ŞERZAN AĞA'DANİki kadının arasında kalmış Bir adam düşünün. Nereye gitse hangi tarafa sapsa uçsuz bucaksız bir Kendal'la ( uçurumla) karşı karşıya kalan bir Adam.
Ne etse, ne yapsa bütün suçlusu, bütün sorumlusu o. Belinde ki kamburların sayısı hat safa da bu adamın. Ama kimse görmüyor, düşünmüyor.
Herkes kendi acısına, kederine yanıyor . Oysa adam herkese yanıyor.O Adam bendim. Yetişmeye çalıştıkça eriyip biten. Parçalara bölünen. Yetmeyen, yetmesi imkansız olan.
Hayatta bir çok zorlukla karşılaşmıştım ama hiç biri 2 kadının arasında kalmaktan zor değildi.
Birisi kalbimdi, sevdamdı. Vazgeçilmez olanım Viyanımdı. Diğeri ise Zilandı , hayatıma dahil olan çocuklarımı doğuracak olan kadındı.Bu iki kadının Şah damarı konumunda olan ben ise ne yapacağını bilmez durumdaydım.
Derin derin nefesler alıp, kravatımı gevşetmiştim. Masamın üzerinde ki dosyaları yeniden incelemeye koyulurken, odamın kapısı tıklanmıştı.
"Gir"
" Beyfendi Şerzan Bey şuan kimseyle görüşmek istemiyor. "
Arkasından gelen sekreterime bakıp, tamam diyip göndermiştim onu. Gelen kişi Mirhan Soydere idi. Bizimle Yen'i projemizde ortak olmak isteyen, bunun için can atan Adamdı.
"kolay gelsin Şerzan Ağa. "
"Hoşgeldin Mirhan. Geç otur."
"Hiç hoş gelmedim, Şerzan Ağa. "
Karşımda ki deri koltuklara oturan Mirhan bana bakıyordu.
"Hayırdır? "
" Buraya iş konuşmak için gelmedim. İkinci kadın almışsın. Evleneli kaç ay geçti daha tık yok. Benim 4 çocuğum oldu daha senin görünürde yoktur. Laf söz oluyor, bil diye söylüyorum. "
Hırsla ayağa kalkıp ona doğru yürümüştüm. Bu şerefsiz yürek yiyip mi gelmişti benim yanıma.
"Lan sen kendini ne zannediyorsun. "
Mirhan'ı oturduğu yerden kaldırıp yakasına yapışmıştı.
" Şerzan Ağa. Ben senin kötülüğünü düşünmüyorum. Adını kısır diye çıkaracaklar yakında. Bunları bil diye söylüyorum sana. "
.
.
.
.
.Zilan'dan
Konakta yine olduğu gibi koşuşturma vardı. Akşama, Viyan'ın ailesi geliyordu. Bütün hazırlıklar onun içindi. Ben ise ne yapacağımı bilmiyordum.
Ailesi nasıl karşılardı, ne derdi? Aslında bunları düşünmem biraz saçma geliyordu artık. Çünkü birşey demelerine izin vermeyecektim. Kuma da olsam ben de bu evin geliniydim.Açılan su börekleri son şeklini alırken, bende içli köftelere şekil veriyordum. Herkes ayrı bir yemekle uğraşıyordu. Akşama Her şey eksiksiz olmalıymış.
İçli köfteleri bitirdikten sonra akşama daha çokolduğu için hepsini buzdolabına koymuştum. Onlar gelmeden 1 saat önce çıkarıp erimesini sağlardım.
Etrafa baktığımda yapılacak başka iş yoktu çünkü ama yemeklerin hepsini Viyan'la ben yapmıştım. Diğerleri ise yanına alternatif olaraktan ek şeyler hazırlıyordu.
Yukarıya çıkıp, etraf toplu mu diye konrtol etmek istemiştim. Baktığımda ise her yer yerli yerindeydi.
Oturma odasında gazete okuyan Haşim Ağa beni fark ettiğinde otoriter sesiyle bana seslenmişti." Zilan, gelin bana bir kahve yap. "
Olumlu anlamda kafamı sallayıp, tekrardan mutfağa doğru ilerlemiştim. Muhterem Kayınbabam kahvesini, sade içerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil kuma
General FictionBebeği olmayan bir kadının, elinde kalan tek güç, tek dayanak SEVDA idi. Kalıcı, baki olan SEVDA. Mardin'in şahit olduğu, Şerzan'ın sevdalısı olduğu Viyan'ım ben. Kuma gelen, elinde tek dayanak, tek sığınacağı liman, doğacak yavrusu olan Zilan'ım b...