İsterim ki senden, isterim ki...
Yılgınlıkta inanç, zulme karşı direnç olasın.
Parmağını üzerinde okşarcasına gezdirdiği satırları bir yandan gözleriyle takip ederken, diğer yandan yüzünde, sanki başında kavak yelleri esiyormuş ve kendisi şimdi o rüzgârla kendinden geçiyormuş gibi sarhoş bir gülümseyişle, belli belirsiz bir hayali zihninde bir canlandırıp bir yitiriyordu Beren. O hayali canlandırış anı, onda, önündeki bu şiir gerçeğin değil, tatlı bir düşün parçası olabilirmiş hissi uyandırıyordu. Sanki bu yüzdendi gerçekliğine kendisini inandırmak ister gibi kâğıda dokunup durması. Henüz söylememiş olduğum söz... Dün akşamdan beri, Suat'ın o sözü söylediği anı kafasında tasarlayıp durmuş ve hatta bundan dolayı gece uykuya geçmekte bile zorlanmıştı.
"Beren, hadi artık..." Ayla'nın sesiyle irkilerek doğruldu yaslandığı masadan. Defterin kapağı, arasına koyduğu şiiri Ayla'nın görmesine mani oluyordu. Kız şimdi habersizce önündeki defterin sayfalarını çeviriyor, Beren'e, "Ödevin tamamını ben yaptım, sen öylece bakıyorsun," diye söyleniyordu. Şimdi aradığı sayfayı bulmuş, süratli hışırtılara bir son vermişti. Defteri Beren'in önüne sürerken söylendi, "İyice aptal oldun yani... Şimdiden dersleri ihmal etmeye başladın ya, aferin! Sırf birkaç saat geçirdiniz diye böyle Leyla olduysan, işimiz var seninle." Beren'in yüzündeki o kaygısız tebessüm kızın sinirini bozuyordu. "Ay Allah aşkına ciddiye al beni Beren. Sınavlar yaklaşıyor ya hani. Sonra bir de üniversite sınavı falan... Hatırlatayım da..."
"Ne var yahu?" dedi Beren tüm bu söylenmeleri üstüne alınmazmış gibi omuz silkerken. "Sen de Engin'le görüşüyorsun, ben bir şey diyor muyum?"
"Ne diyebilirsin ki, ben senin gibi avare mi oldum iki günde?" Lafının bittiği yerde şöyle bir an durup düşündü. Sahi... Bunca zamandır Engin'le görüşüyordu da, neden avare olmamıştı? Avare dediyse, Beren'de gördüğü gibi dalgın bir mutluluk hâli işte... "Sahi, Beren..." dedi biraz şaşkın." Ben neden senin gibi olmadım? Neden düşünüp durmuyorum?"
Usulca dudak bükerken Beren de aynı şeyi merak etmişti. Aşk gurusu filan olduğundan değildi tabii ama... İçine kök salmakta olan o duyguyu biraz tanıyor; sanki tüm mutluluklarının bağlı olduğu, onun gitmesi halinde geriye mutlu olma ihtimali kalmayacakmış gibi hissettiren bu şeyin adını koymaktan biraz imtina ediyor olsa da, en azından bunun, insanı diğerini düşünmekten alıkoyamayan bir güç olduğunu biliyordu.
"Neyse yahu," diyerek dikkatini dağıttı Ayla. "Kara kara düşün diye sormadım. Gevezeliği bırakalım da şu ödevi geçir. Sonra birer kahve içeriz."
Beren bıkkınlıkla oflarken kendi defterini açmıştı. Şiiri katlayıp çantasına koyacakken Ayla durdurdu onu. "Dur dur dur." Elini yakaladı kızın. "O ne? Ver bakayım." Ne olduğunu sezmiş olmasa böyle merakla atılmazdı. Beren kâğıdı tekrar açarken kapının eşiğinden ötesini gözledi, temkinliydi. Zira Ayla'nın ailesi bu sağ-sol meselesinde kendi ailesinden bile tutucuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nereye Uçar Turnalar?
FanfictionNereye uçar turnalar, nereye gider gökyüzü... Alıp kanatlarına umutlarını geçmişin? Sen yıkıldın altında göğün, yandın küçük bir pervane gibi. Ah, küçük bir pervane gibi... Bir 70'ler hikâyesi. Bu hikâyede, gençliğin ilk heyecanlarıyla tasasızca yaş...