İlk ders tarihti.Bartu herzamanki gibi dikkatle dersi dinliyor,Melis tarih dersinin uyumak için İdeal bi bir ders olduğunu düşündüğü için uyuyor, Yiğit elinde bir kağıtla kendince yeni uçaklar tasarlayıp yapıyor, ben ise bu dersi sevmediğimden yapacak birşeyler bulmaya çalışmış, en sonunda telefonumu elime alıp sosyal medyada gezinmeye karar vermiştim. birkaç dakika telefonumla uğraştıktan sonra bir elin at kuyruğu olan saçlarımın ucunu hafifçe tuttuğunu ve beni arkaya doğru çektiğini hissettim. Melis'ı de aynı pozisyonda görünce şaşırmamıştım. Aramızda oturan Bartu dersleri dinlemediğimiz zamanlarda hep aynı şeyi yapardı."Bana bakın saçaklılar dersi dinliyorsunuz çıkışta sözlü yapacağım ona göre." ve o klasik söz. "of Bartuş yaa" dedi Melis saçını çekmeye çalışırken "çok güzel bir rüya görüyordum" " tamam sarışınım akşam olunca da görürsün şimdi dersi dinliyorsunuz kazık sorarım ona göre." dedi Bartu ve ben kinayeli bir sesle "niye Yiğit'e bir şey demiyorsun ama" dedim uçak yapmaya kendini kaptırmış yiğit'e bakarken."kızım" dedi Bartu "şu mala baksana dinledi de anlamaz bu" ve ardından Yiğit'in kafasına küçük bir tokat patlattı.Biz Melis'le sırıtırken Yiğit kafasını kaldırdı ve daha demin yemiş olduğu şapşağı umursamayarak suratındaki alaylı ifadeyle "Ne olmuş aşk böcüğüm yine ne yapmışım ben" dedi pis pis sırıtarak. daha demin yemiş olduğu tokatın hıncını almak için Miray'ı imâ ederek Bartu'yu sinirlendirmeye çalışıyordu ve başarmıştı da. O sırada Bartu bir tane daha patlattı kafasına "Aşk böcüğüm ne lan! Sensin aşk böcüğüm" Yiğit sinir bozucu bir şekilde gülmeye devam ederken biz de küçük kahkahalarimizi gizleyemiyorduk. Bartu birşey demeden sinirli bir surat ifadesiyle dersi dinlemeye devam ediyordu. onun bu hareketi "şu an dersteyiz ve ben bunun bedelini ilk teneffüste fazlasıyla ödeteceğim" hareketiydi. bunu farkeden yiğit de gülmeyi kesip sırasının köşesine pusmuştu. korkuyla beklenen teneffüs zili çaldığında hocanın ağır ağır kapıdan çıkmasını izleyen Bartu, hocanın sınıftan çıkmak için attığı Son adımda yiğit'in uzun saçlarından kavrayarak kafasını geriye doğru yatırdı ve Yiğit'in özenle katlayıp Melis'in renkli kalemlerini bitirene kadar özenle boyadığı uçaklarından birini alıp Yiğit'in ağzına soktu. ardından bir tane daha ve bir tane daha...
Son bir tane uçak kaldığında Yiğit yapmamasını istercesine başını iki yana salladı.çünkü o uçak en çok özendıği ve en sevdiği uçağıydı. gerizekalı bile olsa arkadaşına kıyamayan Bartu "bir daha bana saçma salak laflar edip dana gibi gülecek misin lan?" dedi sinirle Yiğit'e. Yiğit kafasını onaylamaz şekilde hızlıca sallayinca Bartu onu bıraktı. Bartu'nun onu bırakmasıyla ağzındaki artık uçak sayılmayacak olan uçakları hızla tükürdü ve "Allah senin belanı versin lan" dedi sinirle Bartu'ya. ve Bartu kiyamadiğı Son uçağı eline alıp tekrar Yiğit'in kafasını tuttuğunda "tamam tamam vermesin,valla vermesin,nolur vermesin yeter ki sakince bırak onu"dedi.
Bu olaydan sonra uçaklarının başına bir şey gelmesinden korkan yiğit kesinlikle o gün Bartu'ya bulaşmadı ve günü sakin bir şekilde atlattık. çıkış zili çaldığında kitaplarımı çantama tıkıştırırken Bartu'nun sabahki gibi dalgın olduğunu farkettim. her ne kadar dersleri dinlemeye çalışsa ve bize çaktırmamaya çalışsa da düşüncelerinden bir türlü sıyrılamadığını biliyordum."pşşt bizim çete" dedim Bartu, Melis ve Yiğit'e, çantamı koluma takarken. "çoktandır bir ayran masası kurmuyoruz?" dedim sorar gibi. "çoktandır derdimiz yok da ondan kurmuyoruz bitli" dedi Yiğit. ilkokul'dayken bir keresinde bitlenmiştim ve ondan beri bana gıcıklık olsun diye bitli diyordu. zamanla alıştığımdan umursamıyordum hatta artık hoşuma Bile gidiyordu. "Sanırım bugün bir derdimiz var" dedim Bartu' ya bakarken.
Ayran masası; Bartu'nun nadiren de olsa sınavlardan düşük aldığında,Melis'in fotoğraflarına az beğeni geldiğinde,benim en sevdiğim kitap karakteri öldüğünde, yiğit'in araba oyunlarında canları bittiğinde kurduğumuz sofraydı. evet bu kadar basit şeylere ayran masası kurardık. çünkü bizim daha büyük dertlerimiz olmazdı .ama bu farklıydı. şu anki derdimiz öbürlerine nazaran daha büyük olduğundan ayran masasının alâsını kurmuştuk.Hatta yiğit telefonuna ibrahim Tatlises ve Dilber Ay'ın şarkılarından oluşan bir müzik listesi bile yapmıştı.
Ayran masasını Bartu'nun annesi ve babası iş seyehatinde oldukları için Bartu'nun evinde kurmuştuk. sofrada tam 5 sürahi ayran, çekirdek, bir koca tabak dolusu cips,soslu mısır, leblebi, çubuk kraker ve salatalık vardı. evet ayranla bu yiyecekleri yiyecek kadar midesizdik ama.. salatalık?
Bartu benden önce davranarak "bu hıyarlar ne alaka lan?" dedi " ne yapayım abi ya dolapta gördüm canım çekti aldım getirdim ben de" dedi Yiğit. Bartu herzamanki Yiğit'i bildiğinden gözünü devirmekle yetindi. Melis ayranları kadehlerimize doldururken, ben de iştahla salatalık yiyen yiğit'ı izliyordum. onun o iştahını görünce dayanamadım ve ben de bir tane aldım.
İkimiz hunharca salatalık yerken Bartu şaşkınlıkla bana bakarken Melis sadece sırıtarak bakıyordu. benim ona katılmama memnun olan Yiğit ise hızını alamamış elindeki salatalığı ayranına batırırarak yemişti ve Melis'le biz bu sefer kahkahalarla gülerken Bartu " biz niye bunu getirdik ki lan yanımızda.En Son ayran masası kurduğumuzda Leblebiyi çatalla yemeye çalışmıştı bu şebek."
sonunda yiğit bizi daha fazla güldürmeyi bırakıp "Gün keder günüdür" adlı müzik listesinden bir şarkı açıp kıvama gelmemizi sağlamıştı.
Dördüncü sürahi bittiğinde Melis; " yeter ulan" dedi masadan kalkarak. "Ben Bartuşumun bir kız yüzünden ayran maslarında sürünmesine dayanamam" üçümüzün de ona dikmiş olduğumuz dikkatli bakışlarımızdan güç almış olmalı ki çenesini hafifçe diklestirerek
"O kızı ne yapıp ne edip alıyoruz " dedi. ellerini yumruk yapıp bize doğru uzatırken "Benimle misiniz?" dedi.
"seninleyiz sarışınım."dedim yumruğumu uzatırken.
"seninleyiz Sarışınım."dedi Yiğit de yumruğunu uzatarak.
"seninleyiz sarışınım." dedi Bartu da yumruğunu uzatarak.
Ve Son sürahiyi kadehlerimize boşaltarak ayranlarımızı bir dikişte bitirdik..Yorumlarınızı bekliyorum:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.ÇETE
Teen FictionBakmayın böyle kara bir kitap olduğuna, karanlık durduğuna. Okuyup okuyabileceğiniz en samimi kitaplardan biri olduğuna bahse girebilirim. Kendim gibi karakterlerim Uğraşsam da çok da korkutucu olmayan tiplerim var. Her ne kadar karanlık bir ortam o...