1.BÖLÜM: "YEL"

712 32 121
                                        

|•Bu kitap seni zihinindeki el değmemiş cennetinden etkilesin.🍂|

M.F.Ö- Sarı Laleler.

🍂

Bir ten ürpertisine gebe kalan gece, güneşi doğurmak için yol gözlerken kimsesiz birlikteliğin ıssız yollarına adanmış birer boşluğa gebe kalan hayallere sığınmıştı. Ellerim keskin bir soğuğun sıcaklığı kadar yanıyordu. Balçıkla sıvanmış hayallerim ucuz bir olay döngüsüyle kapatılmıştı. Rüzgârın keskinliği bedenimi yakıp kavururken kimsesizlik ucu kesilmiş bir kalemin acizliğine sığındı. Elimde dönüp dolaşan kırmızı kurşun kalemin çıkardığı ses sınıfın içinde yankılandı. Ritmik hareketlerle tahta sıraya vuran kurşun kalem yaklaşık yarım saatir kimseyi rahatsız etmemişti. Zaten rahatsız edeceklerinide düşünmemiştim, zira kimse kimseyle ilgilenmiyordu.

Bedenimi sırada biraz daha dikleştirip cama doğru çevirdim. Yağmurun bertaraf ettiği sokaklarda, aziz bir kudretle yankılandı yapraklar. Kolumda ki saate gözlerim kayınca zilin çalmak üzere olduğunu fark ettim. Şu ziller cidden hayatımı kurtarıyordu, bu sıkıcı ve gürültülü ortamda bulunmak beni fazlaca geriyordu.

"Hâlâ kararlı mısın?"

Bakışlarım yavaşca yanımda huzursuzca oturan, Nazar'a kaydı.

Kafamı onaylar biçimde sallayarak konuştum. "Kararlıyım."

Derin bir nefes alarak kafasını tekrar sert ve soğuk sıranın üzerine konumlandırdı. Bakışlarımı sarı saçlarının üzerinde gezindirdim. Onu kırmak isteyeceğim son şeydi fakat onun girdiği, eğlendiği ortamlar bana göre değildi. Kitap okumayı elbette severdim fakat o imza gününden bu imza gününe koşmakta bana göre değildi.

"Bu kadar da üzülme. Elbette seninle gelecek birini bulabilirsin."

Kafasını bana doğru çevirerek dudaklarını büzdü. "Ben onlarla değil, seninle gitmek istiyorum."

Benimle gitmek istediğini defalarca söylemişti ve bende onunla gelmeyeceğimi defalarca söylemiştim. Kafasını sert sıradan kaldırarak bana doğru yaklaştı, "Hadi ama lütfen!" Dudaklarını da daha da büzerek yanağıma öpücük kondurdu.

"Nazar, alt tarafı bir kitap. İmzalatmak zorunda mısın?"

Gözlerini kocaman açarak ağızıma, canımı acıtmayacak kadar hafif bir tokat vurdu. "Öyle deme! O bir kitap değil." Ellerini kalbinin üzerine koyarak devam etti. "O Duman Alezhisar'ın kitabı."

Kaşlarımı çatarak, "Duman Alezhisar?"

Gözlerini devirerek konuştu. "Yazar?"

Daha fazla bu konuşmaya dayanamayacağımı var sayarak çantamı tek koluma atarak ayağa kalktım. "Tamam geleceğim ama çok durmam haberin olsun."

Nazar'ın yüzüne yayılan gülümseyle birlikte dudaklarımda küçük bir tebessüm yer edindi. Hızlıca ayağa kalkarak bana sarıldı. Ellerimi zarif beline yerleştirerek ona karşılık verdim. "Çok teşekkür ederim. Bunu asla unutmayacağım."

"Pekâlâ, gitmeliyim."

Cevap vermesini beklemeden kapıya yöneldim. Onu kırmak istemediğim için kabul etmiştim ama bu orada sıkılmayacağım anlamına gelmiyordu. İmza sıraları genelde kalabalık olurdu ve bende kalabalık ve gürültülü ortamlardan nefret ederdim. Kafamı buna çokta takmamaya çalışarak okulu terk ettim. Son iki dersim felsefe olduğundan pekte ilgimi çekmiyordu. Saatin henüz erken olduğunu fark ettiğimden adımlarımı parka doğru yönlendirdim. Annemin ve babamın işlerinden dönmelerine oldukça uzun bir zaman vardı. Bu süre zarfında parkta biraz oturabilirdim. Daha onbeş dakika öncesine kadar sağanak şeklinde yağan yağmur şu an hafif çise halinde üzerime yağıyordu. Parkın merdivenlerini yavaşca inerek ıslak salıncağa aldırmadan kendimi üzerine bıraktım.

BALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin