BURÇAK

183 33 1
                                    

Jamey Johnson ° My Saving Grace

Kulaklarımı tırmalayan ses şuan bulunduğum rüya aleminden çıkmama sebep oldu. Ve çıkmamla sesin ne olduğunu idrak ettim.
Alarm.
Gözlerimi açtım ve hissettim. Yatağımın rahatlığı ve camın perdesi yüzünden içeriye ışıklarını gönderemeyen güneşin sayesinde odanın içindeki karanlığımsı ton, beni daha fazla mayıştırıp tekrar uykuya dönmem için bağırıyor gibiydiler.
Elimi komidime uzatıp telefonumu aldım ve akşam kulağa gayet güzel gelen fakat uykudan sonra fazlasıyla kötü ve tiz gelen alarmımdaki müziği kapadım. Ardından hafif kalkık olan başımı yastığa gömerek tekrar kapanmak için ısrar eden gözkapaklarımı kapadım.

Yapmayı en çok sevdiğim şeyi, uykuyu tadıyorken kulağımın gerisinde sesler duymaya başladım. Uykuma fazlasıyla bağlı olduğum için sesin ne olduğu kavrayamıyordum.
Bir süre sonra ses kesildi ve zihnim sessizliğine tekrar kavuştu.
Fakat bunun huzuru çok uzun sürmedi, çünkü yüzümde soğuk bir su hissettim. Bu bilincimin açılmasına yol açıp aklımda bunu yapan kişinin ismini yüzümdeki hoşnutsuz ifadeyle birlikte dilime dökmeme yol açmıştı.

- Baba!

Bunu bana yapan sadece o vardı. Uyanmadığımı anladı sırada sanki içindeki çocuk günyüzüne çıkıp hem beni sinirlendiriyor hem de bundan keyif alıyordu.
Doğruldum ve karşımdaki adama baktım. Birini suyla uyandırmanın mutluluğu gözlerinde yer alıyordu fakat bu sesinde yoktu. Baba edasıyla konuşmaya başladı.

- Dershane'ye gitmemenin sebebi erken kalkmak istememen mi yoksa ha?

Sesinin tonuna sadece ciddiliğini koymak istese de pek başarılı değildi. Neşeli bir tını hissedilebilir türdendi.
Elindeki bardakla bakarak benden cevap isteyen bir yüzle bakıyordu. Kaşları havaya kalkmıştı.
Bacaklarımda ki pikeyi kenara çektim ve söylenerek hızla odamdaki banyoma doğru gitmeye başladım.

- Allah aşkına baba, kaç defa sana beni böyle uyandırma dedim? Hoşuma gitmiyor.

Banyoya girdim ve babama döndüm. Kapıyı kapatmadan önce konuşmaya başladı. Sesi ve yüzü artık ciddiydi.

- Kahvaltıdan sonra ders çalışma saatin başlıyor. Zamana uy.

Az önce söylediğimi es geçip düşüncelerini söylemişti. Cevap vermedim ve kapıyı kapattım.
Lavaboda işimi bitirdikten sonra giyinip hazır olan kahvaltıya oturdum. Babam kahvaltıda sürekli dershaneye gitmemin benim için en iyisi olduğunu söyleyip durdu. Annemde onunla aynı fikirdeydi. Tek başıma, bir yardım almadan çalışırsam eğer adam gibi bir yeri kazanamayacağım hakkında şüpheliydiler. Neden bana güvenemiyorlardı ki?
Israrlarını reddedip masadan kalktım ve kütüphaneye gitmek üzere çıkış kapısına doğru yöneldim.

Evimin biraz uzağında sevdiğim bir kütüphane vardı. Kahverenginin tonlarıyla renklendirilmiş, raflarını kitaplarla doldurmuş bu kütüphane fazlasıyla güzel ve sakindi. Bu sakinlik bazen dirseğimi masaya elimi ise çeneme dayayıp gözlerimin önüne bir çok görüntü gelmesine yol açıyordu. Bu görüntüler hayal dünyamın gözlerim önüne getirmiş olduğu bir filmdi.

Aklımdaki bu düşünceler eşliğinde varacağım kütüphaneye doğru giderken tepemdeki güneşin bana bıraktığı etkisinden dolayı boğazımda ki kuruluğu hissettim. Çantamdan pet şişemi aldım ve dudaklarıma götürdüm. Kuruyan dilimi ıslatan suyun ferahlığını hissederken önümü görmeyerek yürümeye devam ediyordum. Ta ki iri bir cüsseye çarpana kadar.
Çarpmamla cüssenin 'ebenin' demesi bir oldu.
Karşımda ki kişiye bakarken ilk gördüğüm şey içtiğim suyun yarısının, içinde kasları belli olan beyaz tişörte dökülmüş olmasıydı. Bunu görmemle suçluluk hissinin vücudumda yer edinmesi bir oldu ve bu, aniden telaşla konuşmama sebep olmuştu.

GECENİN AVCISI #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin