"O ne biçim sınavdı lan. Dünyadaki sınavımız buysa ben ahiret sınavını düşünemiyorum. Türkçe değildi bir kere ya. Aynı bir şeye gülmekten gözlerin yaşarır da klavyeyi görmeden ramdom atarsın da harf rakam karışık yazarsın ya onun gibiydi.
CH4NH2OH2SO4 falan nedir ya? Utanmasam kağıdın en son alt köşesindeki 'başarılar..' yazısının altına "SJSJSSJSJSJS" yazacaktım."Tahmin edilebildiği üzere kimya sınavından çıkmış durum değerlendirmesi yapıyorduk. Düşüncelerini belirten Yiğit'in son söylediğinden sonra inanamaz gibi bakıp Yiğit'e döndüm.
"Bir dakika, sen utanmazsın ki. Bu da demek oluyor ki cidden öyle birşey yaptın."
"Kız bitlirellam seni bunun için seviyorum. Beni çok iyi tanıyorsun. Yazdım vallahi."
Bartu Yiğit'in kafasına küçük bir şaplak atıp güldü.
"İşin gücün avaralık."
"Marulumsu aynı zamanda sığırımsı Yiğit'in dediği kadar vardı desem yeridir. Ama zor değildi sadece çok fazla formül vardı. "
Melis de yorumunu belirtirken aynı zamanda koridorda yürüyorduk. Ben sınav hakkında kesin bir görüşümü bildirmemekle birlikte çantamı tek omzuma takmış dağılmış topuzumla 'yıkılmadım ama ayakta da değilim' pozumu vererek yürüyordum. Sınav zorlamıştı. Bu dersten oldum olası nefret ederdim. Çünkü çok kafam basmıyordu Kimya'ya. 40 dakikalık sınav sürecinin 15 dakikası kendi imkanlarımla bir şeyler yapmaya çalışmış, 10 dakikası sağdan soldan kopya çekmeye çalışmış ama başaramamamış geriye kalan son 15 dakikada ise kenarlara köşelere belki hoca birkaç puan verir umuduyla ne biliyorsam karalama challenge yapmıştım.
"Ezel hanım!"
Aniden Bartu'nun bana seslenmesiyle irkildim. Dalgınlıktan olsa gerekti.
"Hımm."
"Sizi pek bir hırpalanmış gördüm. Sesin soluğun çıkmıyor."
"Aman Bartuşum. Ne halt yedim bilmiyorum. 20 alsam da şaşırmam 80 alsam da."
"Bir dakika, ben de bunun ne demek olduğunu biliyorum." Dedi Yiğit bilmiş bir edayla beni taklit ederek.
"Bu kız böyle diyorsa kesin yüksek alacak."
Ben tepki verecek gücü bulamazken bayadır ortalıkta gözükmeyen iç sesim Müberra Yiğit'in lafından sonra güzel bir kahkaha attı.
Ben ise o kadar uykusuzdum ki kendi iç sesimle çelişiyordum. Tek derdim sınıfa gidip sıramla olan aşk hayatıma devam etmekti. Kafamı bir kere koysam 1 2 ders geri kaldırmayacağım kesindi.
Gereksiz yere fazla büyük olan okulun fazla uzun koridorunda yürümeye devam ederken Yiğit Melis'in saçıyla uğraşmış Melis onu Bartu'ya şikayet etmiş ve Bartu da Yiğit'e ceza olsun diye Melis'in çantasını ona taşıtmıştı. Melis ve Bartu biz fazla yaylanarak yürüdüğümüzden yine önümüze geçmişlerdi. Ben aşırı uykusuzluk ve kimya sınavından halliceydim. Yiğit'in de benden bir farkı yok gibiydi. Kendi çantasının yanında Melisinkini de taşıması onu hayli yormuş gibi görünüyordu.
"Bu kız bu çantanın içine ne koyuyor ben anlamıyorum."
Yiğit öndeki Melis'e sesini duyurmamaya dikkat ederek söyleniyordu. Çünkü olası bir duyma anında Yiğit'e aralıksız 10 dakika çemkirebilirdi. Yiğit bu ihtimali göze almak istemiyordu sanırım.
![](https://img.wattpad.com/cover/121104876-288-k303305.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K.ÇETE
Teen FictionBakmayın böyle kara bir kitap olduğuna, karanlık durduğuna. Okuyup okuyabileceğiniz en samimi kitaplardan biri olduğuna bahse girebilirim. Kendim gibi karakterlerim Uğraşsam da çok da korkutucu olmayan tiplerim var. Her ne kadar karanlık bir ortam o...