BIÇAK

120 18 1
                                    

Cümleler dökülmek istiyor aklımdan. Fakat kalbim o kadar katılaştı ki aklıma şiddetle bağırıp onun kelimelerini bir köşeye saklamasına neden oldu.
Mantık devredeydi fakat düşüncelerim hala yürek burkuyordu.
Hissizlik doğuyordu ardından. Buna var olmamak da denilebilir. Bir anda yok olmak ve geçmiş ile geleceğin tekrar yeşermesini durdurmak, çürütmek ve ezmek...

Ne yapmalıyım bilmiyorum. Direnmek ya da susmak...
Sanırım susmak, hala bende var olan bir şey olup direnmek kelimesi bir türlü yeşerip filizlenememekte.

Mutsuzum ve yorgunum. Bazen ölmek istiyorum. Bu hayatta gereksiz olduğumu düşünüyorum.

Yaşadıklarım, yaşamam gerekenler olmasına rağmen hissizlik ve durgunluk en yeni haliyle tekrar bedenimde yer alıyor.

Sanırım ölmeliyim. Dünyadan ve hayattan bir şey eksilmez değil mi?
Beklentili ve etkisiz.

Mantıklı tarafım birden çıkagelip yaşamın değerini ve neden varolduğumu bana söylüyor.
Şuan yaptığım ve hayatımın geri kalanında yapacağım gibi hissizlik varolsa bile mantığımın lafına uyacağım.

Yaşıyorum...
Fakat yaşamak, hayatın tadını hissetmemi sağlamıyor. Sağladığı tek şey hüzün. Mutsuzluk ve belki de tekrar düşüncelerimde boğulup mantığımı devre dışı bırakmak...

Bilmiyorum. Yaşamak pekte bana göre değil. 'Mecburum' ilkesi aklıma ve kalbime mıhlanmış durumda.
Ne düşünürsem düşüneyim tekrar aynı sokağa çıkıyorum.

İki gün önce hem tacize hem de işkenceye uğradığım o yerde çıktıktan sonra evime geldim ve sessizce odama yerleştim. Ailemin bana ne olup bittiğini sormasını istemiyordum. Düşündüğüm tek şey o iğrenç adamın üzerimde ellerini sürdüğü yerleri ve tenime sinen ateş kokusunu yıkamaktı. Fakat odama girer girmez yatağıma yatıp uyumuştum.
Sabahın ilk saatlerinde de kalkıp banyoya girmiştim. Aradan iki gün geçmişti ve şuan yine banyodaydım. Annem ve babam evde değildi. Bu yüzden rahattım. Onlar evde oldukları zaman boynumu kapatmak zorunda kalıyordum. Ne yaşadığımı bilip üzülmelerini istemiyordum çünkü. Bu artık sondu değil mi? Bir daha yaşanmayacaktı.
Bu konuda umut ediyordum...

    Sıcak su yanık izleri olan boynuma oldukça iyi geliyordu. Düşünlerimden bir süreliğine kurtulmuş, aklım yaşadığım anıları bir köşeye saklamıştı.
Fakat şimdi, tekrar sıcak su saçlarıma ve oradan vücuduma yayılırken aklım durgun bir deniz gibiydi. Fakat içinde birçok hengâmeyi de taşıyordu. Bunların hepsi yaşadıklarım ve yaşamak istediklerim üzerine yoğun düşüncelerimdi. Asıl aklımda yer alması gereken gelecek durumum ise düşüncelerim de neredeyse hiç yoktu.
Biraz olsun rahatlamak için girdiğim su bile artık eskisi gibi zihnimi boşaltmıyordu.

Bunları düşünürken bir ses duydum. Çok kısa bir an. Yada suyun altında zihnimle boğuştuğum için aklım bana oyun oynamıştı. Suyu daha çok açtım ve gözlerimi kapadım. Yaklaşık 10 dakikadır duştaydım. Artık çıkmam gerekiyordu fakat suyun yumuşaklığı o kadar güzeldi ki burada parmak uclarım kırışana kadar kalabilirdim.
Ama bunu yapamayacaktım çünkü karnım açtı. Her ne kadar suyu sevsemde yemek yemeyi de bir o kadar seviyordum. Bu yüzden gözlerimi açtım ve suyu kapattım. Ardından sağıma döner dönmez kabinin arkasında iri bir karartıyı görmemle korkumun gözlerime yansıması bir oldu. Gözlerim korkudan daha çok açılırken o karartının bir insana ait olduğunu anlayıp kabinin kapısını tuttum ve bağırmaya başladım.
O da aniden yeltenip kabini açmaya başladı. Çırılçıplaktım ve deli gibi bağırıyordum. İçimdeki korkuyla birlikte kaygan ellerim kabinin kapısını kapalı tutmaya çalışırken onun gücü benim gücüme galip geldi ve duş kabininin açılmasını sağladı.

Karşısında çırılçıplak dururken yine o tanıdığım maskeyi gördüm. Kollarımı tutup beni kendine çekmeye çalışırken bende kendimi geriye doğru çekmeye başladım. Benden güçlü olduğunu kavrasam bile sudan yeni çıkmış kaygan vücudumu tutmakta zorluk çekiyordu. Bundan istifa ona tekme attım ve kolllarımı bırakmasını sağladım. Ardından hızla yanından geçip banyodan çıktım ve çıkar çıkmaz tekrar çırılçıplak olduğum aklıma geldi ve yatağıma doğru gidip üzerine banyoya girmeden önce bıraktığım dizlerimin üstüne gelen hırkayı kavrayıp dış kapıya doğru koşarken giymeye başladım. Hırkanın yanlarında olan ipleriyle önümü kapatırken bir yandanda bu halde dışarı nasıl çıkacağım düşüncesi vardı. Ama bunu şimdi umursayacak zamanım olmadığında hızla koridorun ucundaki dış kapıya doğru yaklaşmaya başlamıştım ki birden sırtımda onun ellerini hissettim. Beni hızla öne doğru itti ve yüzüstü yere düşmemi sağladı. O da tam üzerime düşmüştü. Onun ağırlığı altında yerimden kalkamazken sırtıüstü dönmeye çalıştım ve kasıklarına tekme attım. Ani hızlı tekmemden sonra ağzından bir inleme koptu ve elini kasıklarına götürüp tuttu. Bunu fırsat bilerek onu itekleyip altından çıktım ve son bir iki adım kalan kapıya yetişip kapı kulpunu tuttum fakat arkamda tekrar iri cüssesini hissettim. Daha kapı kulpunu indiremeden beni omuzlarımdan tutup hızla kendine doğru çevirdi. Ona vurmaya başladım fakat iki elimide  bildiklerinden kavrayıp başımın üstünde tutmaya başladı.
Bedeni bedenime yaklaştırdı. Onun karşısında sadece hırkayla duruyordum. Aklım gördüklerimi kavrarken zihnime hiçte hoşuma gitmeyen bazı düşünceleri aksediyordu.

GECENİN AVCISI #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin