9.Parmak Uçlarındaki Kanatların Sesi

73 8 92
                                    

Multimedya:Аlvina Günev

#Deesmi Onlıfe- влюбился в неё

🕳️

Sessizlik.

Lütfen, var ol.

Ama bazı zamanlar kayıp ol.

Öyle bir kelimesin ki sen. Bazen isteniyorken bazen parmakların çıkıyor, boğuyorsun insanları. Öyle bir var oluyorsun ki bazen, avucuma konan hayali kuş arkadaşımın kanatlarının sesini duyabiliyorum.

Hayalimdeki sesin, tüm sessizliği deşip ortama karışması ve bana kendini duyurması korkunç mu?

"Üşümüyor musun?" Cam açıktı, açık camdan içeri rüzgar doluşuyordu. Bu rüzgar dostumdu. Beni üşümüyordu. Kolum camdan sarkıyorken, başım koluma yaslanmıştı. Parmaklarım hava ile dans ediyordu.

"Eskiden arabada kalorifer bile çalışıyor olsa üşürdüm, ama şimdi... Tepemize kar bile yağsa üşümem. Sen üşüyorsan..." Sözümü kesti.

"Hayır. Sen üşümediğin zamanlar, üşümüyorum." Bu kez camdan dışarı bakmak yerine ona baktım.

"Senin gözlerin üzerimdeyken neden dünyaya geldiğimi bir kez daha hatırlıyorum." Araba gittikçe yavaşlıyordu.

"Neden gelmişsin?"

"Seni mutlu etmek için." Saçlarım uçuşup yüzümü örttü, gözlerimi yumdum.

"Ve neden dünyaya geldiğini mi düşünüyordun? Varlığın kendine yetemiyor mu? Bana yetiyor olması, yeterli değil mi senin için?" Elimi ona uzattım yavaşça. Parmak uçlarımız temas ettiği an kanat sesi duyar gibi oldum.

"Neden arabanda bir kar küresi var?"

"Annemin kar küresinde yaşadığını düşünürüm. Böyle düşünürsem, onu daha yakın hissediyorum." Kar küresinin içine daha özenle baktım bu kez.

"Harika bir çocuk yetiştirmişsiniz, büyüyüp mükemmel bir adam olmuş. Bir kadını ağlattı hemde, ama mutluluktan." Güldü. Evet onun yüzünden gözyaşı dökmüştüm şirketin önünde, ancak mutluluk gözyaşlarıydı. Anlaşılmanın mutluluğuydu. Annesinin nerede olduğunu sormadım, bana kar küresinde olduğunu söylemişti. Bu benim için yeterliydi.

"Özür dilerim." Diye mırıldandım. Araba gideceği yere varmış olmalı ki, durdu.

"Neden?"

"Kar küresindeki insanların da üşüdüğünü söyledim. Annenin de üşüdüğünü düşünmüşsündür." Beyaz köpüklerin hareketi az öncekine nazaran daha sakindi.

"Onun üşüdüğünü düşünmek, yaşadığını hissettirdi. Yaşayanlar üşür, öyle değil mi?" Ben artık üşümüyorum, gittikçe ölüyor muydum? Başımla onayladım.

"Doğru, ölen insanlar üşümez." Önce buz gibi olur bedenleri. Öyle bir üşürler ki, ten renkleri soğuğa yenik düşer ve beyazlaşır. Sonra bir ölü olur o beden, ruhu özgürleşir. Ölü olan beden ise üşümez. Bende öyle bir üşümüştüm ki, belki de artık ölmüştüm ve bedenim artık üşümüyordu. Şu an olmasa bile, zamanı gelince öyle olacağını biliyordum. Önce buz kesecektim, özgürlüğüne ulaşan ruhum balık olacak ve üşümeyeceki. Bedenime soğuk gelen deniz, aksine ruhumu ısıtacaktı.

"Yüzmeyi bilmiyorum." Diye mırıldandım dışarıdaki yemyeşil alana bakarken. Başını ani bir hareketle bana çevirdi.

"Balık olmak istiyor ve yüzme bilmiyor musun?"

Fanustaki Balık✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin