10.BÖLÜM (DÜZENLENDİ)

19.7K 843 65
                                    

**

Savaş'ın o gün kapıyı çarpıp çıkması üzerine 5 gün geçmişti. Duru için bitmek bilmeyen tamı tamına 5 gün Ayça'nın da kendi evine gitmesiyle olaylar daha sıkıcı bir hal almıştı tabi çocuklarında ağzını bıçak açmıyordu ve bazen gece yarılarına kadar gelmeyip sabah biraz onunla vakit geçirip tekrar gidiyorlardı. Savaş'ın nerede ve ne yaptığını bilmemek Duruyu daha sinirli ve agresif yapıyordu ama o bunu bir şekilde bastırmaya çalışıyordu tabi ne kadar başaralı olduğu tam bir muammaydı. Duru Savaşı düşünmeye başlayınca tekrar sinirlendiğini fark ederek kendi kendine "Allah bilir hangi kızla gününü gün ediyordur öküz tabi beni eve kapattı kendi o mekan senin bu mekan benim gezip dolaşıyor" derken Ece'nin ağlamasıyla söylenmeyi bırakarak öğle uykusundan uyanan Eceyi almak için üst kata çıktı hemen artık kızı olarak kabullendiği Eceyi kucağına alarak salona indi. Gül ile Ayşe yan komşularına gittiği için Duru üçlü koltuğa oturarak televizyonu açtı. Ece Duru'nun kucağına uzanarak kafasını tam Duru'nun göbeğinin ortasına koydu. Duru kızının bu haline gülümseyip koltuğun üstünde olan meyve tabağından elmasını alıp yiyerek televizyonu izlemeye başladı.

Kapının bir anda kırılırcasına açılmasıyla Duru yerinden sıçrarken Ece korku ile ağlamaya başladı. Duru daha ne olduğunu anlamazken Savaş sinirle odaya girerek korkan Eceyi kucağına alıp evden çıkınca Duru şaşkınca olduğu yerde kalmıştı. Savaş Eceyi yan komşusunda olan annesine bırakarak tekrar eve girip Duru'nun kolunda sertçe tutup arabaya sürüklemeye başladı. Duru ne olduğunu anlamadığı için korkuyla

"Savaş ne yapıyorsun? Bırak beni imdat!! Bu yaptığın şaka ise komik değil beni korkutuyorsun!" 

Duru'nun çığlıklarına dayanamayan Savaş kükrer bir şekilde "Kes sesini Duru seni son kez uyarıyorum" diyerek Sürücü koltuğuna geçip arabayı son gaz sürmeye başladı. Duru bu adamın neye bu kadar sinirlenip böyle davrandığını anlamaya çalışırken diğer yandan ise korkudan ağlamamak için kendini sıkıyordu bu sessizliğe dayanamayarak 

"Savaş nereye gidiyoruz? Söylesene korkutuyorsun beni! Ne oldu bilmeden bir şey mi yaptım?"

Savaş ona aldırmadan arabayı geçen sefer geldikleri hastanenin önünde durdurdu ve oturduğu koltuktan hızla inip Duru'nun kolundan tutup çekmeye başlayınca Duru korkuyla kolunu çekerek

"Bırak beni ne yapacağız ki burada? Daha kontrolüme çok var! Savaş ne olur bırak!"

Savaş sinirle bağırarak "Ne mi yapacağız? Uzun zamandır istediği şeyi yapmaya yani karnındaki ceninden kurtulmaya gidiyoruz minik fare! Senin de baştan beri istediğin bu değil miydi?"

Duru'nun duyduklarıyla başından aşağıya kaynar sular dökülürken titrekçe 

"Bırak beni Savaş Korel sen şu anda cidden saçmalıyorsun. Bebeğimi benden alamazsın buna izin vermem!"

Savaş Duruyu yavaş olmaya çalışarak doktorun odasına atarak "Öyle bir alırım ki bebeğini nasıl aldığımı şaşarsın"

Duru duyduklarıyla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayarak "İstemiyorum bırak dokunma bana Savaş o benim bebeğim! Hani ismini sen seçmiştin Barlas olacaktı adı neden bir anda böyle bir şey yapıyorsun? Eğer sana yük oluyorsak bırak bizi ben oğluma da kızıma bakarım"

Savaş ona aldırmamaya çalışıp doktor Haleye dönerek Duru'nun görmediği bir an göz kırparak "Hemen bitsin bu iş. O bebekten hemen kurtulmak istiyoruz!"

Hale hemen ayağa kalkarak hemşireye seslenirken Duru hıçkırıklarla Savaş ve Hale'nin önünde diz çökerek "Yalvarırım bebeğimi öldürme Savaş. Söz veriyorum giderim ama bebeğime dokunma ne olur. Hale hanım ne olur sizin yapmayın bari hem sizin çocuğunuz yok mu? Kıymayın benim bebeğime"

BİLİNMEYEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin