6.Kuzey Kutup Gelinciği

112 12 66
                                    

Multimedya:Nazlı Kayalı&Alvina Günev

#Sasha Sloan-Smiling When I Die

🕳️

Araba mağazanın önünde durduğunda aramızdaki sessizliğin de sonuna gelmiştik. El frenini çekip kapısını açtıktan sonra hiç beklemeden arabadan indi. Oyalanmadan ben de hemen peşi sıra indikten sonra kapıyı kapadım. Biraz uzaklaştığımızda araba kendi kendini kilitlemiş ve benim yüzümde oluşan o şaşkın ifadeyi görmesine izin vermeden hemen toparlandım.

Büyük ve kalabalık mağazaya gelmeyeli epey olmuştu. En son üniversiteye başlamadan önce birkaç kıyafet alışverişi için annemle gelmiştik ve ben, üniversite sondaydım. Nazlı ve Gökhan ile de dışarı çıksak bile çimenliklerde oturur, sohbet ederdik. İhtiyacım varsa internetten almıştım şimdiye kadar.

"Kaybolursam diye..." Bir çocuk gibi davranıyor olabilirdim. Ama ruhum ve düşüncelerimin bir çocuk gibi olduğunu kabul edeli bayağı zaman olmuştu. İnsanlardan korkuyordum. Bakışlarından, yapacaklarından, onlarla yaşamaktan... Barış duraksadı ve başını çevirip bana baktı. Parmaklarım sıkı sıkı montunun ucundan tutuyordu. Başını aşağı eğdi ve montunu tutan parmaklarımı gördü. Elini tutacak ya da kolunu tutacak yakınlığımız yoktu, o yüzden elimi güvendiğim ve sıkı sıkıya tuttuğum monttan söküp almadı. Yeniden yürümeye devam etti.

"Sende çevrede kuzey kutup gelincikleri varmış gibi hissediyorsun, değil mi?" Aklımdan geçen fikri sesli bir şekilde dile getirince gözlerim büyüdü ve ona baktım.

"Sende mi böyle düşünüyorsun?" Bir dükkana girdi ve bana baktı.

"Annem söylemişti bana, insanlar kuzey kutup gelincikleri gibidir demişti." Duraksadı ve biraz doğruldu. Konuşurken farkında olmadan bana eğilmişti.

"Gözlerinde ışık yanıyor gibi." İşaret parmağını kaldırdı. Gülümsedim ve boştaki elimle işaret parmağını tutup indirdim.

"Heyecanlanınca gözlerimin hiç olmadığı kadar neşeli baktığını söyler arkadaşım." O da gülümsedi ve montunun fermuarını açtı. Sıcaklamış olmalıydı. Bunu yaparken koluma çarpıp beni rahatsız etmemeye dikkat etti. Bense hala sıkı sıkıya montun tutunuyordum.

"Neden heyecanlandın peki?" Bakınıyor olduğu montlara göz gezdirirken sorusunu cevapladım.

"Şimdiye kadar benimle aynı fikirde olan biri yoktu. Beni anlayan da... Yalnız olmadığımı düşünmek beni heyecanlandırdı." Askıdaki montlardan birini aldı. Bu mont onun montu ile aynı renkteydi, hatta aynısı bile olabilirdim. Sadece bedeni, benimkine uygundu.

"Sen neden insanları kuzey kutup gelinciklerine benzetiyorsun peki?"

"Sevimli bir suratları var ancak yaptıkları şeyler ürpertici. Görüntülerinden hiç beklenmeyen şeyler yapıyorlar. İnsanlar da öyle. Yapmaz dediğin kim varsa, en kötüsünü yapıyor. Haksız mıyım?" Bir süre sessiz kaldı. Düşünüyor gibiydi. Daha fazla sessiz kalmayıp mırıldandı.

"Gerçekten mantıklı düşünüyorsun. Güzel düşüncelerin var, aklındaki fikirleri her zaman için benimle paylaşmaya ne dersin?" Tam verecekken yanımıza çalışan bir kadın yaklaşmıştı. Bakışları tuhaftı. Muhtemelen küçük bir çocuk gibi Barış'ın montunu tutuyor olmamdan kaynaklıydı.

Fanustaki Balık✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin