanı onaylar bir şekilde salladığında kapıyı açtı. Abin Chanyeol yorgun bir şekilde kapıda göründü.
"Ayaklı afrodizyak da geldi." Zitao kıkırdayarak konuştuğunda RiJin kendine engel olamayıp kıkırdamıştı sen ise gülümsüyordun. Chanyeol cin çarpmış gibi yanındaki kıza döndü.
"Uyanmışsın." Chanyeol bitkin bir şekilde konuşurken sen duyduğun şey ile kaşlarını çattın RiJin'e ne olmuştu ki?
"Uyandım efendim." RiJin kafasını sallarken konuştu.
"Iyisin değil mi?" Chanyeol kapının kapanması için kenara çekildi.
"Iyiyim efendim." RiJin kafasını onaylarcasına salladığında Chanyeol kafasını salladı ve sana doğru gelip kollarını sana doladı.
"Yifan hemen seni alıp odanıza kapatmasaydı rahat bir uyku çekebilirdim."
"Bana ne demeli?! Iki gündür yemek yemedim ben!" Zitao isyan edercesine konuştuğunda sen kıkırdayıp abinin kollarına daha çok sokuldun.
Chanyeol ise gözlerini devirip Tao'ya hafif bir tekme attı.
"Sen sus kemirgen."
***
Yifan, JoonMyeon'un ona anlattıklarından sonra hayrete düşmüş bir şekilde oturduğu sandalyeden kalktı."Cor Meum'un kalbi buz mu tutuyor?" Tekrar teyit etmek ister gibi kuzenine sordu. JoonMyeon kederli bir şekilde iç çekti.
"Dün suyun derinliklerine daldığımda gördüm. Babamın defterinde yazana göre Cor Meum en son kıymetlisi öldüğünde bu hale gelmiş." JoonMyeon oldukça endişeli bir ses tonu ile konuşmuştu.
"Yani Cor Meum şu an savunmasız." Yifan saçlarını karıştırarak konuştu. Durum ciddiydi. Gerçekten ciddiydi.
"Aynen öyle. Ve durduk yere buz tutmuş olamaz. *Glacies geliyor olabilir Yifan. Kıymetli öldükten hemen sonra saldırı yapan bir ülke bu. Cor Meum tekrar zayıf düşmüşken Glacies öylece durmayacaktır."
Yifan düşünceli bir şekilde kafasını salladı. Uzun yıllardır bu topraklarda savaş olmuyordu. Cor Meum'un varlığı diğer ülkeleri korkuturdu. Cor Meum hafife alınacak bir ülke ruhu değildi. Fakat şimdi ne olmuştu da kalbi buza dönmüştü?
"Kralla konuşalım. Cor Meum'un neden bu hale geldiğini bulmalıyız. Ardından her ihtimale karşı orduyu sessizce hazırlamaya başlayalım. Savaş kapıya dayanmak üzereyse hazır olmalıyız."
***
"Ne demek benimle bağlısın?" Şaşkınlıkla karşındaki kıza baktın. RiJin mahçup bir gülümseme ile sana bakıyordu."Ruhsal olarak bağlıyız Majesteleri. Hissetmeme izinim olan duygularınızı hissediyorum." RiJin konuşurken senin gözlerin şaşkınlıktan kocaman olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon¹ (Wu YiFan OC)
FanficWu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve içindeki Ejderha yenilmesi zor güçteydi. Ve bu Ejderha'nın kendi Anka Kuşunu seçmesi gerekiyordu. Fakat olmaması gereken bir şey oldu. Ejderha bir Nihil'i seçti. Yani seni. Wu YiFan x Sen. -Yaza...