4.Kalabalığın İçinde Yalnız Olmak

141 15 65
                                    

Multimedya: Alvina Günev

#Belfa-Late Night Thoughts

🕳️

Evin önüne geldiğimizde Gökhan arabayı durdurmuş ve geriye uzanıp paket yaptırdığımız hamburgerin karton poşetini aldıktan sonra bana uzatmıştı. Orada da yemiştim zaten ama ekstra olarak paket de yaptırmıştı.

"Teşekkürler." Arabanın kapısını açtığımda parmakları bileğimi sardı. Benim buz gibi tenimin aksine onun elleri oldukça sıcaktı.

"Eğer bir şeye ihtiyacın olursa, beni ara. Kendi kendine halletmeye çalıştığını biliyorum ama halledemeyeceğin sorunlar da olur elbet. O zaman tek bir telefonunla burada olacağım. Tamam mı?" Yorgun gülümsememi saklamadım ondan.

"Eğer halledemeyeceğim bir sorun olursa, muhtemelen bunu sen de halledemezsin." Bileğimi bıraktı.

"Mesela halledemediğin bir sorunu söyle bana. Ben de en azından deneyeyim." Makul bir çözümdü. En azından sözlerimde ciddi olduğumu fark ederdi, ona bir örnek verirsem.

Allah'ım... İnsanlar herhangi bir şeye kanıt yokken inansalar olmaz mıydı? Neden her şeyin somutunu arıyordu? Hayal gücü, neden kanıt olarak sayılmıyordu? Hayallerimizin işte bu yüzden gerçekleşmemesi normaldi. Kimse onlara inanmıyordu. Açıkçası bende, bana güvenilmeyen ortamda durmak istemezdim. Keşke suya düşen hayallerle beraber, bende suya düşüp derinliğe karışabilseydim. Beni aralarına alsalar, beni de bir hayal olarak kabul etseler olmaz mıydı?

"Şu bulutların arkasında bir kale var, ben bu dünyaya ait gibi hissetmiyorum. Eğer oraya gidersem daha mutlu yaşayabilirmişim gibi geliyor." İşaret parmağımı doğrulttum ve gittikçe silikleşen gökkuşağını gösterdim.

"Kaledeki yaşayanların hepsi mutluymuş. Gökkuşağını onlar salar, onlar toplarmış. Gökkuşağının başladığı yer orasıymış." Allah'ım, eğer insan kalacaksam o kalede yaşamak istiyorum. Diğer tüm insanlardan uzakta. Kendimi nasıl savunacağımı bilmiyorum. Orada savunmam gerekmez, orada kötü insanlar da yok, kötü bakışlar da.

"Bulutların ardında, bir kale..." Gökhan derin bir nefes alıp verince bakışlarımı ona çevirdim.

"Ben de durup ciddi ciddi dinliyorum. Alay etmenin sırası mı Alvina? Yardım etmeye çalışıyorum." Elimi indirdim. Eğer ona kaleyi gösterseydim, bana inanırdı. Neden düşüncelerime ve sözlerime inanmıyordu öyleyse? Neden görmesi gerekiyordu?

"Yardım etmeye çalıştığın için teşekkür ederim." Hayal kırıklığı yaşamamıştım. Hayallerimi kırmayı sevmezdim. Bana küsüp giderlerse, bu hayat nasıl daha yaşanılır olurdu bilmiyordum. Onlara ihtiyacım vardı.

"Dikkatli sür." Arabadan inip kapıyı kapadım ve eve doğru yürümeye başladım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde o da arabayı sürüp evimin önünden ayrılmıştı. Apartmanın içi dışarıya nazaran daha sıcaktı. Avucumu çoktan terk etmiş kuşumun yaptığı gibi duş alacak sonraysa kendimi yatağa bırakıp bir sonraki güne geçmeyi bekleyecektim. İkinci kattaki daireme ulaştım ve saniyeler içinde kapıyı açıp soğuktan buz kesmiş ayaklarımı ayakkabının içinden çıkarıp parmak uçlarımı kıvırdım. Çoraplarım ıslanmış, ayaklarımın daha fazla üşümesine neden olmuşlardı. Botlarımı ayaklarımla bir köşeye iteleyip ceketimi çıkarttım ve kenara bıraktım. Çantamı da hemen üzerine atınca ıslak çoraplarımı da çıkarmıştım. Elimdeki hamburgerlerin bulunduğu poşeti şimdilik çantamın yanına bıraktım. Duştan sonra acıkır yerdim büyük ihtimal.

Fanustaki Balık✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin