Sabah uyandığımda gözlerimi ovuşturup yerimden usulca doğruldum. Karşı koltukta uyuyan Fırat'ın yanına geçip saçından öptüm. Mırıldanarak gözlerini açıp, "Yavrum." dedi. Dudaklarımı son derece gerdirerek gülümsedim.
"Hadi geç, benim yatağıma yat. Ben fırından poğaça alıp geleceğim."
Yavaşca doğruldu. "Sen yorulma, ben alayım."
Alnına düşmüs tutamlarını elimle geriye atarak yanağını öptüm. "Sen git yat, ben alırım." Ayağa kalkıp sehpanın üzerine koyduğu cüzdanını aldı. "Param var Fırat." dedim ne yapacağını anladığımda. Bana kısa bir bakış attı ve cüzdanından 50 TL alıp bana uzattı.
"Dün gece dolabına baktım, hiçbir şey yoktu. Gelirken markete uğrayıp bir şeyler alsan olur mu?"
"Beni mahçup ediyorsun." dedim sızlanarak.
"Eğer o çeneni daha fazla konuşmak için kullanırsan emin ol çok pis öperim."
Uzattığı paraya avcumun içine hapsedip onu tekrar öptüm. Çıkışa doğru ilerledim. Vestiyerden ayakkabılarımı alıp dışarı çıktım. Merdivenden yavaş yavaş inip kendimi apartmandan dışarı attım. Oturduğum dairenin camına baktığımda Fırat'ı beni izlediğini gördüm. Beni bekletti. Camı açıp gözden kayboldu ve kısa sürede tekrar belirdi. "Telefonunu atıyorum. Dikkatli tut."
Başımı onaylarcasına sallayıp atmasını bekledim. Telefonum tam açtığım avuçlarımın arasına düşünce onu göğsüme bastırıp birkaç sevgi sözcüğü söyledim. Fırat'a bakıp teşekkür ettikten sonra gülümsemesine gülümseyip yola koyuldum. İlk durağım fırındı. Fırından poğaça ve ekmek alıp markete geçtim. Gerekli sebzeleri ve kahvaltılıkları aldıktan sonra kalan parayla biraz abur cubur aldım.
Kasiyer abla aldıklarımı poşetleyince ona teşekkür edip parayı ödedim. Poşetleri elimle sıkı sıkıya kavrayarak evin yolunu tuttum. Fırat ile ilgili düşünceler beynimi kemiriyordu ama çok mutlu hissediyordum. Olan biten her şeye rağmen birlikteydik.
Ama tek sorun, aramam gereken bir babam vardı.
Poşetleri tek elime alıp telefonumdan babamın numarasını tuşladım. Babam kısa süre sonra telefonu açmış ve hemen meleğim demişti. Babamı çok seviyordum.
"Ne yapıyorsun babam?"
"Kahvaltı ediyorum güzelim sen ne yapıyorsun?"
"Marketten alacağım birkaç şey vardı, onları aldım. Eve dönüyorum."
"Para durumun nasıl? Bittiyse verebilirim."
"Eğer senin içinde uygunsa olur babam."
"Şartlar benim için en kötü seviyede bile olsa seni asla parasız bırakmam."
"Bana benim paraya değil, sana ihtiyacım var. Senin yanımda olmana ihtiyacım var." dedim ağlamaklı sesimle. Onun hep benimle olmasını istiyordum.
"Yaren... Kızım, yapma böyle."
"Tamam baba, konuşmayalım bunları, sen nasıl istersen."
Uzun bir süre iç çekti. "Sana bir teklifim var."
"Söyle baba." Meraklandım.
"İstersen yanına bir ev arkadaşı alabilirsin, Caner gibi mesela."
"İyi de baba, Caner ile bu konuyu kaç kere düşündük biz, annesi ve babası hiç izin vermiyorlar ki..."
"Caner kadar yakın başka arkadaşın yok mu kuzum?"
Aklıma Fırat geldiğinde muzurca gülümsedim. "Aslında var ama benim ona bir sormam lazım."
"Sen beni bilgilendirirsin, kabul ederse tanıştırırsın. Olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN - anonim
Short StoryOkuldan çıkmış, sarı saçlarımı savura savura eve doğru giderken aniden telefonuma gelen bir bildirim sesi değiştirdi tüm hayatımı. Tehlikeli ama bir o kadarda eğlenceli bu sularda yüzmek sanırım yaptığım en deli şeylerden birincisiydi. Bir anonim, ç...