Gapazim- Gece sabahının.
🍂
Haykırışımın bir şimşek gibi yeryüzüne düştüğünü biliyordum. Ben, koca bir şimşektim. Beyaz alevin parladığı gökyüzü bendim, istenilen av bendim.
Avcım; bir yerlerde beni bekliyordu.
Caddeden geçen arabaların egzoz dumaları burnuma uğruyordu. İstiklal caddesinin ortalarında konumlandırılmış, yukarından caddede ki tüm insanları görmemi sağlayan cafede ki kahve kokusuyla sarsıldım. Bakışlarım önüne koyulan sert kahveye döndü. Garsona kısa bir teşekkür edişimin ardından bakışlarım tekrar caddeye döndü. Keskin bir hissin beni korkuttuğunu hissediyordum. Avucumun içine aldığımın kahveden bir yudum alarak elimi ceketimin cebine uzattım, kağıdın orada olup olmadığı yokladıktan sonra elimi çektim.
Oradaydı.
Nedendir bilinmez ama orada olmaması sanki; oyuncağını kaybeden bir çocuk gibi ağlamamı sağlayabilirdi. Neden o kağıdı ceketimin cebine iliştirmişti? Peki, onu tekar görmemde neyin nesiydi?
Tesadüf.
İçimde ki keskin ses tesadüf diye fısıldadı. Başka açıklamasıda olamazdı zaten, bir tesadüften ibaretti. Kahvemin bitmek üzere olduğunu hissettiğimde artık kağıdı açmanın vakti gelmişti. Elimi tekrar cebime götürdüğümde kağıdı parmak uclarıma yerleştirip çıkardım. Küçük beyaz kağıdı sakince açtım. Gözlerim düzgünce yazılmış siyah el yazısının üzerinde gezindi.
Veryansın eden ruhum, gözlerime eş oldu. Tesadüfe düşen ruhuma anlam çıkarmaya yeminler ettim. Bir kez daha okudum.
"Aynı parkta, aynı saatte. Seni bekliyorum bal göz."
🍂
Tüm anılarım sesiz çığlıklarla bezeliydi. Okulun boğuk havası çekilmez bir hâl alırken ders anlatan Tarık hocadan gözlerimi çektim. Zaten pek dinlediğimde yoktu. Aklıma yine o yazar bozuntusu düştüğünde beni neden çağırdı hakkında bir fikir üretememiştim. Bugün aynı saate oraya gidecektim.
Dürüst olmak gerekirse başka biri bunu yapsaydı kesinlikte gitmezdim. Sadece bu adam beni merakıma esir etmişti. Zilin melodisini duyduğumda çantamı toparlayarak ayağa kalktım.
"Beklesene! Birlikte gidelim."
Bakışlarımı Nazar'a çevirdim.
"Eve gitmiyorum. Biraz işim var, sen tek gitsen olur mu?"
Aslında bu bir soru veya rica değildi. Direk olarak sen git demekti, sadece biraz kibarlaştırmıştım.
"Ne işi? Benden habersiz manita mı yaptın?"
Gülerek sorusunu cevapladım. "He aynen. Hatta bu gece kaçıyoruz."
Arkamı dönerek sınıftan çıkarken "Nikah şahidin benim." Dediğini duydum. Tebessüm ederek okulun bahçesine indiğimde hâlâ tamamen boşalmadığını gördüm. Adımlarımı parka doğru çevirdim, aslında heyecanlı değildim. Sadece merak ediyordum, ne söyleyeceğini ne konuşcağını, sadece merak ediyordum. Parkın olduğu sokağa girdiğimde kalbimin deli gibi attığını hissettim.
Oradaydı.
Onu görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAL
Teen FictionBir intikâm oyunu aşka dönüşebilir miydi? ♤ O belirsizlikti. O bir Bal'a tutkundu. O merhamet ve şevkâtin vücut bulmuş haliydi. "Bal göz'üm. Benim güzel kızım..." Kapak tasarımı: @beyzanu1907 Yayınlanma tarihi: 25.03.2018