-Özel Bölüm 1-
Baş Başa Vakit Geçirmek.
Yasal Uyarı: Sonda üstü kapalı yazılmış olsa da Fanfinifinfonseksidon var ehe.
***
"Kraliçem, bakın milyonuncu kez yalvarıyorum. Lütfen birlikte baş başa vakit geçirelim." Bileğinden tutup elini yanağına koyan eşine baktın. Dediği gibi 1 haftadır sürekli bu konuyu açıyor ve adeta sana yalvarıyordu. Bu konuda gerçekten oldukça istekli davranıyordu.
"Çocuklar ve işler ne olacak?" Tedirgin bir ses tonu ile konuştuğunda Yifan iç çekti. Senin çekimser olduğun asıl konu buydu işte. Devlet işleri değil de çocuklar aklını çok kurcalıyordu. Ah-Guo hâlâ güçlerine adapte olamamıştı. HaeNeul ise gücünde farklı bir evreye ulaştığı için oldukça zorlanıyordu.
"Kraliçem, Işığım, Sevgilim, Pretiosum, Iunae Lumenim yine milyonuncu kez söylüyorum ki saray insan kaynıyor. Ailemiz başta olmak üzere çocuklar ile ilgilenecek tonla insan var. Zaten RiJin çocukları kimsenin eline bırakmaz biliyorsun. Devlet işleri ile de Jongdae ilgilenebilir. Zaten attığımız her adımda ona danışıyoruz. Onun için zor olmayacaktır."
Gözlerinin içine hevesle ve umutla bakan eşine baktın. Bunu oldukça istiyor olmalıydı. Haklıydı da gerçekten son bir kaç aydır soluksuz çalışıyordunuz. Ikiniz de oldukça yorgundunuz.
"Pekâlâ sen nasıl istersen öyle olsun." Gülümseyerek konuştuğunda Yifan kocaman gülümseyip dudaklarına peş peşe öpücükler bıraktı. Kıkırdayarak geri çekildiğinde Yifan uzandığınız yataktan kalkıp koştura koştura odanızdan çıktı.
"Yifan nereye?!" Açık kalan kapıdan eşine bağırdığında Yifan'ın yankılı bir şekilde gelen sesini işittin.
"Hazırlıkları yapmaya aşkım!"
***
"İşte konaklayacağımız yer burası sevgilim." Yifan nehrin kıyısındaki evi işaret ettiğinde gülümseyerek ona baktın."Kraliyet mülkü mü?" Meraklı bir tonda konuştuğunda Yifan sana dönüp sırıttı.
"Zamanında JiYong çok beğenerek almıştı. Onun özel mülkü fakat bilirsin kardeşimin malı benim malım. Yani Kraliyet mülkü diyebiliriz." Kıkırdayarak kafanı sağa sola salladın. Yifan bazen gerçekten oldukça arsız oluyordu. Evin avlusuna geldiğinizde Yifan pelerinindeki anahtarı çıkardı ve kapıyı açıp içeri girmeni bekledi. Daha sonra sizi eve getiren at arabasına geri dönüp eşyalarınızı aldı ve arabacıya 2 gece sonra sabah geri gelmesini söyledi.
Sen de bu sırada evin oldukça geniş olan salonuna ulaşmıştın. Pelerinini çıkarıp uygun bir yere bıraktın. Hâlâ açık olan kapıdan giren eşini gördüğün de elindeki çantalardan kendine ait olanı alıp onun gösterdiği odaya bıraktın.
"Ev soğuk mu aşkım? Şömineleri yakayım mı?" Yifan kollarını beline dolayıp boynuna ıslak bir öpücük kondurmadan önce konuştu.
Kıkırdayarak ona sokuldun. Aslında ev biraz ısınsa iyi olurdu. Ellerin biraz üşümüştü.
"Yaksak iyi olur. Zaten yemek için de kullanacağız." Yifan mırıldanıp seni onayladı ve ardından salondaki şömineyi yakmak üzere kollarını belinden çekti. Şöminenin yanında duran odunları düzgün bir şekilde dizdikten sonra sol elinde yarattığı ateş yardımıyla şömineyi yakmıştı. Elini şöyle bir silkeleyip tekrar yanına geldi ve ardından kollarını tekrar beline dolayıp seni kendine çekti.
"Önce yemek mi yesem? Yoksa seninle mi ilgilensem? Zirâ bu aciz bedenim seni oldukça özledi." Gülümseyip dudaklarına eğilen eşine kısaca karşılık verdikten sonra gülümseyerek geri çekildin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon¹ (Wu YiFan OC)
FanfictionWu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve içindeki Ejderha yenilmesi zor güçteydi. Ve bu Ejderha'nın kendi Anka Kuşunu seçmesi gerekiyordu. Fakat olmaması gereken bir şey oldu. Ejderha bir Nihil'i seçti. Yani seni. Wu YiFan x Sen. -Yaza...