2. Bölüm - 14

4K 272 50
                                    

Kapının ardından kalkıp gözlerimi sildim. Delikten bakıp anonimin gittiğinden emin olduktan sonra içeri girdim. Telefonumu elime alıp Caner'in numarasını tuşladım ve açmasını bekledim. 

"Efendim canımsu?" 

İstemsiz güldüm. "Hayırdır? Sende artık Su'lu konuşmaya başlamışsın Canersu?"

"Ay sorma yavrum ya!" diye ağıt yaktıktan sonra devam etti. "Neden aradın canımsu?"

"Çıkalım bir yerlerde gezelim tozalım diyecektim tatlımsu."

"Alışverişe gidecek miyiz?" diye sordu temkinli bir şekilde. 

"Babam para vermiyor ki gidelim anasını satayım."

"Koray amcanın canını yerim! Aslan amcam be!" 

"Ay Caner tantana yapma, kalk gidelim bir yerlere yoksa ben burada öleceğim. Ay bak fenalıklar geliyor bana." 

"ÜŞeniyorum," telefondan hışırtı sesleri geldi, sonra tekrar konuştu. "Vazgeçtim kanka hemen geliyorum! Annem biran temizlik yaptırmaya çalıştı! Topuklarımı götüme vura vura geliyorum bekle beni!"

Gülerek telefonu kapattım. Caner 20 dakika içerisinde burada olurdu. Odaya geçip gardırobu araladım ve içinden giyecek bir şeyler çıkardım. Onları giydikten sonra gözlerime gözlüklerimi takıp, saçlarımı açık bıraktım. Gerekli olacak şeyleri küçük siyah çantama aldıktan sonra oturma odasına geçip telefonumu elime aldım.

Babamın numarasını bulup aradım. Dışarı çıktığıma dair haber versem iyi olurdu. "Efendim Yaren?" diyerek telefonu açtı.

"Baba ben Caner ile dışarı çıkacağım. Haberin olsun diye arayayım dedim."

"İyi yapmışsın tatlım," dedi, "çık gez." 

"Peki, görüşürüz. Öptüm." Cevap vermeden telefonu kapattığında kendi kendime söylenip durdum. Beklemek sıkıcıydı. Bu yüzden evden çıkıp aşağı indim. Caner için temizlik söz konusu olduğunda gerçekten koşarak geleceğini biliyordum. Caner ne kadar tuhaf bir arkadaş olsa bile kazandığım en güzel şeylerden birisiydi.

Hafif tebessüm edip kulaklığımı telefonuma taktım ve kısık sesli bir müzik açtım. Telefonu elimden bırakacağım sırada mesaj geldi. Kalbim göğüs kafesimi delecekmiş gibi olduğunda başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Apartmanın duvarına yasladım mesajı açtım.

D: Ben galiba dayanamıyorum artık

Ardından bir bildirim daha.

D: Ben sana daha fazla uzak kalamam

D: En geç yarın güzelim

D: En geç yarın artık kim olduğumu öğreneceksin

Heyecanla bir kez daha kasılan kalbim yüzünden yüzümü buruşturdum. Ardından parmaklarımı klavyede dolaştırdım.

B: Senin kim olduğunu zaten bilmiyor muyum bisikletli çocuk

B: Yıllarca arayıp ulaşamadığım değil misin

B: Sen daha kimsin anonim

B: Sen daha ne olabilirsin

D: Ben sana bunları yaşatmak istemezdim

D: Cesaret edemedim

D: Olacaklardan dolayı bana çok kızma olur mu

D: Ben korktum sadece

D: Neyden korktuğumu bilsen

D: Keşke söyleyebilsem

B: En geç yarın anonim

B: Seni zorlamak istemiyorum ama 

B: Artık meraktan sıkılmaya başladım

B: Lütfen artık seni bana ver

B: Lütfen

B: Kim olduğunu öğrenmeme izin ver

D: Evinin anahtarını posta kutusuna bırak

D: Gece geleceğim

****

Ve geldi de...

Caner ile o kadar gezmekten yorulduğum için duş alıp kendimi yatağa attığımda nedensiz bir sevinç ve heyecan içinde onu bekliyordum. Ters bir şey olmasından çok korkuyordum ama her şeye kendimi hazırlamıştım. Sonra kapının açılma sesi geldi.

Nefesimi sakince verip yataktan kalktım ve saçlarımı geriye atıp odadan çıktım. Kapının önündeki karanlık gölgeyi görebiliyordum. Koridorun ışığını açıp ona doğru ilerlemeye devam ettim. Geçen sen saniye boğazımda bir düğüm oluştururken beynim sanki bana kötü şeyler hissedeceğim konusunda alarm veriyordu.

Buna rağmen ilerledim.

Tam önünde durdum. Yere doğru baktığı için yüzünü hala seçemiyordum. Şuan tamamen kendisi olarak karşımdaydı. Bir yandan anonim devrinin kapanacağını bilmek mutsuzluk verse de merak duygum ağır basıyor, onu adeta ringde yere seriyordu.

"Fırat?" diye sorarcasına konuştum onay almak istercesine. Başını usulca salladı. Titreyen elimi yavaşça yukarı çıkararak sakallarının çevrelediği çenesine çıkardım. Elimin altında titredi. Gözünden düşen yaş elimin üstüne süzülürken benimde gözlerimin doldu.

Bu anın bu kadar zor olacağını tahmin edememiştim.

"Git haydi." diye fısıldadım. "Hazır olduğunda gel."

"Hazırım." dedi. Sesi... Hayır yalnızca benzerlikti. 

Fenomenin sesiyle aynıydı.

Benzerdi.

Aniden yüzünü kaldırıp görüntüsüyle kendimi baş başa bıraktım.

Siktir.

Bunun doğru olma ihtimali yüzde kaçtı ki?

Kızarık gözleriyle karşımda duran adam gerçekten o muydu. Bisikletli çocuk yıllar sonra sevdiğim adam olarak karşıma mı çıkmıştı?

Kalbimin çarpmasının hızlandığını hissettiğim dakikalarda beynimden geçen tek bir cümle vardı.

Anonim, fenomendi.

Ben yere düşerken gördüğüm son şey Fırat'ın montunun cebinden düşen gül oldu.

(Çok geç kaldım biliyorum. Özür dilerim. Yorumlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ederim.)




FENOMEN - anonimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin