Bölüm 20

5.6K 320 81
                                    


Melis'den;

Sinan'ın mesajı üzerine okulun arka tarafına gidiyordum. Niye gidiyordum bilmiyorum. sanırım merakımdandı.

Beni yanına kadar çağırarak egosunu tatmin etmişti kesin. Gerçi ben de gelebilirim dedi. Egosunu böyle şeylerle beslediğini sanmıyordum.

Sinan'ın yanına vardığımda sigara içiyordu.

O kadar keskin bir kokusu vardı ki şu lanet şeyin gelir gelmez Boğazımı yakmıştı.

Ben bir kaç kez öksürünce bana baktı ve elindeki daha yeni yaktığı belli olan sigrayı yere atıp ayağıyla ezdi.

"ne oldu? Niye çağırdın beni?"

"Yakından da çok güzelmişsin sen. Farketmemiştim hiç."

"Ne saçmalıyorsun?"

"Uzaktan izliyordum seni yarım saattir falan. Uzaktan güzel görünüyordun da. Yakından daha güzelmişsin."

Gözlerimi devirdim.

"Ne söyleyeceksen söyle arkadaşlarım bekliyor."

Durdu biraz. Düşündü.

"Aslında bir şey söylemeyecektim."

"İyi misin sen? Niye çağırdın o zaman buraya kadar?"

"Bilmem. Konuşuruz belki diye."

"Amacın ne senin? Dalga geçiyorsun benimle. Sana insanlık da yaramıyor.
Eğlenceli mi bari?"

"Hayır hayır." Dedi hızlıca.

"Ben sadece sandığım gibi gıcık ve itici bir kız olmadığını anladım ve konuşmak istedim. Yani kantinde bana yardım ettin teşekkür ederim."

"Zaten teşekkür etmiştin. Tekrar etmene gerek yok. Ayrıca sana özel bir şey olmadığını çıkarabilmişsindir sanırım, kim olsa aynı şeyi yapardım ve kim olsa benim yerimde o da aynı şeyi yapardı. "

"Biliyorum. Ama ben belki buzları eritiriz diye düşünmüştüm."

Bana yukardan ümitli bir şekilde bakıyordu. Yukardan bakmasının sebebi ise boyuydu. Basketbolculardı tabi bunlar elektrik direği gibi olmaları normaldi.

Gözlerinin rengi açık kahveydi ama kirpikleri siyahtı. Ve kirpikleri baya kıvrışıktı. Gözleri çok güzel duruyordu.

"Gözlerin çok güzel."

İçimden geçen cümleyi Sinan bana söyleyince bir an zihnimi okudu sanıp afalladım.

"B-ben gidiyorum. Beni bekliyorlar."

Arkamı dönüp gitmek için haraket ettiğimde hafifçe kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi.

"Buzları eriteceğiz Melis hanım."

"Sen evde mi unuttun bugün?"

"Neyi?"

"Egonu diyorum evde mi unuttun?"

Başını yere eğdi ve gülümseyerek tekrar kaldırdı başını.

Geri ciddileştiğinde cevap verdi.

"Tek sorun egom mu? Yani o olmasa buzlar erir mi?"

"Gidiyorum ben. Mesaj falan da atma. Benim telefonum ortalıkta geziyor. Tek gören ben olmuyorum mesajları yani."

"O zaman," dedi bana biraz daha yaklaşıp gülümseyerek

"Telefonunu yanından ayırma Buzlar kraliçesi." Deyip göz kırptı.

K.ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin