2. Bölüm - 17

1.1K 57 26
                                    

(Bu aralar medyadaki şarkı dışında dinlediğim şarkı yok bulunmaktadır slşfmdşlsgömvsşdl. Hepinizi öpüyorumm <3)

Babam yanımıza doğru kaşlarını çatmış yürüyorken, Açelya ve annesi de çarpıkça sırıtarak onun arkasından geliyorlardı. Babam yanımıza ulaştığında kolumdan tutup beni yanına çekti.

"Bu arkadaşın kim kızım?" diyerek beni kolunun altına altı.

"Eskiden bizim okulda okuyordu, bayadır tanışıyoruz baba. Şu ev meselesi ile ilgili konuşuyorduk."

Babam çatık kaşlarını düzeltti. "Caner ile de tanışıyor musun delikanlı?" dedi Fırat'a ithafen.

Fırat gülümsedi. "Ne yazık ki..."

Babam da Fırat'a gülümsedi ve arkasını dönüp gelen iki kişilik it sürüsüne baktı. Babamı daha çok kendime çekip kollarımı ona sardım. Babam tekrar odağına beni aldı. Saçlarımı öperken, Açelyaya bakıp dil çıkardım. Fırat kıs kıs gülmeye başladı. Açelya ise sırıtıp Fırat'a elini uzattı.

"Merhaba ben Açelya, Yaren'in kız kardeşiyim."

Fırat boğazını temizleyip elini sıktı. "Ben de Fırat Alper. Üvey kardeşsin diye biliyordum?" diye sorarcasına konuştuğunda Açelya kızarıp bozarıp annesinin koluna girdi. İçten içe attığım sevinç çığlıklarımı dışa vurup Fırat'ın boynuna atlamak istiyordum.

Babam Açelya ve annesine dönüp, "Siz alışverişe başlayın. Ben geleceğim." dedi ve onları yanımızdan gönderdi. Babam arkasını döndüğü anda Fırat ile çak beşlik yaptık. Mutluluğumun sebebini anladığında ise alnıma bir fiske atıp babamın peşinden yürümeye devam etti. 

Koşarak onlara yetiştim ve babamın elini tuttum. Babam tuttuğum elini dudaklarına götürerek elime bir öpücük kondurdu. Fırat da babamın diğer tarafına geçti. Babam ona kısa bir bakış attı ve kafeye gelene kadar kimse konuşmadı. 

Üç kişilik masalara oturduk. Garson gelip siparişlerimizi alıp gittikten sonra babam konuştu. "Siz beraber kalmaya mı karar verdiniz şimdi?" diye bir soru attı ortaya.

"Ben daha aileme sormadım ama onların da izin vereceğini düşünüyorum. Tabii Yaren'i ve sizi tanımak isteyecekler sakıncası yoksa." dedi Fırat.

Babam onu onayladı. "Sen kaç yaşındasın oğlum?" dedi babam.

"20 yaşındayım."

Babam sandalyesinde doğruldu. "Üniversite mi okuyorsun?" 

"Evet, Dokuz Eylül'deyim fakat bir yıl dondurdum."

"Ne olmak istiyorsun?"

"İşler güzel giderse, edebiyat öğretmeni olmak istiyorum."

Babam gülümsedi. "Hayırlısı olsun oğlum."  Fırat gülümsedi ve bana baktı. Aynı şekilde ona karşılık verdim. "Hangi takımlısın sen?" diye sordu babam.

"O nasıl soru amcacığım tabiki  yüzümden anlaman gerekti!"

Sonra aynı takım olduklarını öğrendiler ve babam sandalyesini sürüyerek Fırat'ın yanına geldi ve ona kocaman sarıldı. Bu kareye gülümseyerek baktım sadece. Sevdiğim iki adam birbirlerinin sırtına hayvanca vurarak yanaklarından öpüp duruyorlardı.

"Babaaaaaa biraz da bana sarılllll!" Dedim. Babam gülerek kollarını açıp beni bekledi. Hemen yanına koşup kollarının arasına girdim.

Bu mutlu anların sonsuza dek sürmesinden başka bir şey istemiyordum.

-

Babamı ikili it sürüsünün yanına gönderdikten sonra Fırat ile biraz dolaşıp alışveriş merkezine geldik. Gelirken babamın cebime sıkıştırdığı 1000 lira yüzünden bu denli rahattım.

İkinci kata çıkıp biraz etrafı gözledik ve siyahlı bir mağazaya girdik.

Fırat elimi bırakmadan kıyafetlere bakmaya devam etti. Onu şapkaların olduğu bir reyona doğru sürükledim.  İkimiz de kafalarımıza birer şapka geçirip hemen yanımızdaki aynada fotoğraf çekinmeye başladık. 

Güle oynaya bir sürü saçma poz vererek fotoğraf çekindikten sonra ben tam şapkayı almış yerine asacakken Fırat elimden alıp kaşlarını çattı. Ben açıklama beklercesine dik dik suratına bakıyordum. "Kızım senin o saçların değdi buna, bırakır mıyım bunu ben burada?"

Hoşuma gittiği için arkamı dönerek gülmeye başladım. Sonra geri ona dönüp kocaman sarıldım. Onu öpe öpe mağazadan çıktık. Bir sürü yer gezdik. Ben hem ev için, hem de kendim için, bir de onun için çok güzel bir hediye almıştım. 

"Aşkım!" diye seslendim. Yemek yemeye gidiyorduk ve o muhtemelen kurt gibi aç olduğu için bu denli hızlı gidiyordu. Adımları yavaşladı. Poşetleri bir bir yere düşürürken yanına gidip yardım ettim. 

"Hı?" dedi, "Ne dedin?"

Güldüm. "Aşkım dedim." 

Poşetleri tek eline alıp kolumu tuttu. "He sen beni öldüreceksin yeminle." dedi ve boş bulduğu bir masaya oturduk. 

"Ben sana bir hediye aldım." dedim çantamı çıkarıp. 

Derin bir nefes alıp ensesini ovdu ve şapkasını çıkardı. Biraz saçlarını karıştırıp beklentiyle bana baktı.

 Fırat'ın dişleri çok güzeldi ve bembeyazdı.

O yüzden ona yakışır bir hediye almıştım.

Çantamdan onun için aldığım hediyeyi çıkardım.

"Aşkım sen bana taşınacaksın ya," dedim. Sonra aldığım siyah diş fırçasını avcuna bıraktım. "O yüzden bende sana banyomda senin de diş fırçan olsun istedim."

Fırat önce dudaklarını ısırdı, başını yana çevirdi. Sonra dişlerini göstererek gülümsedi ve yanıma gelip beni boynumdan öptü. Ortalık yerde yapılacak iş miydi bu?

Sonra yemek yedik.

Fırat ile geçirdiğim her saniye birbirinden güzeldi sanki.

-

Eve geldiğimde güzelce duşumu alıp saçımı topuz yaptım ve telefonun başına geçtim.

Fırat ile konuşmaya hazırdım.

Y: yİĞİDİM naaaber beya?

Cevap vermesini beklerken yatış moduna geçmiştim.

F: İyidir aşko senden?

Hızlı cevap bir sevgilisi olması ne güzeldi insanın.

Y: Bende iyiyim. Napıyosun?

F: Oturuyorum knksssss.

Y: Bi' foto atar mısııın?

F: Tabikiiiiii!

F: Aşkım birde sana mutlu bir haberim var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

F: Aşkım birde sana mutlu bir haberim var.

F: Hazır mısın?

Y: Çok yakışıklısın evlat. Söyle çabuk.

F: Evlat diyen dillerini yerim.

F: Bizimkilerle konuştum.

F: Sana taşınıyorum.

F: Seni tanımak istiyorlar yiğidim. 

F: En kısa sürede görüşelim aplfjkşlsadnglkdfhng

ALLAH BEEEE!


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 15, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FENOMEN - anonimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin