***
Duru sabaha ezanına kadar Ayberk'i sevip sevmediğini düşünmüştü ama sevgi kısmını düşünmeye başladığında aklına sadece Savaş geliyordu onun bakışları, alaycı gülüşü, sinirli hali ve ona karşı takındığı davranışlar ve bunlar Duru'nun için bir hoş ederek karnının içinde oğlu ile birlikte bir şeylerinde hareketlenmesine neden oluyordu artık duygularından emin olmuştu olmasına ama bu duyguların ne zaman meydana geldiğini bilmiyordu ve bu onu strese sokuyordu. Duru karnın guruldamasıyla göbeğini ovarak"Biliyorum bebişim bu kadar çok düşünmek karnını acıktırdı ve merak etme anne seni şimdi hemen doyuracak" diyerek kızları ve tabi ki de yere battaniye sererek üstüne yatmış Cenk'i uyandırmadan aşağıya indi mutfakta bulduğu yemekleri ayak üstü atıştırarak kendini mutfağın balkonuna attı. Hava yaz olmasına rağmen serindi bu Duruyu rahatlatıyordu arkasındaki hissettiği hareketlenmeyle Savaşın geldiğini anlayan Duru tepki vermedi. Savaş ise Duru'nun yanına balkonun korkuluklarına dayanarak bahçeyi izlemeye başladı. Duru Savaşın konuşmayacağını anlayarak
"Sormayacak mısın?"
Savaş Duruya yandan bir bakış atarak "Sormasam bile anlatacaksın" deyince Duru Savaşa dönerek merakla
"Sen olsan kimden hamile olduğunu bilmediğin bir kadını yanında ister miydin Savaş Korel? Kendinden olmayan bir çocuğa sahip çıkar mıydın?"
Savaş bu soruyla Duruya dönerek "Ne manada sorduğuna bağlı biz zaten hamile olan sana sahip çıkıyoruz"
Duru yüzünü buruşturarak "Ne manada sorduğumu sen çok iyi biliyorsun ve bana sahip çıkmanızı ben istemedim şimdi sorumu cevaplar mısın?"
Savaş sinirini yatıştırmaya çalışarak Duru'nun gözlerinin içine bakarak "Eğer bir kadın dediğin gibi hamile olsa da beni seviyorsa ve bende ona dair küçükte olsa bir şey hissediyorsam onu kabul ederdim. Eğer Ayberk seni bu halde kabul etmese bu onun aptallığı olur ufaklık" deyince Duru küçük bir kahkaha atıp sinirle Savaşı iterek
"Savaş sen ya aptalsın ya da körsün! Görmüyor musun sana bakışlarımı? Ya da hissetmiyor musun? Sen bana ne kadar büyük korkular çektirirsen çektir ya da beni ne kadar rencide edersen et yinede seni affediyorum. Neden şu an burada yanındayım? Neden en çok sana kırılıyorum? Bak ben ne zaman oldu bilmiyorum ama her söylemediğim dakika bana stres olarak geliyor bunu seninde bilmen gerek. Ben seninle o soyunma odasında ilk göz göze geldiğimiz andan beri sana karşı duygular besliyorum ve bunlar ne aşk kadar geçici nede sevgi kadar hafif duygular. Şimdi bana cevap ver" demesiyle Savaşın dümdüz ifade ile Duruya baktı yaklaşık 30 saniye boyunca Duru bir cevap beklese de Savaşdan bir tepki alamayınca gözleri dolarak
"Sen yalancı öküz herifin tekisin ve dağ ayısısın ama sende haklısın kim iki çocuklu bir kızı yanında ister ki merak etme yarın kızlarla gideriz sen istesen de burada daha fazla kalmam. Zaten gururu mu çiğneyerek de olsa sana bunları söyledim ve sen cevabını sessiz kalarak verdin daha fazla gurursuzluk yapıp hem kendimi hem seni rahatsız edemem diyerek hızlı adımlarla odasına çıktı Savaş yaklaşık 20 dakika olduğu yerde çakılı kaldı ta ki Gül gelene kadar Gül oğlunu balkonda donmuş bir şekilde görünce oğlunun koluna dokundu Savaş kendine gelerek gözündeki parıltılarla annesine baktı Gül oğlunu ilk kez böyle görmenin şaşkınlığıyla
"Savaş ne oldu oğlum bu ne mutluluk? İyi saate olsunlara mı rastladın?"
Savaş ilk kez büyük bir kahkaha atarak Gülü şaşkınlık krizine sokarak Gülü kendine çekip sarılıp "Anne o beni seviyormuş ben artık çocuğumdan ayrı kalmayacağım onun karnındaki bebeğimin tekmeleri hissedebileceğim. Ondan izin almadan her an oğlumla iletişime geçebileceğim" deyince Gül meseleyi anlayıp oğlunun saçlarını severek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLİNMEYEN
Teen FictionDuru sıkıntı ile saçlarını karıştırırken Ayşe şaşkın bir şekilde lafa girerek "Duyucum ama biz abimi çizmiyoyduk ki öküz yesmini boyuyorduk" demesiyle kapının oradan kahkaha sesleri yükselmeye başladı Duru gelen sesle elinde olmadan oraya dönerken S...